Yağmurlu bir Ankara gününde seferiyiz. Sincan'a yola çıktık. Ayaş'a varmadan stadı bulduk. Maç var! Ankaraspor-Gaziantepspor karşılaşması bilindik dostları bir araya getirdi. Sağımda Sakıp ÖZBERK, solumda Hüseyin KALPAR ve ÖZEKŞİ ile maçı izliyoruz.
Ortada futbol adına bir şey yok. Kör dövüşü bir orta alan mücadelesinden ne çıkacak herkes merak ediyor. “Kavgada atılan yumruk sayılmaz!”
lkini biz yedik zaten!
Ömer kalede, İlhan'ın yokluğunda Çoğum sağda, göbekte Polat-Deumi, solda ise Ergün...
Volkan-Özgür-Zurita orta alanı parsellerken, Bölükbaşı ve Ekrem iki kanadı paslaştı, Beto ise gezgin santrafor.
Ankaraspor maça daha istekli başladı. Ölü topları diriltmeye pek istekliydiler. Bilal'in serbest vuruşları ağır sinyaller verdi ama golü bir defans hatasından yedik. İkincisi de direkten döndü.
Sonrasında ise orta çağ futbolu başladı… Ankaraspor bir golün üstüne yattı!
De Nigris umulan gibi davranmadı. Ondan agresif futbol bekleyenler yanıldı. Tam tersine bizim için durumu idare etti.
İkinci yarı ortalığı kaşımaya çalışan bizdik. Ankaraspor'un en zayıf halkası defansının göbeği. Tayfun ve Ediz o bölgenin adamı değiller. Sürekli hata yapmalarına rağmen biz orayı yeterince zorlayamadık.
İkinci yarının ilk dakikaları top yaparak rakibi sıkıştırmak istedik. Pozisyon bulmasak ta baskımız artar gibiydi. Ama gol gelmeyince, dakikalar da geçtikçe saldırılarımız anlamsızlaşmaya başladı. Uzun defansa yüksek top ile sorti denedik. Ama Nafile!
Bu arada Ankaraspor biraz akıllı oynayıp iki top yapabilse bize ikinciyi atacaklar. Onlar da bize uydu. Çabuk yerine acele davranıp hata yapmaya başladılar.
Nasıl olsa bu maçı aldık dediler. İkindi uykusuna daldılar. Akşam topu ile kendilerine gelirler artık.
Bana göre sahanın en iyisi Ekrem, filmin sonunda sahne aldı. Orta çağ futbolunu cezalandırdı. Beraberlik golü öncesi yapılan üç akıllı pas Ekrem'in nefis şutu ile taçlandı.
Çok önemli bir altı puandı bizim için. Neden altı puan diyorum. Önce rakibimiz ile aramızdaki puan farkını koruduk. İkili averajda onlara üstünlük sağladık. Altımızda tuttuk. Yenilmeyerek bundan sonrası direncimizi artırdık.
Daha ne diyelim. Bin bereket!
Altın değil, kör kuyuların dibinden define çıkardık…