Seçimlere az bir zaman kaldı. Aklımız hayli karışık.

Kime oy verelim?

Bu soru aklımıza geldiğinde partileri düşünmeye başlıyoruz.

HDPnin çizgisi belli. Hakkında bir şey yazmaya gerek yok…

AKP halen iktidar partisi. Ancak suları o kadar bulandırdı ki, icraatlarıyla bütün güveni kaybetti.

En üst makamlarda bulunanlar anayasayı tanımadıklarını söylemekte veya anayasaya aykırı davranışlar sergilemekte. Mevcut anayasa bekleme odasına alınırken, istenen başkanlık sistemiyle de modern padişahlığı getirmeye çalışmakta. Yeterli vekil sayısını yakalayarak iktidar olduğu takdirde ülkeyi eyaletlere bölmeye hazırlanmakta. Bu bölmeyi başaramazsa merkezi yönetimin yetkilerinin büyük bölümünü yerel yönetimlere devretmeyi planlamakta. AKP hakkındaki yolsuzluk iddiaları ve milli gelirin israfı rekor seviyelere yükselmiş durumda.

Mercedesin fiyatı çerez parası ama halkın yarısı da Murat 124 alamayacak durumda.

Aksaray maliyeti ve masraflarıyla milletin sırtında önemli bir kambur.

AKP döneminde bütün komşularla papaz olduk. Dünyada saygınlığımız kalmadı.

Fazla yazmaya gerek yok. Şikayetlerimizi anlatmak için kitap yazmak gerekiyor.

CHP kuruluşundan bu yana ideolojik değişime uğradı. Seçim propagandası ve parti programı ile umut vaat etmeye başladı.

Artık halkın ideolojisi yok. Devletin halka karşı olumsuzluklarını en aza indirecek, kendi ekonomisine katkı sağlayacak partilere oy verecektir.

CHP Atatürkün kurduğu bir parti. Acaba hala Atatürkçü çizgi üzerinde mi yürümekte? Bu nokta tartışma konusudur.

Geçim zorluğu çeken geniş kitlelere verdiği umut oy potansiyelini arttıracaktır.

Ancak bu vaatler gerçekleşirken nelere dikkat edilecek?

İsraf önlenerek, kılı kırk yararak ülkenin mevcut milli gelirinin hakkaniyet ölçülerinde eşit dağıtımı yapılacak mı? Yoksa karşılıksız para basarak, enflasyonu azdırarak mı vaatler gerçekleşecek?

Eski tarihlerde Sayın Süleyman Demirel 'Her mahallede bir milyoner yaratacağım demişti. Sözünü yerine getirdi ama halkın tamamı değil milyoner, milyarder olduğu halde yarısı aç ve geçim sıkıntısı içinde yaşamakta.

CHPnin bunu iyi hesaplaması gerekiyor.

MHPye gelince

Siyasi geçmişi en temiz partilerden biridir. Sayın Devlet Bahçelinin dürüstlüğü, ciddi devlet adamlığı ve beyefendiliği hakkında yalnız MHPliler değil, rakip düşünce veya ideolojide olanlar da her zaman olumlu konuşmaktalar.

Meşhur bir söz var. 'Balık baştan kokar

MHPnin başında kokmayacak birisi var.

Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılmasından sonra ülke beyliklere ve şehir devletlerine bölünmüştü.

Bu beylikler Osmanlı adı altında birleştirilerek Osmanlı İmparatorluğu doğdu.

MHP bu zihniyette bir parti. Yani ayrışmayı, bölünmeyi ortadan kaldırarak birlik ve bütünlüğü sağlama sevdasında. Bu noktada AKP ile taban tabana zıt. AKP başkanlık sistemi getirerek ülkeyi beyliklere bölmeye çalışmakta.

MHPnin seçim vaatleri ile CHPnin seçim vaatleri arasında büyük benzerlikler var.

Konu tabi ki ekonomi.

Bir yandan AKP tarafından erozyona uğratılan milli ve manevi değerler tekrar eski dengesine getirilirken, diğer yandan da milli gelirin eşitlik ve hakkaniyet terazisinde dağıtımı yapılacaktır.

Verilen sözler böyle.

Ekonomik vaatler yerine getirilirken hortum, soygun, israf önlenerek getirilmelidir. Karşılıksız para basılıp enflasyon azdırılarak verilen paralar yanlışı yanlışla düzeltmeye çalışmak anlamı taşır.

Eski Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Celal Doğanın başkanlık seçimini neden kaybettiğini hatırlayalım.

Su paraları yüzünden kaybetmişti. Ülkede en pahalı suyu içen il Gaziantepti.

Halkın oylarını ideolojinin değil, ekonomik konuların belirlediğini bu örnekten anlamalıyız.

Halkın kazancının yarıdan çok fazlası doğrudan ve dolaylı vergilerle devletin cebine gitmekte.

Temennimiz buna çözüm bulacak dürüst bir partinin iktidar olması.

Sayın Devlet Bahçelinin saraylarda yaşamak, özel uçaklarla dünyayı dolaşmak, sağa sola zırhlı Mercedes bağışlamak gibi bir hayali yok. Bahçelinin ve MHPnin hayali birlik, bütünlük, huzur ve refahı sağlamak gibi ağır ve tarihi bir sorumluktur.