Bir akşam eve geldiğimde kardeşim Ahmet'in eşini bizim evde ağlarken buldum. Hayli üzgündü.

-Hayrola, ne oldu?

-Ahmet'i gece polisler götürdü.

-Suçu neymiş?

-Bilmiyorum abi.

Ertesi günü okuldan izin alarak Emniyet Müdürlüğüne gittim. Kardeşimi neden aldıklarını sordum. Soruşturmanın selameti açısından söyleyemeyiz, dediler. Kardeşimle görüşmek istediğimi söyledim. Kabul etmediler. Çay kahve ısmarladılar ve;

-Kardeşin emin ellerde hocam. Hiç merak etme, diyerek beni yolladılar. Nerede tutulduğunu sordum ama onu da söylemediler.

Hemen her gün müdürden izin alarak çeşitli yerlerde araştırma yaptım ama kardeşimin izine rastlayamadım. Müdürümüz çok olgun ve anlayışlı biriydi. İşim olduğu zamanlarda durumu idare ediyordu. Ayrıca benimle birlikte kendisi de araştırıyordu. Bir hafta sonra ders esnasında beni çağırdı.

-Hocam kardeşin Karşıyaka Karakolunda. Hemen git görüş.

Dersi bırakıp karakola gittim. Kardeşim karakol amirinin odasında bir köşede oturuyordu. Yorgun ve sıkıntılı olduğu her halinden belliydi. İşkence gördüğü de durumundan anlaşılıyordu. Ne için alındığı konusunu hala öğrenememiştim. Yakalanan dört kişi geceleri ayrı ayrı karakollara dağıtılıyor, gündüzleri emniyet müdürlüğünde toplanıp sorguya alınıyorlardı.

Akşam eve geldiğimde eşini sıkıştırdım. Söylemezse dövmekle tehdit ettim ve bu durumda hiçbir şey yapamayacağımı söyledim. Bunun üzerine açıklama yaptı.

Kardeşimin eşi amcamızın kızıydı. Babası elli yıldır süren bir kan davası sonucu pusu kurularak silahla öldürülmüştü. Kardeşimin adı intikam almak isteyen bir ekibin arasına karışmıştı. Ancak konu tasarı halindeyken polis olaya el koymuştu. İki adet tabanca ve yirmi dokuz adet de mermi yakalanmıştı. Yani durum vahimdi.

Öldürülen amcamızın Suriye sınırında büyük bir çiftliği vardı. Çocukları çiftliği çalıştırıyorlardı ve ekonomik düzeyleri son derece yüksekti. Ancak kardeşim elektrik tesisatçılığı yapıyor, kirada oturuyor, gün kazanıp gün harcıyordu.

Kilis'te çiftlik sahibi olan amcaoğulları ve sülalenin önde gelenleri her gün Gaziantep'e gelerek çözüm yolları aramaktaydı. Eskiden tanıdıkları ve geçmişte MHP il başkanlığı yapmış bir avukatla pazarlığa giriştiler. Avukat iki milyon lira ücret istiyordu. Bir haftalık pazarlık sonunda dokuz yüz bin liraya anlaşma sağlandı.

Suç planlayarak adam öldürmeye teşebbüstü. Planın uygulama alanına geçişi esnasında polis olaya el koymuştu. Ancak tutulan avukat bunun suç olmadığını ve bırakılacaklarını iddia ediyordu. Avukatın sözleri beni tatmin etmedi.

Çiftlik sahibi amcaoğullarından birinin güvencesi de komikti. Önceden Kilis'te savcılık yapan bir dostu varmış. O dost Ankara'da görevliymiş. Amcaoğlu o savcıya telefon edecek, savcı da Gaziantep'teki hakimi arayacak ve suçluları serbest bıraktıracaklar. Nasrettin Hoca'nın yola çalı dikerek borç ödeme fıkrası gibi bir düşünce.

Tabi ki, bu arada savcılık soruşturması tamamlanıp sanıklar cezaevine gönderildiler. Kilis'ten gelenlerin ve tuttukları avukatın sözleri hayalden ibaretti. Bu nedenle ben kendi başıma araştırma yapmaya başladım. Mahkemede görevli biriyle de bir başka aracı kanalıyla irtibat kurdum. Mahkemedeki kişinin önerdiği avukatı tuttum kardeşime. Masraflar adı altında dört milyon lirayı emanete bıraktım.

Tuttuğum avukat ilk mahkemede tahliye, ikincisinde de berat sözü vermişti. Çünkü işin içinde dönen başka dolaplar vardı.

İlk mahkemede adliye koridoru polis ve jandarma kuşatması altına alınmıştı. İki tarafın adamları adliyeye gelmişlerdi. Büyük olaylar çıkması ihtimali vardı.

Kardeşim ilk mahkemede tahliye edildi. İkinci mahkemede berat etti. Avukatımızın önerisiyle işkenceci polisleri mahkemeye verdik. İşkence davası en yakın ağır ceza mahkemesi olan Kilis'te görülmeye başlandı. İşkenceci polisler sanıkların gözlerini bağladıkları için kim olduklarını biz tespit edemiyorduk ama Emniyet Müdürlüğünün olaya bakan ekibi bilmesi gerekiyordu.

İlk mahkemenin ardından ilgili polisler işyerimize gelip minnet ve ricaya başladılar. Biz yapmadık diye hepsi de yemin ediyordu. Sonunda mahkemeden vazgeçtik.

Yakalanan silahları üstlenen bir kişi iki buçuk yıl hapis yattı.

Bu nedenle derslerim bir ay kadar aksadı.

Bu olay öğrencilerim de dahil olmak üzere birçok kişiye zarar vermişti.