Gaziantep'in olası bir depreme hazırlıklı olmadığını söyleyen Çeliktürk, "Gaziantep'in yüzde 65'i çarpık yapılardan oluşuyor. Kentimizde 500 bin konut olduğunu varsayıyoruz. Şu anda Gaziantep'te 5.5-6 şiddetinde bir deprem olsa, o kadar çok yıkılacak bina varki. İnsanlar hangi hastaneye gidecek, nereyi sahra hastanesi yapacağız, hastanelerimiz ayakta mı kalacak, kalmayacakmı bilmiyoruz. Bunların hepsini analiz etmemiz gerekiyor. Bütün kamu binalarının depreme karşı dayanıklılığının test edilmesi lazım. Eminim valiliğimiz bunu yapıyordur" dedi.17 AĞUSTOS DEPREMİ DERS OLMADIToplantıda, yapılan değerlendirmede Gölcük merkezli depremin üzerinden 19 yıl geçmesine rağmen depreme hazırlık konusunda gereken çalışmaların yeterince yapılmadığına dikkat çekildi. Gökhan Çeliktürk ve yönetim kurulu üyeleri Tamer Durakoğlugil, Selçuk Soysüren, Ekrem Can, Koray Doğan, Baki Sağlamer, Dilara Bacaksız ve Ramazan Ayalp tarafından yapılan açıklamada, "19 Yıldır acısını kalbimizde hissettiğimiz depremi unutmadık, unutturmayacağız" denildi. Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğunun altının çizildiği basın açıklamasında, depremlerdeki can ve mal kayıplarının fazla olmasının plansızlık, çarpık kentleşme, yapı üretim sürecinin ve mesleki uygulamaların niteliksizliği ve denetimsizliğinden kaynaklandığı belirtilerek, "Sorun, depremin kendisi değil doğurmuş olduğu sonuçlardır. Ülkemizde yaklaşık 20 milyon yapı var. Ancak bu yapı stokunun ayrıntılı bir envanteri çıkarılmadığı için depremde bir bütün olarak nasıl bir davranış sergileyeceği miz bilinmemektedir. Bilinen mevcut binaların yüzde 67'sinin ruhsatsız yüzde 60'ının 20 yaşından büyük olduğudur" dedi.GAZİANTEP'TE İMAR AFFINA 100BİNE YAKIN KİŞİ BAŞVURMUŞGaziantep'te yaklaşık 500 bin konutun olduğunu, bu konutların yüzde 65'inin çarpık yapılardan oluştuğunu belirten Gökhan Çeliktürk, "Bugün çevre şehircilik müdürlüğünde bir toplantıdaydık. Müdür bey Gaziantep'te imar affına 100 bine yakın kişinin başvurduğunu bildirdi. Ve süre sonuna kadar 250 bin kişiyi beklediklerini söyledi. Bu büyük bir rakam. Yarın öbürgün bir deprem olupta bu imar affından yararlanan insanlar o binanın altında kalıp can verdiği zaman sorumlusu kim olacak? Sahibinin beyanıyla bu bina depreme karşı dayanaklıdır kayıt belgesi alınmasını doğru bulmuyoruz. Hiç bir vatandaşımız doğru bulmuyor" dedi.DEPREM HEPİMİZİN SORUNUKamu binalarıyla ilgili deprem şartnamesinin çıktığı tarihten önce yapılan bütün binalarda risk olduğunu öne süren Çeliktürk, "Japonya'da her şehirde haftada 3-4 defa deprem oluyor ve 6-7 şiddetinde depremlerde insanlar normal hayatına devam ediyor. Çünkü biliyorlarki binaları güvenli. Ona göre kendilerini hazırlamışlar, teknik insanlara bilim adamlarına güvenmişler, onların doğrultusunda ilerliyorlar. Deprem şartnamalerine uyduğumuz takdirde risk görmüyoruz. Deprem hepimizin sorunu. Şu anda Gaziantep'te 5.5-6 şiddetinde bir deprem olsa o kadar çok yıkılacak bina varki. İnsanlar hangi hastaneye gidecek, nereyi sahra hastanesi yapacağız, hastanelerimiz ayakta mı kalacak kalmayacak mı, yani bunların hepsini analiz etmemiz gerekiyor. Bütün kamu binalarının depreme karşı dayanıklılığının test edilmesi gerekiyor. Eminim valiliğimiz bunu yapıyordur. Depreme karşı dayanıklı değilse hemen o binayı yıkalım demiyoruz, binaları güçlendirme projeleriyle depreme karşı dayanıklı hale getirebiliyoruz. Güçlendirmenin maliyeti fazlaysa yıkıp yeniden yapılmalı. Belediyenin önündeki köprüde olduğu gibi" diye konuştu.KENTSEL DÖNÜŞÜM MÜTEAHHİTLER ELİYLE YAPILMALIKentsel dönüşümün şuan belediyeler eliyle yapıldığını bunun doğru olmadığını dile getiren Çeliktürk, "Kentsel dönüşüm sadece belediyeler eliyle yapılmaz. Belediyeler kuralları koyar, müteahhitlerimiz gider oradaki insanlarla anlaşırlar, birleşir ada haline getirirler, yeni bir imar yapılır. Müteahhitler eliyle yapılması daha mantıklıdır. Çünkü belediyenin kaynaklarını halka hizmet için kullanması gerektiğini düşünüyorum" dedi. Kaçak yapılarla ilgili o kadar söylemelerine rağmen imar affı çıktığını dile getiren Çeliktürk, "İimar aflarına karşı çıkmamız vatandaşlarımızın daha sağlıklı binalarda yaşamaları içindi. Af çıkınca bizim söylediklerimizin hepsi boşa çıkıyor. İmar affı bana göre miladdır" dedi.DOLARDAN UZAK