Değerli okuyucularım;

Bu hafta, doğal bir duygu olan kıskançlık ve beraberinde gelen davranış değişikliklerine değineceğim. Yaşamın her döneminde görülebilen, ancak çocuklukta biraz daha yoğun yaşanabilen bu duygu ve beraberinde gelen uyum sorunları karşısında neler yapabileceğinizi belirttim.

Paylaşımımda, özellikle küçük çocuklarda yeni doğan kardeşi kıskanma ile başlayabilen ve kimi zaman yaşamı etkileyecek davranış bozukluklarına yol açabilecek biçimde yoğun yaşanan bu duygu ile başetmenin yollarını bulacaksınız.

Kardeş Kıskançlığının Nedenleri Neler Olabilir?

Çocuklarda görülen kıskançlık, özellikle bir kardeşin dünyaya gelmesi ile birlikte baş gösterir. Anne-babanın ilgisi ve dikkatinin yeni doğan bebeğe yönelmesi, bunun başlıca sebebidir. Kardeşin doğumuyla birlikte diğer çocuğa ayrılan zamanın azalması onda, bebeğe karşı gibi görünen, ama aslında anne babaya karşı olan kızgınlık, kırgınlık gibi duyguların gelişmesine neden olabilir. Çocuk kendini terk edilmiş, güvensiz ve desteksiz hissetmeye başlar.

Kardeşler arası kıskançlık çeşitli nedenlerden ortaya çıkabilir:

-Yeni bir çocuğun doğumuna bağlı olarak anne-baba tutumunda değişiklik,

- Kardeşler arasındaki yaş farkı (Yaş farkı az olan kardeşlerde kıskançlığın görülme sıklığı, yaş farkı fazla olanlara oranla biraz daha yüksektir),

- Kardeşler arasındaki cinsiyet farkı (Ailelerin cinsiyete ilişkin tercihi varsa ve bunu yansıtıyorlarsa, cinsiyete göre kıskançlık yaşanması kaçınılmaz hale gelir),

- Dışarıdan insanların ve akrabaların bazı olumsuz yaklaşımları.

Kardeş Kıskançlığının Belirtilerini Hangi Davranışlar ile Anlayabiliriz?

Kardeş kıskançlığı; kendine acıma, üzüntü, küçük düşme korkusu, can sıkıntısı, öfke, nefret ve intikam alma düşüncelerinin yanı sıra sevgi, koruma ve yakınlık hissetme isteği gibi karışık duyguların bir bileşiminden oluşmaktadır. Bu duygulardan en etkili olanları öfke, kendine acıma ve üzüntü duygularıdır.

Çocuk, o güne dek evde tek başına ilgi ve sevgi odağıyken kendini birden ikinci plana atılmış hissedebilir. Artık anne babasının ve diğer yakınlarının sevgi ve ilgisini kardeşiyle paylaşmak durumundadır. Sevilmediği düşüncesiyle anneden tamamen uzaklaşabilir, içe kapanabilir, yemek yememeye ve zayıflamaya başlayabilir. Zaman zaman kabus gördüğünü, tuvaletinin geldiğini söyleyerek ilgiyi kendi üzerine çekmeye çalışabilir.

Altını ıslatma, parmak emme gibi davranışlarla önceki gelişim evresine doğru bir gerileme görülebilir. Hem gün içinde, hem de geceleri aşırı sinirli olabilir. Huzursuzlanıp, sakinleşmekte zorlanabilir ve kimi zaman çevresindeki insanlara öfkeli davranabilir. Kendisine ya da eşyalara yönelik saldırgan davranışlarda bulunabilir. Evden ayrılmayı reddetme (okula gitmek istememe), baş ağrısı, mide bulantısı gibi psikosomatik belirtiler (emin olmak için fiziki muayene yaptırılmalıdır), huzursuzluk, isteksizlik ve diğer stres belirtileri sık sık gözlenebilir.

