1965/66 öğretim yılında Kilis Lisesinden mezun olmuştum. O yılların imkansızlıkları yüzünden üniversite sınavlarına giremedim. Eğitim enstitüsü sınavına girdim ama başarılı olamadım. Liseden sonra bir yılım doğum yerim olan, elektriği olmayan, zamanın teknolojilerinden yoksun Yananköy'de (Yavuzlu beldesinde) geçti. O yıllarda beldede yalnız iki kişide radyo vardı. Yaz geceleri bataryalı radyolarını dama çıkarır, son ses açarlar ve bütün belde halkı dinlerdi. Sıkıntı içinde geçen bir yılın ardından Kilis Kız İlköğretmen Okulu'nun fark ders sınavlarına girdim. Sınavlarda Kilis Belediye Başkanı rahmetli Celal Varış bana yardımcı olmuştu.

Sınavlar yirmi beş gün sürdü. Çok sayıda kitap vardı. Sıkı çalıştım ama eğitim psikolojisi de dahil olmak üzere üç dersi veremediğimi düşündüm. Moralim dibe vurmuştu. Bu nedenle sınav sonuçlarını öğrenmeye gitmedim.

Günler geçip gidiyordu. Asker yoklaması kaçağıydım. Kendimi iyice bırakmış, serseri gibi dolaşıp durmaktaydım. Babamla tartışmıştım. Birbirimizle konuşmuyorduk. Sigara parasına muhtaç haldeydim. Rahmetli annem beslediği tavukların yumurtalarını bize yedirir, artan yumurtaları da bakkala gönderip sattırırdı. Bu yumurta paralarını bazen bana verirdi.

Halimi beğenmeyen annem bir gün beni yanına çağırdı. Cebinden buruşmuş, yeşil bir on lira çıkardı. Bana uzatarak;

-Al bunu. Git sınav sonuçlarını öğren, dedi.

-Gerek yok ki. Üç dersten kaldım. Askere gideceğim. Başka çarem kalmadı.

-Oğlum. Eğer kaldınsa bile sonuçları öğren. Hadi bakalım. Doğru Kilis'e…

İster istemez parayı aldım. Beldenin külüstür otobüsüne bindim. Köy otobüsleri çok erken giderler şehre. Zaten yol yakındı. On iki kilometre. Kilis'e varınca eskiden tanıdığım bir büfeye uğradım. O yıllarda küçük şişe Kilis Şarapları vardı. Aç karına bir küçük şarap içtim. Sonbaharın güneşli ve sıcak günlerinden biriydi.

Yürüyerek öğretmen okuluna gittim. İlgili müdür yardımcılarından sonuçları öğrendim.

Hayret..!

En iyi yazdığım tek bir dersten kalmıştım. Metot dersinden. Müdür yardımcısı bana;

-Yarın tek ders sınavları var. Gel katıl ve mezun ol, dedi.

Metot en iyi yazdığım dersti. Otobüsün beldeye dönme saatini beklemeye sabrım yetmedi. Yürüyerek beldeye geldim. Yirmi sayfalık kitap notlarını önüme açtım ve ezberledim. Ertesi gün de Kilis'te tek ders sınavına girerek mezun oldum.

Rahmetli annem beni zorlayıp göndermeseydi ve bir tek gün daha gecikseydim öğretmen olamayacaktım. Ömrüm il il dolaşarak geçmeyecekti. En önemlisi de böyle kutsal bir meslek sahibi olamayacaktım.

Herkese annelerinin sözünü dinlemelerini öneriyorum.