Son zamanların en popüler çalışma alanlarından biri haline gelen ancak çoğu insanın ne yaptıklarını anlamakta zorlandığı genellikle psikolog ile karıştırılan koçluktan bahsetmek istiyorum bu defa. Her şeyden önde şunu belirmeliyim ki Koç asla klinik vakalarla ilgilenmez. Koç, ruhen ve zihnen sağlıklı bir bireyin yaşam kalitesini arttırmasına ve hayattan mümkün olabildiğince tatmin olabilmesini sağlayacak bir farkındalığa ulaşmasına yardım eder ve bunun için motive edici ve yönlendirici bir çalışma programı hazırlar.Doğru sorularla kişiyi düşünmeye iter. Kişinin kendini doğru tanımasını sağlayarak doğru seçimler yapmasına yardımcı olur. Yani amaç kişinin kendi potansiyelini keşfetme ve bu keşif süreciyle birlikte artan farkındalığıyla hayatını etkin programlama sürecini gerçekleştirmektir. Koçinin(koçluk alan kişi) en yüksek potansiyele ulaşabilmesi için önceliklerini doğru tespit etmesinde aktif rol oynar. Çünkü kişinin yaşam kalitesi farkındalık düzeyi ile doğru orantılıdır. Dolayısıyla kim olduğunu ve kim olmadığını bilen insan ne istediğini ve ne istemediğini de bilir. Kendini bilerek yaşayan insan, yaşamış sayılır. Bu anlamda koçluk, günümüzde yeni bir alan gibi algılansa da aslında “Ne yöne gidersen git- Doğu, Batı, Kuzey ya da Güney – çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün. Kendi içine yolculuk eden kişi sonunda arzı dolaşır” diyen Şems koçluk tarihinin en güzel örneğini oluşturarak Mevlana’ya kendi içindeki bilgeliği, potansiyeli keşfetmesinde aracılık etmiştir. Şems, günümüzde koçların yaptığı gibi, Mevlana’ya gideceği yolu değil, o yolu nasıl gitmesi gerektiğini göstermiştir aslında. Yani koç bir akıl hocası değildir ayrıca zaten koçinin etkileşime geçeceği bir potansiyeli yoksa koçun ne kadar akıl verdiği de bir anlam ifade etmez.Zira koçluk süreci interaktif bir süreçtir. Ne kadar enerji ve emek verirsen o kadar alırsın.Maalesef bazı insanlar anlamadıkları şeyi yorumlamak konusunda çok yanlış tavırlar içerisine girebiliyorlar. Koç kimilerinin kahve muhabbetinde dedikodu yaparak deneme tahtası şeklinde kararlar aldıkları ortamın uzmanı değildir. Koç ne yapman gerektiğini söyleyen bir akıl tüccarı değildir. Koç sana kendi aklını kullanarak kendi prensip ve kararlarını alma noktasında yeni bir kapasite oluşturmanı sağlar. Koç sana beynini ve yeteneklerini daha etkin kullanman gerektiğini anlatan ve bunu gerçekleştirebilmek için birlikte yapacağınız birkaç kişisel araştırma sonrası yol haritası hazırlayan bir rehberdir. Yani mutluluk kişinin kendi iç dünyasında başlar. Kendi bünyesinde tatmini öğrenen kişinin dış bağımlılıklara ihtiyacı yoktur. Kendi ışığını yakmasını öğrenen el ateş tutmaz karanlıkta. Koç kişinin kendi ışığını keşfetmesini ve dış bağımlılıklara olan ihtiyacını ortadan kaldırmasını sağlar.Koçluğu kimler almalı?Sorusuna vereceğimiz cevap çok geniş gibi görünse de işin özünde kendini ve potansiyelini doğru tanımak isteyenler diyebiliriz kısaca. Ama örnek vermek gerekirse; hayatında farkındalık yaratarak yaşam kalitesini arttırmak isteyenler, sahip oldukları hayat karmaşasından rahatsız olanlar, değişim ve yenilik isteyenler, hedef belirlemede ve hayatlarını planlamakta zorluk çekenler ve hedeflerine ulaşmak isteyenler, hayatlarında çözümleyemedikleri bir ya da birçok konuya sahip olanlar, seçimleri ve beklentileri arasında fark olanlar, kariyerini değiştirmek veya geliştirmek isteyenler, iletişim sorunu ve her türlü ilişki problemi yaşayanlar diye bir açılım yapabiliriz daha net anlaşılması için.Neden kendimi tanımak için bir başkasına ihtiyacım var sorusuna verdiğim cevap Şems-i Tebrizi’nin aşkın kırk kuralında geçen yedinci kuralıdır her zaman.“Şu hayatta tek başına inzivada kalarak, sadece kendi sesinin yankısını duyarak, Hakikat' i keşfedemezsin. Kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak görebilirsin.”Kendini keşfetmek ve hakikat ile karşı karşıya gelmek büyük cesaret gerektirir. Zira hakikat aynasında karşılaştığın kişi, sana olduğunu söyledikleri ve senin olduğunu zannettiğin kişi olmayabilir. Çoğunlukla da öyledir. Haftaya görüşmek dileğiyle, sevgiler.