DURACAĞIZ'Ekonomik bir savaş içerisindeyiz, devletimizin yanındayız' diyen Çeliktürk, "Bu bir devlet meselesi. Okyanus ötesinden ülkeyi tehdit edemez etmemeli. Buna fırsat verecek bir ülke değiliz. Tarihte empeyalizme karşı tek savaş kazanan devletiz. Eminim bu ekonomik savaşşı da birlik beraberlik içinde kazanacağız. Tasarruf etmemiz gerekiyor. Devletten en küçük bireye kadar harcadığımıza dikkat edeceğiz. Dolardan uzak duracağız. Parasını dövize çeviren insanlar olduğunu duyuyoruz bu doğru değil. Birlik beraberlk içinde bu süreci atlatacağımıza inanıyorum. Bu süreçten güçlenerek çıkacağız. Bize uçak vermiyorlar mı o zaman kendi uçağımızı yapma yoluna gideceğiz. Bu bizi geliştirir diye düşünüyorum" şeklinde konuştu.Çeliktürk ve yönetim kurulu üyeleri tarafından yapılan ortak açıklamada, depremlerde can ve mal kayıplarının yaşanmaması için yapılması gerekenler şöyle sıralandı:YETKİN MÜHENDİSLİK YASASI ÇIKARILMALI Bugüne kadar bilinen bilgiler ve var olan teknolojilerle fayların bulundukları yerleri bilmek mümkündür. Fakat fay hattının kırılacağı yeri ve fayların üreteceği depremin zaman ve tarihini bilmek mümkün değildir. Hiç kimse bize 1999 depremlerinden sonra bilgi eksikliğinin olduğunu söyleyemez. Yeni bir Bina Deprem Yönetmeliği yayımlandı. Zemin durumunu ve fay hatlarını biliyoruz. Artık “Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı -UDSEP 2023”ü güncelleyerek uygulamaya koymak gerekiyor. Mesleki Yetkinliği temel alan Yetkin Mühendislik Yasası çıkarılmalıdır. Mühendislik biliminin gerekleri dikkate alınarak, yapı tasarım uygulama ve denetim evresinin sağlıklı bir şekilde işletildiği ülkelerde doğa olaylarının afete dönüşmediği görülmektedir. Bu bağlamda, yapı stokunun oluşturulması evresinde dikkate alınması gereken yer seçimi kararlarından, yapı tasarımına, yapı üretimi ve yapı denetimine kadar, bilimsel ve çağdaş ölçekte bütünlüklü bir yapı üretim düzeni kurulmalıdır.KALİTELİ EĞİTİM VERİLMİYOR1999 depremleri önemli ölçüde can ve mal kayıpları ortaya çıkarmakla kalmamış, çok daha büyük bir tehlikenin henüz yaşanmamış olduğunu da ortaya koymuştur. Bu da 1766’dan beri kırılmamış olan fay dolayısı ile Marmara Denizi’nin içinde olacak bir depremdir. İstanbul Depremi çevre illeri de önemli ölçüde etkileyecektir. Bu nedenle bilim insanları İstanbul Depremi ile ilgili olarak çeşitli çalışmalar yapmışlar ve yapmaya da devam etmektedirler. Yapılan çalışmalar göstermiştir ki yaşayacağımız İstanbul Depremi 7 (yedi) ve üzeri büyüklükte olacaktır. 2004 yılında Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nın yapmış olduğu 1.Deprem Şurası ve yine 2009 yılında aynı bakanlığın yapmış olduğu Kentleşme Şurasına çok sayıda bilim insanı ve uzman katılmış ve son derece önemli çalışmalar yapılmıştır. Fakat devlet bürokrasisinin sürekli olarak değiştirilmesi ve 'Liyakat ölçüsüne bağlı kadrolar' yerine söz dinleyen ve 'arka bahçe' olan kadroların göreve getirilmiş olması; ayrıca 'Rant anlayışının depremin' önüne geçmesi nedeniyle deprem zararlarını azaltmak ve planlı bir kentleşmeyi sağlamak için hazırlanan raporlar uygulama alanı bulamamıştır. Her yıl çok sayıda mühendislik diploması verilmesine rağmen kaliteli bir eğitim yapılamamaktadır. Can ve mal güvenliğini sağlayan bir mesleğin insanları olarak; fiziki şartları uygun olmayan, öğretim kadrosu son derece yetersiz olmasına rağmen inşaat mühendisi diploması veren okullar açılmaktadır.ODA İLE MESLEK İNSANI ARASINDAKİ DUVARLA KALDIRILMALIHer afetten sonra sık sık yapılan yara sarma anlayışından kurtulup bilimin tekniğin ve aklın gerektirdiği işleri yapmak gerekir. Depremin bir doğa olayı olduğu kabul edilmeli ancak denetimsizliğin neden olduğu olumsuzlukları kader gibi değerlendiren yaklaşım terk edilmelidir. Bugüne kadar yapılan çalışmalar, deprem öncesi alınacak önlemlerin deprem riskini önemli ölçüde azalttığını ortaya koymaktadır. Sorunu sorun olmaktan çıkaracak olan tek çıkar yol, deprem yaşanmadan önce alınacak önlemlerde saklıdır. Ruhsatlardan mühendis ve mimarların imzasının kaldırılması mesleğimizin gelişimini engelleyecek, sahteciliğin önü açılacaktır. Oda ile meslek insanı arasına örülmeye çalışılan duvarlar kaldırılmalı, mühendis ve mimarlardan oda belgesi istenmesine yönelik uygulama güncellenmelidir." Meral KINACILAR