Dönüp baktığınızda pişmanlıklarla dolu bir hayat mı görüyorsunuz? Yaptıklarınız veya yapamadıklarınız mı en çok canınızı acıtıyor? Erteledikleriniz birer birer karşınıza çıkarken kendiniz için bir şey yapamamış olmanın acısını çekiyor musunuz?

Eğer tüm soruları siz de kendinize soruyor ve neden yapamadığınızı sorguluyorsanız bunun arkasında yatak duygunun korku olduğunu bilmelisiniz. Korku ve Ötesi kitabının yazarı Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz, korkunun bilinmeyenlerini anlatıyor.

Anı ve deneyimler korkuların sebebi mi?

Kendimizi herhangi bir korku ile baş başa bulduğumuzda, bunun nereden geldiğini anlamak pek kolay değildir. Bazı korkularımız genetik olabilir. Örneğin; agorafobi, panik bozukluk ve çeşitli fobilerin genetik olabileceğini söyleyen çalışmalar mevcuttur.

Aslına bakılırsa korkuların genetik olmasının yanı sıra yaşamın bir parçası olduğunu da söyleyebiliriz. Beynimiz, bizi hayatta tutmak için çok itinalı ve titiz bir çalışma sürdürür. Amacı ise yaşamsal risk oluşturabilecek etkenlere karşı bizi korumaktır.

Hiç yılan görmemize rağmen yılandan korkmamızın nedeni bu yüzdendir. Çünkü atalarımızın yaşamını yitirmesine neden olan tehlikeli bir canlıdır. Peki ya güllerden korksaydınız ne olurdu? Siz ne kadar kaçsanız da güller bir şekilde karşınıza çıkabilir hatta belki Isparta’da yaşamak zorunda bile kalabilirdiniz. Herkese anlamsız gelen bu fobinin kaynağı belki de geçmişin izlerinde saklı olabilir. Örneğin küçükken elinize batan bir diken, sevmediğiniz bir kadının kokusu ve cenazelerle eşleşen anılar…