O, Gaziantep’in ilk sanayici kuşağından. Pazarlamada Gaziantep’in ufkunu açan isim. Gaziantepspor”un 11 kurucusundan biri. İlk Yönetim Kurulu üyesi. Gaziantepspor’da uzun süre As başkanlık, genel sekreterlik ve basın sözcülüğü yaptı. Anavatan ve Doğru Yol Partisi’nde belediye meclis üyeliği yaptı. Rahmetli Turgut Özal’ın Gaziantep’teki gözü kulağıydı. Özal onun için ‘benim sigortam’ derdi. Hatta Özal, meclis üyesi aday adaylığı için başvurmadığını öğrendiğinde, formunu kendi eliyle doldurmuştu...

Gerek iş alemi, gerekse spor ve siyaset dünyasının yakından tanıdığı bir isim Yaşar Erkent. Adeta yaşayan bir tarih. Sorularımıza içtenlikle yanıt veren Yaşar Erkent’le yaptığımız röportajdan keyif alacağınıza inanıyorum

-”Bu olaydan sonra dik durmaya devam ettiniz mi?”

-”Şehri ezmek istiyorlardı. Bütün pasajlarda dışarıdan gelen Çin malları satılıyordu. Bunların getirilmesine göz yumuluyordu. Bir gün pasaja kaçak mal satıyorlar diye baskın yapmışlar, 52 tane pasajcıyı tutuklamışlar. Sıkı Yönetim Komutanına telefon açtım, ‘Neredesin dedim. ‘Merkez komutanlığındayım’ dedi. ‘Oraya geliyorum’ dedim. Gittim, oturuyorlar. ‘Bu adamları niye tutukladınız?’ dedim. ‘Bunlar kaçak mal satıyorlar’ dedi. ‘Bu malları buraya bu adamlar kendileri getirmediler, gümrüklerden içeriye asker, polis, jandarma, gümrükçü beraber getirdiler’ dedim. Adamlar köyde tarlasını satmış, çoluk çocuğunun rızkı için, bir dükkan kiralayıp, iki paket sigara, televizyon, radyo satıp para kazanacak. Bunları çıkartmazsanız ta konseye kadar giderim. Derhal bunları bırakacaksınız’ dedim. Bunun üzerine o 52 tane esnaf bırakıldı. Bir gün fabrikama pasaj esnafını temsilen bir arkadaşım geldi. Bana bir paket getirmiş. Açtım baktımki, bir altın saat. Pasaj esnafı bana hediye göndermiş. ‘Şunu geri alın, ben bu şehrin hukukunu korumak için mücadele ettim. Bunun karşılığı olmaz, almazsanız size gücenirim, selam vermem’ dedim.”

-”Komutan da sizden çekmiş sanırım?”

-”Sıkı Yönetim Komutanının oğlu benim fabrikamda yanımda çalışıyordu. Komutan, liseyi bitirmiş, üniversiteyi kazanamamış oğlunu bana emanet etmişti. Bana, ‘Araştırdım, namuslu 10 tane gayri meşru işi olmayan bir sanayici varsa bir tanesi sensin, sana emanet ediyorum’ dedi. Bir gün baktım ki, çocuğun boynunda altın kolye var. Benden asgari ücretle maaş alıyor. ‘Oğlum bunu nereden aldın? diyo surdum. ‘Filan kuyumcudan’ dedi. ‘Parasını verdin mi?’ dedim, ‘yok’ dedi. Hemen sıkı yönetim komutanına telefon açtım. ‘Oğlunun boynunda altın kolye var, bunun parası verilmemiş, derhal bunun parası verilsin. Ya ben vereyim siz geri bana verin, ya siz kendiniz karşılayın’ dedim. ‘Coşkun’u bana gönder’ dedi. Benim arabamla Coşkun orduevine gitti. Orada askerlerin arasında çocuğu ele almış, bir dişini kırmış. Bana telefon açtı, ‘Coşkun bugün işe gelmesin, annesiyle Maraş’a gitsin, bu kolyeyi Maraş’ta satsın parasını versin’ dedi, ‘tamam’ dedim.”

-”Kuyumcunun parası ödendi mi?”

-”Ödendi ama daha önemlisi var. Pazartesi günü Gaziantep’te bütün kuyumcuların önünde maliyecilerle birlikte birer tane asker dikili. Kuyumcu esnafı bana telefon açtı, ‘Yaşar abi dükkanı kapatıp kapatıp kaçıyoruz, her dükkanın önünde bir asker bir maliyeci var’ dediler. Hemen telefon açtım, ‘Ne oldu hayırdır? Cumartesi gününkü davranışınla bugünkü arasında fark gördüm’ dedim. ‘Ne var?’ dedi. ‘Çarşıyı kuşatmışsın ‘dedim. Denetim dedi. ‘Esnaf öyle anlamaz, başka türlü anlar’ dedim. ‘Ne yapmam lazım?’ dedi, ‘Hemen askerleri çek’ dedim. Beni dinledi. Operasyon durdurulmuş diye telsizle emir verdi.”

