Gaziantep'in yetiştirdiği ünlü ozanlardan birisi de Ali Sezer'dir. Ama olan sanatçımız, tam bir yürek insandır. Onun en güzel esprilerinde birisi de içinde bulunduğu duruma aldırmadan söylediği "Kör müsün?" sözüdür... Konuya onunla başlamamın çok önemli bir nedeni var elbette. Çünkü bizim ülkemizde "Kör müsün?" diye çıkışılacak ve hayıflanılacak onlarca kişi mevcut. Nasıl mı? Adına siyaset denilen arenada; güzellikleri görmeyen, yapılanları anlayamayan, geçmiş ile gelecek köprüsünü kurarak ferasetle yorumlayamayan, yaşananları ve yaşatanları çok çabuk unutan insanları her geçen gün artan örnekleriyle görebilmek pekala mümkün. Çünkü balık hafızalı bir toplum olarak üzerimizde tezler yazılsa, araştırmalar yapılsa, klinik deneyler planlansa sonuç yine değişmeyecek ve İtalyan mallarını boykot ettiğimiz bir dönemde İtalyan bakanın söylediği tecelli edecektir... Sorarlar İtalyan Bakana: "Türklerin sizin mallarınızı boykotu hakkında ne düşünüyorsunuz, herhangi bir endişe taşıyor musunuz?" Cevap muhteşem: "İki ay sonra unuturlar..." Bizi bu kadar iyi tanıyan ve tahlil eden, dünya kurulduğundan beri bir başka adam çıkmamıştır...Alnından ÖPÜYORUM... Eğer hala, hükmün infazına bilahare kararın verilmesine diyen İstiklal Mahkemelerini hatırlamıyorsak, hala darbelerin bu Ülkeye neler kaybettirdiğini anlayamıyorsak, hala koalisyonlarla yönetildiğimiz dönemlerde Ülkemizin halini yorumlayamıyorsak, hala özgürlük ihlallerini, faili malumları hissedemiyorsak, hala aynı silahtan vurulan sağcı ve solcu insanları önemsemiyorsak ve eğer hala bu Ülkenin "büyüdükçe budanan kurudukça sulanan" bir ülke olması için içten ve dıştan yönetilen tezgahları bilemiyorsak bizim kafamıza çiviyi binlerce kez çaksalar da kafi gelmeyecektir... Bir sözümde, "Gözlerinde ve gözlüklerinde kusur olmayanlar, gördükleri zarafete ihanet etmezler..." demiştim. Ancak bütün zarafetlerin bir anda heba edildiğini, yok sayıldığını ve görmezden gelindiğine şahit oldum. Son 11 yılda bu ülkenin nereden nereye geldiğini görmeyenlere sadece Ali Sezer dostumun dediği gibi yaklaşmak gerekir: "Kör müsünüz?" Bu ülkenin lider Ülke olmaması için yapılanları görebilecek kadar yaşa ve birikime sahip olduk çok şükür. İnsanların nasıl ve ne şekilde yıpratılmaya çalışıldığını da gördük hep beraber. Olmayan şeylerin nasıl olmuş gibi sahnelendiğini de anladık. İktidarın yanında ve yakınında bulunup da ilk fırsatta gezi kalkışmasında ağaçlara sarılanların tüm varlıklarıyla bu işe nasıl bel bağladıklarını da gördük. Dün ağlama duvarının önünde ağlama krizlerine girerek bugün AK Partinin içinde nöbet değiştirenleri de gördük. Şerlerinden emin olmak için kılıktan kılığa girenlerin şerlerini nasıl ve ne şekilde herkes bulaştırmaya çalıştıklarını da gördük... Benim derdim siyasi iktidar siyaset falan değil benim derdim bu ülkede bir şey yapmaya çalışan her kim olursa olsun ayaklarından yakalayıp zincir vurmaya çalışanlar. Tıpkı Yunanistan'ın NATO'Nnun askeri kanadına dönmesi olayında olduğu gibi. "Yunanistan'da 1967 senesinde bir askeri darbe olur ve Yunanistan bu dönemde NATO'dan çıkar... 1974'te yeniden demokrasiye geçmesiyle birlikte NATO'ya dönmek ister; ama Türkiye'nin veto etmesi sebebiyle, 1980 senesine kadar dönemez. Tabii Soğuk Savaş döneminde bu durum ABD'yi çok çok rahatsız eder. Gelin görün ki; Hem Süleyman Demirel, hem de Bülent Ecevit, Yunanistan'ın dönüşüne izin vermezler!.. Geriye tek çare kalır. "Darbe!" Evet, evet; "Türkiye'de bir darbe" yaptıracaklar ve böylece "Yunanistan'ın NATO'ya dönüşü"ne "vize" verecek bir hükümet kurduracaklardır... Sonunda; "Bizim oğlanlar" başarır!.." Hala aymadıysanız size NUH TUFANI bile olsa VIZ gelir...