Bazı çocuklar kardeşine vurarak, onun oyuncağını kırarak ya da "Ondan nefret ediyorum" sözleriyle kıskançlık duygusunu açıkça ortaya koyabilir. Bazı çocuklar ise bu duygusunu bastırır ve kardeşine aşırı sevgi gösterebilir. Bu davranışın altında çoğu zaman anne babanın sevgisini kaybetme, tepki görme korkusu yatar. Çocuk, anne-babaya sık sık, onu sevip sevmediklerini sorar ve sevgilerinden bir türlü emin olamaz.

Kardeş Kıskançlığı Yaşayan Çocuklarımız İçin Biz Neler Yapabiliriz?

*Çocuğa, kardeşi doğmadan önce anlayabileceği bir dilde; aileye yeni bir üyenin geleceği, evdeki ortamın her zamankinden daha heyecanlı ve karışık olabileceği, eve sık sık misafirlerin gelebileceği, küçük bebeğin gereksinimlerinin olduğu ve annenin bebekle daha çok vakit geçirmek zorunda kalacağı, ancak aynı şeylerin o doğduğunda da yaşandığı ve her şeyin zamanla tekrar düzene gireceği anlatılmalıdır. Böylece çocuk psikolojik olarak daha hazırlıklı olacaktır. Bunları anlatmak için son ana kadar beklenmemelidir.

*Çocuklar etraflarındaki yetişkinlerin davranışlarından etkilenirler. Anne ve baba tutum olarak rahat olmalıdır. Büyük çocuğunuzun kardeşine nasıl tepki göstereceği konusunda endişeliyseniz, çocuğunuz da gergin olacaktır.

* Çocuğa somutlaştıramayacağı sözler söylemeyin. "Sakın endişelenme, seni de bebek kadar seveceğiz" cümlesi, iyi niyetli olsa da çocuğun anne babanın sevgisi için kardeşle yarışmasına yol açabilir.

*Hamilelik döneminde babası ya da bir başka aile üyesi (anneanne, babaanne) büyük çocuğun bakımıyla ilgili işlere (yemek yedirme, banyo yaptırma, uyutma gibi) başlayabilir. Böylece çocuk, anne hastanedeyken ya da bebekle meşgulken kendini ihmal edilmiş hissetmez ve yaşantısının değiştiği fikrine kapılmaz.

* Anne-baba işbölümü yapmalıdır. Örneğin, anne yeni bebekle ilgilenirken, baba diğer çocukla ilgilenmelidir. Böylece çocuk, kendisini çok daha iyi hissedecektir.

* Anne-babanın çocuğa “Kardeşin doğdu, ama senin dünyanda değişen bir şey yok. Sana olan sevgimizde bir azalma yok” mesajını sadece sözcüklerle değil, davranışlarla da iletmeleri gerekir. Bu da ancak çocuğa zaman ayırmaya devam ederek, onunla konuşarak, onunla ortak faaliyetlere girerek ve ona sorumluluk vererek gerçekleşebilir.

*Kıskanan çocukla mümkün olduğunca nitelikli zaman geçirilmeye çalışılmalı, daha önce yapmaktan hoşlandığı alışkanlıklarını gerçekleştirmesine olanak verilmelidir. Kardeşin doğumuyla birlikte, önceden gerçekleşen oyun parkına gitme, akşam yemeğinden sonra hikaye okuma gibi etkinlikler birden bire son bulmamalıdır. Bu sayede çocuk, statü kaybına uğramadığını fark ederek özgüvenini koruyacaktır.

*Bebeğe sevgi gösterdikten hemen sonra panik içinde çocuğa da aynı şeyi yapmaya çalışmak doğallığın kaybolmasına ve çocuğun kendisinin zorla sevildiği gibi yanlış bir fikre kapılmasına neden olacaktır. En iyi niyetli misafirler bile, sadece bebekle ilgilenip büyük çocuğu unutma eğilimi içinde olabilirler. Yakınların yalnızca bebekle ilgilenmemelerini, büyük çocuğa da alışık olduğu tarzda ilgi ve sevgi göstermelerini söylemek, "Kardeşin doğunca senin pabucun dama atıldı" gibi sözler söylememeleri konusunda uyarmak işe yarayacaktır.