Demokraside sık sık vurgulanan bir özgürlük var. Adı düşünce özgürlüğü. Vatana ihanet edenler ülkeyi bölüp parçalamaktan söz ederler. Mahkemeler düşünce özgürlüğü der, ceza vermez. Türk?e ve Türklüğe hakaret eskiden yasaktı. Şimdi düşünce özgürlüğü var. İsteyen istediği kadar hakaret edebilir. Yakın tarih edebiyatımızda Atatürk bir ayrıcalık tanımış ve Neyzen Tevfik?e şiirlerinde küfür etme izni vermişti. O zamanların aydın ve edebiyatçılarından yalnızca Neyzen?in şiirlerinde küfür ve hakaret vardır. Yaşadığımız zamanın aydınlarının(!) tamamı vatanın, bayrağın, birlik ve bütünlüğün aleyhinde konuşmalar yaparken, dolaylı yollardan Türk tarihine ve yaşanan zamanın Türk dünyasına hakaret göndermeleri yapmaktalar. Benim şahsen aydın saymıyorum ama ülke çoğunluğunun aydın saydığı Orhan Yumuşak?ı pardon Pamuk?u örnek verelim.. Bir ödül uğruna ülkenin yaşanan zamanına değil, tarihine bile gözünü kırpmadan hakaret edebilmiştir. Üstelik aydın geçinen bu beyin özürlü adam gerçekleri bilerek saptırmıştır. Ancak, yaptığı hakaretler düşünce özgürlüğü kapsamında hasıraltı edildiler. Hrant Dink?i detaylı yazmama gerek yok sanırım. Hepimiz Hrant olduk(!) çünkü. Ülkenin aydın manzarasını seyrettiğimizde aydın olmanın Türklüğe ve vatana hakaretten geçtiğini görmekteyiz. Bunlar aydın olmaktan çok özel yetiştirilmiş militan konumunda olan insanlar. Formaları da düşünce özgürlüğü. ** Düşünce özgürlüğünün geçersiz olduğu tek yer TBMM?dir. Milletvekillerine doğru düşünmek değil, yalnızca düşünebilmek bile yasaktır. Düşünmek yasak olunca düşünce özgürlüğü de tabi ki, olmaz. Milletvekilleri fanatik futbol takımı taraftarları gibiler. Partileri kendi takımlarıdır. Partilerinin çıkarı neyse ona uymak zorundalar. Kendi özgür düşüncelerini beyan etme hakları yoktur. Yanlışa el kaldırmak ve bildikleri doğruları söylememek onların asli görevleri. Parti liderine karşı söz hakları olamaz. Kendilerinin yerine liderleri düşünür. Çünkü, görünüşte liderlerinin düşünce özgürlüğü vardır. Lider düşünür, vekillere dikte eder. Vekiller de alkışlarlar. Milletvekili milletin vekili değil mi? Meclis?te temsil ettiği halkın sözcüsü konumunda değil mi? Görünüşte öyle ama gerçekte öyle değil. Milletvekili liderini Başbakan yapmak için gerekli olan ve bu yönde oy kullanan biridir. Başkaca bir işi yoktur. Bu anlattıklarımdan DTP milletvekillerini ayrı tutuyorum. Çünkü, onların ülkenin bölünmesi için düşünce özgürlükleri var ve sınırsız hem de. İşin aslına bakarsanız vekil de sayılmazlar. Onların adları başka? Ancak DTP?li vekiller Kürtleri savunuyor (Sanki saldırı var da) görünse bile, işin özünde PKK teröristlerini savunmaktalar. Bu nedenle düşünce özgürlükleri var. ** Acaba veziri azamla diğer vezirlerin (Başbakan ve bakanlar) düşünce özgürlükleri var mı? Tıpkı milletvekillerinde olduğu gibi bakanların da düşünce özgürlükleri yok. Zaman zaman (Divan) Bakanlar Kurulu toplanır ama Başbakanın direktiflerini almak ve onaylamak için toplanır. Bakanların da düşünce özgürlükleri yoktur. Başbakana gelince. Başbakanın düşünce özgürlüğü hem var hem de yok. Nasıl mı? Devlet üzerinde her türlü tasarruf yetkisi var. Bakanlara düşüncesini açıklayabilir ve yanlış bile olsa anında onaylanır. Hazinenin parasını yasal yollardan seçmenlerine kaydırabilir. Valilerin düşünce özgürlüğü olmadığından Başbakanın emriyle ve parti adına beyaz eşya, kömür, makarna, çorba vs. dağıtabilirler. Onlar çoğunlukla ilin değil, hükümetin valisidir. Başbakanın illere uzanan koludur. Başbakanların düşünce özgürlüğünün olmadığı yerler var mı? Var tabi ki. IMF, AB, AP, Helsinki, ABD Başkanı gibi yer ve kişilerin huzurunda düşünce özgürlükleri olamaz. Onlar ne der, ne isterse Başbakanlar yapmak zorunda. Mesela. Memur ve işçi maaşlarını IMF tespit etmekte. Vergilerin oran ve çeşidini de IMF tespit etmekte. Başbakanlar buna uyarlar. Asıl özelliği Ortadoğu?da harita değişikliği olan BOP projesinden payımıza doğu ve güneydoğudan Barzani devletine toprak vermek düşmekte. ABD ordusu fazla yorulduğundan ve ABD başkanları ülkelerine karşı sorumlu olduklarından, ABD Iraktan çekilmekte. BOP projesinin mihenk taşı ve çekirdeği olan Barzani devletini nasıl güvence altına alsınlar? Tabi ki, bu görev BOP Eşbaşkanı olan Başbakanımıza bırakılacak ve Barzani korunacaktır. Taltif edilip istek ve arzuları yerine getirilecektir. Barzani de gerçekte terörist ama olsun. Biz teröristleri severiz(!)? Bu konularda başbakanlarımızın hiçbir suçu yok. Suç onların düşünce özgürlüğünü yontarak, ülke çıkarına hareketlerini kısıtlayan IMF, AB ve ABD?de değil mi? Bu konuda halkın bir kusuru var mı acaba? Bence yok. Tabanı cemaatlerden oluşan bir partiye oy veren halk da cemaat gibi yönetilmeyi hak etmiştir.