KRAL ÇIPLAK diyelim mi ?
Bir olayın ardından sıcağı sıcağına yazı yazmak pek doğru değil.. Ama dünyada ve ülkemizde tüm gözlerin ikinci kez çevrildiği patlama için sessiz kalmamak gerekli..
Biliyorum Bayramdaki bomba olayının etkisi henüz kaybolmamışken, bu patlama ile herkesin canı bir kez daha yandı.. Herkes üzüntülü..Fabrika sahibi de, hayatını kaybedenler de, yaralananlar da, yakınları, akrabaları, dostları arkadaşları..
Ben de üzüntülüyüm elbette.. Ama benimki biraz daha derin.. Çünkü bu üzüntünün ötesinde bir üzüntü yaşıyorum.. Benim üzüntüm Gaziantep adının yine bu tür olumsuz gelişmelerle gündeme gelmesi..Daha bir hafta önce Başbakan Gaziantep'i övüyor, yere göğe sığdıramıyordu.. Bunun en önemli ayrıntısı, sanayisinin örnek bir noktaya gel-mesiydi..İkincisi barış kenti olduğuydu..
Buna en kolay bir ifade ile, NAZAR demek istemiyorum.. KADER de demiyorum elbette.. Alınmayan TEDBİRLER, alınamayan ÖNLEMLER, bir türlü hayata geçirilemeyen İŞ YERİ GÜVENLİĞİ, milyon dolarlar harcanmasına karşılık, o makine ve cihazların yeterli kapasiteleri olmayanların vasıfsız kişilerin ellerine teslim edilişi...
Yasaların var oluşu ama denetimin olmayışı.. İşyeri güvenliğinin sadece duvara asılan tabeladan ibaret kalışı..
Peki Suriyeli işçi konusuna ne demeli.. Günlerdir, haftalardır, hatta aylardır bu şehirde Suriye'den gelen binlerce insanın dramı yaşanıyor.. Durumu iyi olan zaten sıkıntı vermiyor. Ama ya diğerleri.. Fabrikalar başta olmak üzere her yere gidip iş isteyen, adeta dilenen bu insanların durumuyla ilgili kimse bir şey yapıyor mu bu şehirde.. Kontrolden çıkan Gaziantep için kim çözüm üretiyor..
Dünkü patlamada ölen iki Suriyeli, şimdi herkese KRAL ÇIPLAK demedi mi.. Çalıştırsa bela, çalıştırmasa vicdan azabı çeken işyeri sahipleri, fabrika yöneticileri, firmalar şimdi ne yapacak ? Belgesi yok, ikametgahı yok, sigortası yok..Sadece adı var..Ve adı olanlardan Suriye uyruklu Mohamed Ashour ve Hasan Esad dün öldü gitti. Bugün de toprağa verilecek. Tıpkı diğerleri gibi büyük ihtimalle garibanlar mezarlığı Yeşilkent'te..
Fazla söze gerek yok aslında.. Her olay gibi bu da unutulacak, vahşi batıdaki gibi herkes işine gücüne bakacak, keyfini sürecek.. Sonuçta olan, hayatını kaybeden garibanlara, kocasız, babasız, evlatsız kalan ailelere olacak.. Ve alışılageldiği üzre, bilindik beylik laflar peşpeşe söylenecek, bıktıran söylemler midemizi bulandıracak.. Fabrikalar yine Suriyeli kaçak işçi çalıştıracak, iş güvenliği yine duvarlarda asılı kalacak, milyon dolarlık makinaların başına yine vasıfsız insanlar konulacak..
Bir olayın ardından sıcağı sıcağına yazı yazmak pek doğru değil.. Ama dünyada ve ülkemizde tüm gözlerin ikinci kez çevrildiği patlama için sessiz kalmamak gerekli.. Biliyorum Bayramdaki bomba olayının etkisi henüz kaybolmamışken, bu patlama ile herkesin canı bir kez daha yandı.. Herkes üzüntülü..Fabrika sahibi de, hayatını kaybedenler de, yaralananlar da, yakınları, akrabaları, dostları arkadaşları.. Ben de üzüntülüyüm elbette.. Ama benimki biraz daha derin.. Çünkü bu üzüntünün ötesinde bir üzüntü yaşıyorum.. Benim üzüntüm Gaziantep adının yine bu tür olumsuz gelişmelerle gündeme gelmesi..Daha bir hafta önce Başbakan Gaziantep'i övüyor, yere göğe sığdıramıyordu.. Bunun en önemli ayrıntısı, sanayisinin örnek bir noktaya gel-mesiydi..İkincisi barış kenti olduğuydu.. Buna en kolay bir ifade ile, NAZAR demek istemiyorum.. KADER de demiyorum elbette.. Alınmayan TEDBİRLER, alınamayan ÖNLEMLER, bir türlü hayata geçirilemeyen İŞ YERİ GÜVENLİĞİ, milyon dolarlar harcanmasına karşılık, o makine ve cihazların yeterli kapasiteleri olmayanların vasıfsız kişilerin ellerine teslim edilişi...
Yasaların var oluşu ama denetimin olmayışı.. İşyeri güvenliğinin sadece duvara asılan tabeladan ibaret kalışı.. Peki Suriyeli işçi konusuna ne demeli.. Günlerdir, haftalardır, hatta aylardır bu şehirde Suriye'den gelen binlerce insanın dramı yaşanıyor.. Durumu iyi olan zaten sıkıntı vermiyor. Ama ya diğerleri.. Fabrikalar başta olmak üzere her yere gidip iş isteyen, adeta dilenen bu insanların durumuyla ilgili kimse bir şey yapıyor mu bu şehirde.. Kontrolden çıkan Gaziantep için kim çözüm üretiyor..
Dünkü patlamada ölen iki Suriyeli, şimdi herkese KRAL ÇIPLAK demedi mi.. Çalıştırsa bela, çalıştırmasa vicdan azabı çeken işyeri sahipleri, fabrika yöneticileri, firmalar şimdi ne yapacak ? Belgesi yok, ikametgahı yok, sigortası yok..Sadece adı var..Ve adı olanlardan Suriye uyruklu Mohamed Ashour ve Hasan Esad dün öldü gitti. Bugün de toprağa verilecek. Tıpkı diğerleri gibi büyük ihtimalle garibanlar mezarlığı Yeşilkent'te.. Fazla söze gerek yok aslında.. Her olay gibi bu da unutulacak, vahşi batıdaki gibi herkes işine gücüne bakacak, keyfini sürecek.. Sonuçta olan, hayatını kaybeden garibanlara, kocasız, babasız, evlatsız kalan ailelere olacak.. Ve alışılageldiği üzre, bilindik beylik laflar peşpeşe söylenecek, bıktıran söylemler midemizi bulandıracak.. Fabrikalar yine Suriyeli kaçak işçi çalıştıracak, iş güvenliği yine duvarlarda asılı kalacak, milyon dolarlık makinaların başına yine vasıfsız insanlar konulacak..