CHP Gaziantep milletvekili aday adayı Prof. Dr. Haluk Savaş, 8 Mart Dünya Kadın Emekçileri Günü’nde kadın milletvekili aday adayları ile biraraya geldi. Savaş, kadına şiddetin, namus cinayetleri ve kadın sığınma evleri gibi ayıpların mahcubiyeti içerisinde bugünü kutladığımızı belirtti.

Kadın Sorunları Araştırma Derneği Başkanı Prof. Dr. Zerrin Söylemez’in de katıldığı toplantıda kırmızı karanfil dağıtıp, “Kadınları hak ettikleri yere taşımalıyız” mesajı veren Savaş, “Cumhuriyet rejiminin sağladığı fırsat eşitliğinden ve sosyal-medeni haklardan faydalanma şansını bulabilmiş kadınlar, karşılarına çıkan her tür zorluğa rağmen ilerlemekte, ilmi ve teknik mesleklerde erkek hegemonyasını aşabilmektedir. Kadın, fırsat verildiği zaman önce kendilerinin, sonra çocuklarının ve nihayetinde bütün toplumun yaşamını değiştirebilecek güce sahiptir. Onların bu potansiyeli varken bizim Dünya Kadınlar Günü’nde tartıştığımız sorunlar ne yazık ki ‘kadına şiddet, namus cinayetleri, sığınma evleridir. Bütün toplumun ayıbı olan bu durumun mahcubiyeti içinde tüm kadınların gününü kutluyorum” dedi.

KADINLAR HAK ETTİKLERİ YERDE DEĞİL

Prof. Dr. Savaş, kadınların hak ettikleri yerde olmadıklarını da verdiği istatistiklerle açıkladı. Günümüzde kadınların yüzde 20’sinin okuma yazma bilmediğinin altını çizen Savaş, özellikle Güneydoğuda kız çocuklarının yüzde 75’inin okula kayıtlı olduğunu bildirdi. Savaş, “Ülkenin bütününde ise bu oran yüzde 91,8’dir. Avrupa Birliği ülkelerinde halen %53 olarak hesaplanan kadın istihdamı ülkemizde ancak yüzde 23,8 seviyesindedir. Kayıt dışı sektörde çalışan kadınlar sosyal güvenlik kapsamında yer almamaktadır. Bütün bunların ivedilikle düzeltilmesi gerekirken siyasilerin “kadınlar çalıştığı için erkeklerin işsiz kaldığı”, “kadının yerinin evi olduğu”, “çalışan kadının yuvasını dağıttığı” söylemleri büyük bir haksızlıktır” diye konuştu.

Kadın günümüzde aile içinde, çalışma ve iş yaşamında, siyaset içinde, medyada ve daha birçok alanda sömürülen bir konumda bulunduğuna dikkat çeken Savaş, “ Devlet kadınların üreme sağlığı ve doğurganlık hakları konularında ücretsiz sağlık ve eğitim hizmetleri sağlamak, gebelik ve sonrasında destekleyici politikaları hayata geçirmekle yükümlüyken şu anda politik söylemler kadının gebeliğine, çocuk sayısına, doğum biçimine karışır hale gelmiştir. Kadının bedeni, kariyeri, kahkahası, etek boyu, başörtüsü üzerinden yürütülen politik söylemler medeni yaşam içinde kadını giderek daralan bir çember içinde tutmaktadır. Bir taraftan kadınlar ve kadın örgütleri dişleri tırnakları ile kazıyarak bazı haklarına kavuşurken, diğer yandan sorumsuzca sarf edilen bu politik söylemler toplumun geleneksel baskısını kuvvetlendirmektedir” şeklinde konuştu. Haber Merkezi