“Sonra neler oldu?”

-”Daha sonra Gaziantep’ten gitti. 2. Ordu komutanı bizim olay üzerine bunu azletti. Tayini çıkıp Antep’ten giderken bana telefon açtı. ‘Helalleşmeye geleceğim’ dedi. ‘Seni kabul edemem’ dedim. Hanımı bizim hanıma telefon açmış demişki, ‘Beyim beyine telefon açmış beyin kabul etmemiş, ben geleyim seninle helalleşeyim’ demiş. Benim hanım da ‘Beyim kabul etmiyorsa gelemezsin’ demiş. Ama, kime kötülük ettiyse hediyelerle havaalanına gittiler. Korkularından şerrine lanet diye uğurladılar. Vali Fikret Koçak da havaalanında, bakıyor ben yokum. Dönüşte şoförüne, ‘Balat Mensucat’a çek diyor. Bir baktım vali Fikret Koçak havaalanından dönüşte fabrikama geldi. ‘Ya bu memlekette senden başka erkek yok muymuş? Seni kutlamaya geldim’ dedi.”

-”Biraz da siyasete girelim. Anavatan Partisi’nden meclis üyesi olarak görev yaptınız. Nasıl oldu?

-”Şimdi siyasi partiler kurulmaya başlandı. Vehbi Dinçerler eski iş ortağım. Bir gün yanıma geldi. Turgut beye patron derlerdi. Patron beni Ankara’ya çağırdı, gittim, görüştük. Parti kuruyoruz, ne diyorsun? dedi. ‘Adı ne?’ dedim. ‘ Anavatan’ dedi. ‘Olabilir’ dedim. ‘Katılır mısın?’ dedi, ‘Sizi maddi manevi desteklerim, ama siyaseten görev almam, ama mükemmel bir kadro oluşturmak için faydam olur, desteklerim’ dedim. Oturduk partiyi kurmaya karar verdik. ‘Kimleri çağıralım?’ dedi. O zaman Ferudun Demsoy Güneydoğubirlik eski genel müdürü, Ata Aksu, Gaziantepspor’un başkanı, ben as başkanıydım. Kuranı Kerim-i aldım, masanın üzerine koydum ‘Şahsı çıkarlarımızı milletin önüne koymamaya, bu işi Allah rızası için yapmaya’ hepsine yemin ettirdim.”

-”Anavatan Partisi’ne ne gibi

desteklerde bulundunuz?

-”Parti teşkilatı kuruluyor. Turgut Bey’e Antep’te yemek vereceğiz. Turgut Sunalp’ın kurduğu Milliyetçi Demokrasi Partisi nedeniyle lokantalar askerin korkusundan bize yer vermiyor.. Nereye gittiysek elimiz boş çıktık. Bu sanayicilerin hepsi zavallı, hepsinin bağevleri var ancak hiçbiri sahiplenmedi. Benimde bir yazlık evim var. ‘Telaşlanmayın’ dedim. Kaleli otelin restoranını çalıştıran ustaya dedimki ‘takımını Cumartesi bizim bahçeye taşı, orada 120 kişiye yemek vereceğiz’ dedim. Fabrikadan da elektrik ustasını yolladım, aydınlatmasını sağladık. Böylece 120 kişiye orada yemek verdik.”

-”Yemeğin yankıları nasıl oldu?

Tepki aldınız mı?”

-”Ertesi gün Hürriyet başlığı attı, ‘Sanayici Yaşar Erken Antepspor As başkanı Turgut Özal’a yazlık evinde yemek verdi’ diye. Fabrikaya geldim, gazeteyi inceliyordum. bir baktım sıkı yönetim komutanı Necati Bey arıyor. ‘Buyurun’ dedim. ‘Dün Turgut beye yemek vermişsin’ dedi. ‘Evet’ dedim. Turgut Özal da Başbakan yardımcısı, Bülent Ulusu’nun. ‘Hoş olmadı’ dedi. Niye? dedim. ‘Biz Horoz Partisi’ni, Turgut Sunalp Paşa’yı destekliyoruz’ dedi. ‘Olabilir, siz onu destekliyorsanız bizde bunu destekliyoruz, bu bir sivil adam’ dedim. ‘Şık olmamış’ dedi. Dedim ki, “Size hesabını veremeyeceğim bir geçmişim var mı paşam?’ ‘Yok’ dedi. Ben de çat diye telefonu kapattım. Partiyi öyle kurduk.”

-”Meclis üyeliğiniz nasıl oldu?”

-”Anavatan Partisi iktidar oldu, arkasından belediye seçimleri geldi. Belediye seçimlerine meclis üyeleri isimlerini dolduracaklar ben müracaat etmedim. Patron ismini yazın demiş. Hatta benim formumu kendisi doldurmuş. Böylece biz belediye meclisine seçildik.”

MERAL KINACILAR’IN

RÖPORTAJI DEVAM EDECEK