Ünlü şair ve güfte yazarı rahmetli Sadık Atay 'Şu göğsümde bir deli var' isimli şiirinde şöyle diyor: 'Yıllar yılı uslanmadı, bilmiyorum neyi arar. Gönül diyorlar adına, şu göğsümde bir deli var. Ben yaşlandım o genç kaldı. Ben paslandım o tunç kaldı, ben yoruldum o dinç kaldı. Şu göğsümde bir deli var. Kış ortası gül istiyor, dağdan öte yol istiyor. Her kovandan bal istiyor. Şu göğsümde bir deli var. At diyorlar atamam ki, sat diyorlar satamam ki. Tut diyorlar tutamam ki. Şu gönlümde bir deli var. Hiç dur durak tanımıyor. Ne haldeyim anlamıyor, artık beni dinlemiyor. Şu gönlümde bir deli var.'

Sadık Atay bey bu güzel şiirinde gönlünden bahsediyor. Dur durak bilmeden sevgi arayışıyla gönlünün ne kadar yorulduğunu anlatmaya çalışıyor. Ne kadar güzel anlattığı ortada. Yorgunluk konusunda hayatta bir de başka ve çok kesin bir gerçek daha var değerli okurlarım. Başkalarının, bilhassa tembel, miskin, pişkin ve beceriksiz insanların, bencillerin, nankörlerin, cimrilerin, vefasızların, merhametsiz ve zalim insanların bizi aşırı yorarak yıpratması gerçeği var. Hatta yakın çevremizde, dostlar veya akrabalar arasında, hatta hatta bir ev halkı içinde bile aşırı yorulan, kendisine aşırı iş yüklenen insanlar olabilir. İşte bu durum da bir gün gelir 'Ben yaşlandım, onlar genç kaldı' anlamı taşır. Kimsenin kimseyi erken yaşlanmasına sebep olmaya hakkı yoktur. Herkes kendine düşen görevi yapmalı. Kimse kimseyi enayi ve şamar oğlanı durumuna düşürmemelidir.

Bir arkadaşım yıllar önce bir sohbet sırasında şöyle demişti:

Ne kadar yük yüklersen yükle, ses çıkarmadan hepsini taşıyan sadece eşeklerdir. Çok doğru bir tespit değil mi dostlar? Eşek faydalı bir hayvandır ama fazla akıllı sayılmaz. O nedenle halk arasında akılsız davrananlara 'eşek kafalı' derler. Akıllı insan eşek değildir. Maksadını aşan, onun bunun işini ikide bir yüklenip yapan, gereğinden ve görevinden fazla çalışarak sağlığını bozan insan akılsızdır. Hele başkasının işini yaparken o diğer kişi sigara tellendirerek keyif çatıyor ve içinden kıs kıs gülüyorsa, yapılan fedakarlık budalalık sayılır. Takvim yaşı ilerleyince de şair Sadık Atay'ın dediği olur: Aşırı fedakar olan kişi, erken yaşlanır, paslanır, yorgunluktan bitip tükenme noktasına gelirken, onun yerine kendi işi yapılan kişi ise genç, dinç ve tunç gibi kalır. Böyle bir durumu yaratmadan, herkes kendine düşen görevi mutlaka yapmalı, üst tarafına kulak asmamalı ve kimse kimseyi enayi yerine koymamalıdır.

Bu sözlerime bir de bir şiirimin son cümlesini ekleyerek bu konudaki sözlerimi bitirmek istiyorum:'Anam beni sen beni durmadan üz ve yıprat diye doğurmadı' Birisi bizi fazla üzer, yıpratır ve yorarsa, böyle düşünebilir ve o kişiye gerekli mesafeyi koyabiliriz…

Kalın sağlıcakla değerli okurlarım…