Cumartesi maçlar başlıyor hala Digitürk'e başvurmadım..İçimden gelmiyor çünkü..Ama bir yandan da işimiz gereği maçları izlemek zorundayız.. Ne kadar şikayet etsek de vazgeçme şansımız yok.. Yani durum şu ki, maçları naklen izlemek için Digitürk'ün çağrısına evetyanıtını vermek durumundayım..

Maçlara, hemde Gaziantepspor'un Kamil Ocak'taki maçlarına gitme konusundaki isteksizliğim, bıkkınlığım ve soğumuşluğum bu sezon yine devam edecek gibi gözüküyor..Son 2 sezondur Kamil Ocak'ın kapısını sadece Büyükşehir Belediyespor- Beşiktaş kupa maçında, sevgili dostlarım Levent Özçelik ve Yalçın Çetin'in ricası üzerine naklen yayında yorum için gittiğimi söylersem, gerisini anlatmama gerek yok sanırım..

MURAT CEYLAN'I ÜZMEYE DEĞERMİYDİ

Neyse gelelim asıl meselemize..Biliyorsunuz, transferin son günleri yaklaşırken, yerli ve yabancı hamlesi beklediğimiz Gaziantepspor'da tam tersi olmuş ve tüketilmekte olunan Gaziantepli futbolcuların sonuncularından sayılan Murat Ceylan, apar topar, biraz da mecburi bırakılarak, hemde havaalanında ağlamasına sebep olacak kadar üzüntüye sokularak Samsun'a gönderilmişti..

Her zaman olduğu gibi bu gelişmeyi ilk duyuran bizim spor servisi olmuştu. Sonrası gelişmeleri sanırım takip etmişsinizdir..Murat Samsun'a gider, Adnan Sezgin ile buluşur, akşam saatlerinde antrenmana bile çıkar..

Sabahında imza atacak iken telefonlar peşpeşe çalmaya başlar..Kimler olduğu önemli değil, ama hemen geri döntalimatı verenler, Murat'ı oğlum sen bu kadroda yer alamazsın, Samsun'da oynar sonra dönersin diyen bir büyüğü..Diğer Türk büyüğü de hemen dönmesini istiyor tabii..

Türk büyüklerinin bu telefonları haliyle Murat'ı iki arada bir derede bırakıyor..Bir gün önce gönderen onlar, kadromuzda oynayamazsın git diyen onlar..Şimdi geri dön hemde, hiç durma atla geldiyen yine onlar.. Murat'ı boşverin, bu duruma hangi futbolcu düşmek ister..Biraz daha ileri gidelim, bir kulübü böyle duruma hangi yönetici düşürmek ister?

GAZETELER BU KADAR HATA YAPABİLİR Mİ ?

Gelelim son günlerde yaşadığımız Gaziantepspor'un biraz da rezil edilmeye çalışıldığı bir transfer hikayesinin, önü, ortası ve arkasındaki gelişmelerin traji komik yönüne..Bizim spor servisi, Murat Ceylan olayını taraftarın temiz bilgilerle öğrenmesi için elinden geleni yapıyor. Tüm kaynakları zorluyor, çalmadık kapı, aramadık kimse bırakmıyor. Tek amaç var, o da doğru haberi okuyucusuna yansıtabilmek.. Gazeteciliğin temel kuralı olan 5 N, 1 K de aranan unsurlardan, olan NE ? NEDEN ? NASIL ? NE ZAMAN ? NEREDE ? ve KİM ? sorusunun tümünü kullanarak haberi bütünlemek..Biliyorsunuz, gazetemizde gelişmeleri dakika dakika yansıttı ve sizlere duyurdu..

Ama dün birde baktık ki, bizim gazete hariç, ulusal ve yerel basında gördüğümüz haberler, gazeteciliğin ruhuna rahmet okutacak kadar vahimdi..O haberlerde özet olarak şunlar yazılmıştı:

İbrahim Kızıl ile Tolunay Kafkas'ın arası açıldı. Murat Ceylan'ın, Samsun'a gönderilmesi olayına İbrahim Kızıl el attı ve bu futbolcuyu geri getirtti. Olayın arkasında Varşova maçında oyundan alınan Murat'ın, Kafkas'a hakaret etmesi gerçeği yatıyormuş

Bu haberi okuyunca anlam olarak ne çıkarırsınız ?

-Tolunay Kafkas, öfkeli olduğu için Murat'ı istememiş ve Samsun'a göndermiş. 2 gün sonra bunu duyan İbrahim Kızıl ise el koymuş ve futbolcuyu geri getirmiş..

Yani suçlu doğrudan Tolunay Kafkas..
Sizce bu haberin ne kadarı doğru olabilir? Veya mantıklı..

Peki, sormaya devam edelim:
Sizce, Tolunay Kafkas, tek başına Murat Ceylan'ı takımdan uzaklaştırma ve Samsun'a gönderme yetkisine sahipmidir? Gönderirken Başkan Kızıl'a haber etmeye gerek duymamışmıdır?

Ayrıca basın açıklaması yapan ve Murat'ı Samsun'a kiraladıklarını açıklayan Mehmet Kızıl bu işin neresindedir ? O açıklamayı neden yapmıştır..

Evet.. Yine başa dönüyor ve Tüm bu olup bitenlerden sizce İbrahim Kızıl'ın haberi yokmudur? diyorum..

Buna ekleme yaparak Peki o zaman Samsunspor Genel koordinatörü Adnan Sezgin, Samsun'da antrenmana çıkan Murat Ceylan için Gaziantepspor kulübünden dolayı bir pürüz yaşandığını belirterek niye, 'Başkan İbrahim Kızıl sözünde duracaktır' açıklamasını yapmıştır diyorum..

İbrahim Kızıl'ın bu olaydan önce haberinin olmadığını yazıp söyleyenler, Adnan Sezgin'in bu anlamı geniş, altında gizli hakaretler yatan, Kızıl'ı çok zor durumda bırakabilecek açıklamasını nasıl görmezden gelebilir..

Adnan Sezgin, eğer Murat için İbrahim Kızıl ile görüşüp anlaşmamışsa, neden bu yenilmez yutulmaz sözleri sarfeder ki ?

Evet.. Görünen o ki, eğer gazeteciliğin olmazsa olmaz kuralı işletilmiş olunsa, bir habere bu kadar yüzeysel yaklaşılmaz ve Tolunay Kafkas ile İbrahim Kızıl karşı karşıya getirilmez..

Ama ben yine de tedbirli davranmak zorundayım.. Çünkü gazeteler bu kadar hata yapmaz.. Bir kulüpte teknik direktör kimseye sormadan danışmadan görüşünü almadan futbolcusunu başka bir kulübe gönderemez..

O zaman İnsanın ister istemez aklıma bir yerlerden Tolunay Kafkas'ı gözden çıkartma işaretlerinin verildiği geliyor..

Çünkü yandaş ve candaş medyanın söz birliği etmişcesine Tolunay'ı hedefe koyup, İbrahim Kızıl'ı hem masum hemde kahraman gibi göstermesinin arkasında başka ne yatabilir ki?

Ne dersiniz ?