Güzel şeyleri paylaşmak lazım. Çoğaltmak ve güzel olan herşeyi ve sevgiyi ve erdemi görmeyenin gözüne gözüne, duymayanın kulağına akıtmak lazım. Şiir yazdım diyeni tanıştırmak lazım gerçek şiirle. Dolar'a, euro'ya tapınmayı din belleyenlere, gerçek dini öğretmek lazım.

Mecbur doğdum. Kuma serili
sert bir döşekte,
Hurmaların yüzüne renk
düştüğü ışıkta,
Doğduğum gece boğdum
nefsimi, ilahi bir beşikte.
Allah'ı gördüm, Abdullah'ı
görmedim. Amine hayaldedir.
On yaşımda karıştı uykuma
Babil ve gök burçları,
Ne haldedir şimdi Yemen'in
yetimleri açları?
Oniki yaşımda uzaklardaki
Bahiraya gittim ve din,
Dinlemedim bir an bile
yoksullara yetişmek için.
Bir gecede geçtim Cebeli,
Endülüs ve Sevilla ve din,
Dinmedi ağrım ne Mekke'de,
ne Medine'de...
Yürüdükçe arttı beynime yürüyen
kan ve kelam ve din,
Dingindi çöl, dingindi döl ve
dingindi kervan...
Safa tepesine çıkıp haykırdım
Mekke'nin boş kafasına:
Ayağa kalk! Ey örtüsüne bürünmüş,
temiz halk!
Aşkın reddinden başka varlık
kalmamış burada ve din,
Dinledim göğün inleyişini,
yerin dinlenişini,
Ayaklarımın altına seyirtti Hıra.
Dudaklarım hararette
Ikra bismi rabbiküm!
Okudum isyanın ateşiyle.
Ağırdır emanetim, çekemezsin!
Üçyüz deve yükü kadar
Ikra bismi rabbiküm!
Okudum ölünün nefesiyle.
Dil döndükçe yıkıldı zulüm,
doldurdu hendeği külüm.
Ikra bismi rabbiküm!
Okudum karıncanın sesiyle.
Okudukça yayıldı kıtaların
damarlarında gıda,
Okudukça açıldı gözleri
uyutulan çocukların...
Allah nurdandı. İnsan çamurdandı. Kabe taştandı.
Ama siz altına büründünüz,
secde ettiğiniz uygar putlara,
Tanrıya teslim olduk, dediniz
de alçaklara eğildiniz,
Salya sümük bezirgana
kandınız, yandınız!
Onun dostu puştandır, kurusu
yaştandır, yüreği haçtandır
Boynunda hurma lifinden
bükülmüş kement,
Amerika'ya kadar gider de
Erzurum'a gidemez, neden?
Teksaslı çavuşa güvenir de
Mehmetçiğe güvenmez?
Birden gürledi Asyanın en
büyük oğlu Muhammet Mehmet
Zalime uşaklık eden, zalimden
dilesin medet!
Ey!.. Anadolu'nun güzel evladı Hüseyin Haydar. Sen bu dizelerle titretirten gönül telimizi Nasır bağlamış yürekleriyle ve modern voyvodaların her daim mayın tarlasına dönmüş beyinlerini ve dank etsin diye kafaları cahiliyenin.
Alimin mürekkebini şehidin kanından da mukaddes sayan o dindir.
Onların dini var dinimize benzemez.
Sorgu, sual var Mahkeme-i kübrada bilmezler. Ölüm var hayatın sonunda unutmuşlar.
Ölmeden önce öldük oysaki, o buyruğa uyarak. Siz, ne varsa hakikate dair, ayaklarınızın altında ezerken, biz sadece ve sadece kendi nefsini çiğneyenlerden olduk. İşte budur sizlerden bizi ayıran o kavşakta ihtişamla parlayan fark.
Ne söylemişse dilin güzel söylemiştir Hüseyin Haydar. Cüppesiz dervişliğinin aydınlığına ihtiyacı var Anadolu'nun. Kaleminle yaydığın ışığına halkımın.
Binlerce kez selam olsun sana ve sanatına.