Önce Kemalist -Devrimci aydınları, Türk milliyetçisi ve anti-emperyalist mücadele adamlarını tırpanladılar. Toplumsal mücadelenin alanlara inecek olan ve Türk toplumunu fikirleriyle aydınlatacak, yaşanan bu namüsait süreci tahlil ve terbiye edecek ve bir adım öne çıkarak ona rehberlik edecek ortada bir tek adam bırakmadılar. Baskı ve yıldırma politikaları, bu bağlamda psikolojik savaşın en ağır ve en acımasız şekilleri, ?Ergenekon? gibi olmayan sanal örgütlenmelerle nihayet buldu. Bu karşı devrimci sürecin ağır koşulları, Türk milletinin ve cumhuriyet felsefesinin dört duvar arasına sıkıştırılmasıyla beraber, bu yıkım ve yok etme projesinin bir ayağı daha tamamlandı. Hapsolan ?Ergenekon? değil, Türk milletinin kendisiydi. TSK ve onun dirençli kararlılığı artık bölücülük ve gericilik karşında eskisi kadar caydırıcı değil. Sahnelenen sistematik oyunların sonunda verilen balans ayarı, cumhuriyet devletinin devrimci ordusunu devre dışı etmiştir. Kemalist Cumhuriyetin en önemli mevziilerinden sayılan Yüksek Yargı, siyasallaştırma operasyonlarının kıskacında, adil ve özgür karar verebilme yetisini kaybetmiş ve ?Yüce Türk milleti? adına verilen hüküm ve hukuk, hızla totaliterizme doğru kayan hükümetin iradesine teslim edilmiştir. Rasyonel bilim, kültürel varyasyonlar ve Üniversiteler, YÖK?ün idari anlamda yeniden şekillenmesiyle birlikte hızla amacının ve başlangıç ilkelerinin dışına sürüklenmeye başlamıştır. Günümüzdeki YÖK yürütmesi ve icra edilen faaliyetler sadece tarafgirliğiyle sınırlı kalmamış, üniter yapıyı tehlikeye sokacak kadar başkalaşıma uğramıştır. Türk Milli Eğitiminin bir parçası ve akademik öğretimin kendisi olan Üniversiteler ?Türk? ve ?Milli? derinlikten arındırılarak bu coğrafyada yeni ve tali milletlerin ihdasına alet edilmektedir. Deniz Baykal?a ve Deniz Baykal?ın şahsında CHP?sine karşı oynanan bu sistematik ve psikolojik oyunu iyi tahlil edebilmek için, öncelikle aydınlara, orduya, Yüksek Yargı?ya ve YÖK?e uygulanan acı reçeteye sondaj yapmak şart. Buz dağının görünen kısmıyla yetinmek ya da kısıtlı bilgilerle fikir sahibi olmaya çalışmak beyhude bir çaba olacaktır. 2002?den bu yana ortaya konulan tezgahlar cumhuriyetle hesaplaşmayı, sonrasında ise cumhuriyeti bütün kurum ve kurallarıyla tasfiye etmeyi hedefinde tutan, acımasız ve gayri ahlaki karşı devrimci bir süreçtir. Bu manada AKP bir siyasal partinin adı değil, işbirlikçi ve emperyal emirlerin yürütme ayağı ve bu projenin genel adıdır. Dinci ve totaliter bir örgütlenmeyi hızla devletin bütün kurumlarına sirayet ettiren bu anlayışın CHP?sini hedefinde tutması şimdi daha çok anlam kazanmıştır.