Ülke için en hayırlı koalisyon AK Partisiz olanı

Genel seçimler sonuçlandı ve tahmin ettiğim gibi hiçbir parti tek başına iktidar elde edebilecek çoğunluğu elde edemedi. Şimdi herkes ne olacak diye merak ediyor.

Öncelikle hiçbir partinin erken seçimi dillendirmek konusunda aceleci davranacağını düşünmüyorum. Toplumun belirsizlik istemediğini, yapıcı bir tavır beklediğini ve erken seçim çağrısı yapan tarafların cezalandırılabileceğini partiler çok iyi biliyor. Onun içindir ki, özellikle AK Parti ve CHP yetkilileri ilk açıklamalarında koalisyon kurmak konusunda insiyatif almaya hazır olduklarını belirtti.

Peki nasıl bir koalisyon oluşması muhtemel ve aynı zamanda hangi seçenek ülke için daha hayırlı sonuçlara vesile olabilir?

En muhtemel ama bir o kadar can sıkıcı seçenek: AK Parti - MHP

Benzer seçmen tabanına sahip olmalarından dolayıdır ki AK Parti – MHP işbirliği en kuvvetli ihtimallerin başında geliyor. Bu, demokrat kesimlerin de aynı zamanda en çok istemeyeceği senaryo. Böyle bir işbirliği, zaten dipte olan Kürt seçmen desteğinden daha da kaybedecek bir şeyi olmayacağı sanrısıyla, AK Partinin iyice hamasi bir dile sarılmasına ve demokratik reformların daha da ertelenmesine sebep olabilir. Hegamonik bir iktidar tesisi için devreye soktuğu anti-demokratik uygulamalardan minimum feragatta bulunacağı ve süregelen otoriter politikalarını devam ettirmesine olanak sağlayacağı optimum model olmasından dolayı da AK Partinin de en sıcak baktığı işbirliği bu olacaktır. MHPnin bu koalisyonda yer alarak kazancağı bir şey olacağını düşünmüyorum. Zira, koalisyonlar döneminde yaşanılan olumlu gelişmeler iktidarın hakim ortağına, olumsuzluklar ise tüm taraflara yazılır. AK Partinin ilk defa azınlığa düştüğü dönemde olası bir demokratik restorasyon seçeneğini engelleyen taraf olmasından dolayı yıpranacak imajı da cabası. Bahçeli de zaten seçim sonrası ilk konuşmasında AK Parti ile koalisyona sıcak bakmayacağı mesajını vermişti, umalım da devamı gelsin.

'Büyük koalisyon demokratik olgunlukla mümkün ki bu da Türkiyede yok

AK Parti – CHP arasında büyük koalisyon ise Türkiyedeki mevcut politik kültür ve siyasi kutuplaşmadan dolayı uzun dönemli olamaz. Üstüne, bu durum AK Partiye koalisyonla istikrarın mümkün olmadığı tezini daha güçlü bir ses ile dillendirmesine olanak sağlar ve olası erken seçimde tek başına iktidarın yolunu açar. CHPnin böyle bir koalisyon kurmak için pasif bir cumhurbaşkanı ve yolsuzlukların üzerine gidilmesi başta olmak üzere dile getireceği taleplerinin AK Parti tarafından kabul görmeyeceği de aşikar. Bu yüzden bence bu seçenek, AK Partisiz koalisyon imkanı denenmeden gündeme gelmeyecektir. Sürecek

AK Partisiz koalisyonun getireceği fırsatlar

HDPnin AK Parti ile hiçbir şekilde işbirliği yapmayacağı ortadayken, geriye AK Partisiz üçlü işbirliği kalmakta. Ben, MHPnin böyle bir modelde koalisyonun içerisinde yer alacağını zannetmiyorum. Zira HDP destekli CHP-MHP koalisyonu, AK Parti sözcüleri tarafından PKK ile işbirliği olarak dillendirilmeye oldukça müsait. Bu durum, MHP ve HDPnin dışarıdan desteklediği CHPnin tek başına azınlık hükümetinde de geçerli. Ancak bu koalisyonun geçici bir süre için kurulacağı, amacın AK Partinin imza attığı anti-demokratik uygulamaların tamiri olduğu ve nihai hedefin gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra (18-24 ay arası) normalleştirilmiş bir Türkiyede yeniden seçime gidileceği olarak belirtilirse, bu durum milliyetçi tabana daha rahat açıklanabilir.

Böyle bir iktidar seçeneği şayet gerçekleşirse, şu reformlar derhal hayata geçebilir:

• Seçim Barajının düşürülmesi: 2 yıl sonra yapılacak seçimlerde seçim barajı %5e çekilebilir. Bu zaten CHP ve HDPnin seçim öncesi vaatlerinde de yer alıyordu. MHP de, HDPnin aldığı emanet oylar ile gereğinden fazla temsil edilmesi neticesinde mecliste sonuncu parti durumuna düşmesine neden olan bu uygulamanın esnetilmesine soğuk bakmayacaktır.

