Üretimin durma noktasına geldiği, bazı fabrikaların bir atımlık barutunun kaldığı, ihracatcının bile canından bezecek hale geldiği şehrimizde, sanayi ve ticaret odalarının çaresizliğini gözlüyoruz.. Aslında hem Nejat Koçer, hemde Mehmet Aslan seslerini duyurmaya çalışıyorlar, ama bu iki sesin yankısı Başpınar'dan öteye gidecek güce kavuşamıyor.. Nedeni çok basit; çünkü bu iki ses yalnız bırakılıyor.. Siyasi ve idari yönden herkesin elele vermesiyle oluşacak güç bir türlü sağlanamadığı için de, Gaziantep şehri adeta "başına vur ekmeğini elinden al" konumuna getiriliyor. Bu şehir, Başbakan ve bazı bakanların yıllardır oyalama taktiklerine, Mehmet Şimşek ile birlikte sadece teşvik mağduriyetinden dolayı hakkımızın verileceğine olan inançlarını da kaybetmek üzere.. Çünkü Şimşek, kendi bölgesinin mağduriyetini giderecek usta ve tuttuğunu koparacak milletvekili ve bakan görüntüsünden çok uzaktır..
Gaziantep'te işsizliğin doruk noktaya ulaşmasının sıkıntısı yetmezmiş gibi, Sayın Koçer'in de söylediği gibi, teşvik mağduru olduğumuzdan bu yana çok kan kaybedilmiştir.. Piyasada büyük kriz yaşanıyor. Nakit sıkıntısı had safhada.. Bu olumsuzlukların önüne geçilecek hamleler yapılmadığı takdirde, önümüzdeki haftalar ve aylar içinde peşpeşe patlayan fabrika ve firmalar görürsek sakın şaşırmayın..
Bu nedenle tez elden Vali önderliğinde, iktidar partisi temsilcilerinin, milletvekillerinin, belediye başkanlarının, odalar ve ekonominin hatırı sayılı isimlerinin biraraya gelerek, ciddi bir toplantı yapması ve Ankara'nın duyacağı güçlü bir ses çıkarması gerekmektedir.. Aksi takdirde, sıkıntılar büyüyecek ve zaman kaybının bedeli pahalı ödenecektir.. *TELEKOM ÇÖZÜM BULMALI

Telefonlarınız kesilmiyorsa veya nakil işiniz yoksa, internetinizde problem yaşamıyorsanız, bankacı, turizmci, küçük-büyük şirket sahibi, yetkilisi veya çalışanı değilseniz, cep telefonunda problem yaşamıyorsanız, Telekom'daki grev sizleri fazla ilgilendirmeyebilir.. Onun için bu yazdıklarımızı hiç okumanıza gerek yoktur.. Ama ucundan kıyısından, Türk Telekom'un ilgili ve yetkili olduğu herşeyden bir parçası sizi ilgilendiriyorsa, o zaman çözüme yönelik bir adım bile atılmayan bu grevin devam etmesi her yönüyle sizleri de mağdurlar sınıfına koyacaktır.. Telekom çalışanlarının sendikalı olan bölümünün kapsadığı bu grevde, onların işi bırakması her ne kadar haklarıysa, işleri aksayan ve mağdur olan büyük bir kesimin de, onlardan daha fazla hakları olduğunu düşünüyorum.. Bu işin uzamasının şu anda tek zararını, bu halk ile birlikte, tüm sistemini Telekom'a göre düzenlemiş kurum ve kuruluşlar da çekmektedir..
Çözümü yönünde tek bir adımın bile atılmadığı, hükümetin seyirci kaldığı, Telekom'un yönetenlerin de bu görüntüden cesaret aldığı bu grevde, anlaşılan o ki yine rezil olmaya devam edeceğiz..
Bu sorunda öyle bir görüntü var ki, iki taraf da kendine göre haklı çıkabilecek pozisyon izliyor.. Telekom yöneticileri, grevci işçiler olmadan da bu işi yürütmek istiyor ve sendikalı olmayanların çabasıyla hizmeti yürütmeye çalışıyor.. Grevciler ise farklı düşünmekte ve işlerin aksaması için ellerinden gelen herşeyi yapmakta, hatta "bu iş yerinde grev vardır" pankartı asmalarına rağmen orada çalışma yapılıyorsa, sözlü veya fiili uyarıda bulunabilmektedir.. Kendilerine göre haklılar, çünkü böylece Telekom'un kendilerine muhtaç olduğunu iyice anlamasını istiyorlar..
Peki bu iş nereye kadar gidecek ? İşte orası meçhul, çünkü bu gidişle Telekom yetkililerinin grevcilere teslim olmaya niyetleri yok.. Yani olan yine bizlere olacak..