• Yargının işlevselleştirilmesi ve bağımsızlaştırılması: AK Partinin en çok yozlaştırdığı makamların başında yargı geliyor. CHP azınlık iktidarı her ne kadar, anayasayı değiştirecek çoğunluğa ulaşamasa da, devletin şeffaflaşması ve hesap verilebilirliğinin artması ve aynı zamanda bireyin devlete karşı daha güçlü bir pozisyonda yer almasına olanak sağlayacak düzenlemelere imza atabilir. Bunlara örnek olarak:

• Kamu kurumlarının Sayıştay denetiminden geçmesi – Böylelikle kamu bankalarından eşitliğe aykırı şekilde AK Partiye yakın şirketlere aktarılan fon ve sonucunda oluşan batık kredilerin ve yine AK Parti yakını vakıf ve kuruluşlara usulsüzce aktarılan kaynakların tespiti

• Yolsuzluk yapan milletvekillerin yargılanması

• Adil yargılanma hakkının iyileştirilmesi ve tutukluluk sürelerinin kısaltılması

• HSYKnın Adalet Bakanlığı vesayetinden kurtulması ve çoğulcu bir yapıya kavuştrurulması

• Yürütme vesayetindeki sulh ceza hakimliklerinin kaldırılması

• Anti-demokratik yasaların restorasyonu: Adli kolluk yönetmeliği, iç güvenlik yasası ve internet erişimini sınırlayan ilgili kanunların ifade hürriyetini arttıracak ve kuvvetler ayrılığını yeniden tesis edecek şekilde düzenlenmesi.

• Yürütme lehine hareket eden kurumların tarafsızlaştırılması: Kamu İhale Kanunu ve MİT Kanunun yeniden düzenlenerek devletin daha şeffaf ve hesap verebilir yapıya kavuşması. Bunun yanında TRT, Anadolu Ajansı ve RTÜK kurumlarının demokratik, çoğulcu ve tarafsız kurumlara dönüştürülmesi. YÖKün yetkilerinin tırpanlanması ve üniversitelerde özerkliğin sağlanması.

• Geçmişte üstü örtülen meselelerdeki ihmallerin ortaya çıkarılması: 17-25 Aralık davası başta olmak üzere, Uludere ve Reyhanlı bombalanması, Suriyeye yapılan yardımlar, Gezi Parkı gibi meseleler için meclis soruşturması açılması.

• Cumhurbaşkanının hareket alanının anayasal sınırlar içine çekilmesi: Her ne kadar cumhurbaşkanın yetkileri anayasada belirtilmişse de, örtülü ödenek başta olmak üzere cumhurbaşkanlığı bütçesinin sınırlandırılması ve anayasada dayanağı olmadan uygulamaya sokulan düzenlemelerin geri alınması akla ilk gelenler.

Sonuç: AK Partisiz koalisyon AK Parti dahil herkese yarar

Böyle bir koalisyonun oluşması için öncelikle Erdoğanın izni şart. Şayet Erdoğan, AK Partinin diğer partilerle koalisyon kuramaması halinde, CHPye iktidar olma şansı vermeden seçime gitme kararı alırsa, bu seçmende bir tepkiye neden olabilir. Bu riski göze almak istemeyen Erdoğan, AK Partisiz bir koalisyonun kurulamayacağını veya kurulsa bile bu oluşumun başarısız kalacağını varsayarak, AK Partinin yeniden toparlanacağı ümidiyle de bu şansı CHPye tanıyabilir. Umarız da öyle yapar. Bu takdirde, böyle bir koalisyon hangi partiye nasıl bir kazanım sağlar diye bakacak olursak:

CHP: İktidarın başındaki parti olarak, seçmen gözünde ülkeyi yönetebilme becerisinden uzak imajını kırma fırsatını yakalar. İktidarı süresince çok yanlış şeyler yapmadığı ve ekonomik gidişatın normal seyrinde gitmesi halinde, seçmende 'CHP ile de oluyormuş' kanaati güçlenir ve bu partinin kemikleşmiş %25-30 oy potansiyelinin daha da artmasına yardımcı olabilir.

MHP: Türkiyede normalleşmeye imkan vermek adına kendisi ile benzeşmeyen partilerle işbirliğine girmekten çekinmemesi, MHPnin marjinal milliyetçi bir pozisyona kıyasla daha kapsayıcı bir merkez parti olarak konumlanmasına olanak verir. Bu vesileyle, AK Partinin yapmış olduğu usulsüzlüklerin ortaya çıkmasıyla beraber milliyetçi muhafazakar tabanda görülecek olası kopuşlar için en doğru adres yine kendisi olur ve partinin %20 ve üzerinde oy alma potansiyeli güçlenir

HDP: Geçici koalisyonun kurulması için MHPnin çözüm sürecinde ilave bir insiyatifin alınmaması talebini şart koşması kuvvetle muhtemel. HDPnin bu süre zarfında Kürt meselesinin gündeme alınmaması yönünde göstermiş olduğu fedekarlık, siyasal misyonunun sadece tek bir meseleye angaje olmadığını ve Türkiyelileşme konusunda samimi olduğunu ispatlamasına yardımcı olur. Bu da CHPnin demokratik sol seçmeninden verilen emanet oyların kalıcı hale gelmesine vesile olabilir. AK Parti: İktidar sarhoşluğu ile siyasal rasyonaliteden iyice uzaklaşan AK Parti, bu vesileyle yeniden reformcu ve demokratik çizgisine dönerek normalleşme yaşayabilir ve siyasi kadrolarını buna göre yeniden tanzim edebilir.