Bir yandan içimize sinmiyor.. Canımız acıyor.. Zorumuza gidiyor.. Ama diğer yandan dursun akan kanlar, bitsin artık bu çatışma diyerek yapılan girişimleri kısmen de olsa destekliyoruz.. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bu girişimi umarım Habur vakasına dönüştürülmez.. Uzatılan el iyi niyetli karşılık bulur..Tek isteğimiz evlatlarımız ölmesin, şehitler vermeyelim.. Analar ağlamasın.. Terör belasından kurtulalım.. Bu konudaki umudumuz inşallah hayal kırıklığı ile sonuçlanmaz.. Ama nedense endişeliyim.. İmralı zabıtlarının yayınlanmasıyla, Cani Apo'nun söyledikleri, hiçte öyle Başbakan'ın söylemiş olduklarıyla örtüşmüyor.. Hele Kandil diyerek Karayılan'a gidilen ve basına servis edilen o fotoğraf, kim ne derse desin canımızı yakmıştır.. Başbakan'ın iyi niyetli bu yaklaşımı sanırım sabote edilecek.. Türkiye'yi parçalamaya yönelik hesaplar kısa veya orta vadede hayata geçirilmek istenecek.. Şimdilik gidişat bu endişemize doğru yol alıyor.. İyimserliğimizi korumak istiyoruz ama gördüklerimiz bize çok şey anlatıyor.. Şimdilik izliyoruz, ama gerek ülke adına, gerekse yaşadığımız şehir Gaziantep adına gelecek konusunda karamsar bir tablo ile karşı karıya olduğumuzu da söylemeden geçemeyeceğim.. HIRSIZLIK ALDI BAŞINI GİDİYOR DİKKAT Kiminle konuşsam hırsızlıktan şikayet ediyor.. kiminler dertleşsem, ya evine ya işyerine ya bağevlerine giren hırsızları anlatıyor..Şu bir gerçek ki, son günlerde Gaziantep'te hırsızlık inanılmaz derecede artmaya başladı.. Sayılar Polis ve Jandarma kayıtlarına geçenle ölçülmemeli..Çünkü bir o kadar da "nasıl olsa bulunmaz"diyerek başvurmayanlar var şehrimizde.. Kısacası şehirde tedirginlik var, insanlar huzursuz hırsızlık konusunda... Hatırlatayım istedim.. DEPREM GERÇEĞİNİ CİDDİYE ALMAK İÇİN NE OLMASI GEREK Gaziantep'te Deprem konusunda ciddi bir hazırlık ve alt yapı çalışmasının olmayışı düşündürücü..Binaların çoğunluğu eski..Uzmanlar 1998 öncesi binaların depreme dayanıklılık konusunda iyimser değiller..Kamu binaları da öyle..Örneğin hiç uzağa gitmeyelim, vilayet binası.. Sordum soruşturdum şimdiye kadar deprem performans analizi yaptırılmamış..Oysa olası bir depremde en önem arzedecek binalardan birisi vilayet.. Hastaneler.. Emniyet ve belediye binaları.. Bunların durumları nedir bilinmiyor.. Gaziantep'in mutlaka deprem gerçeği ile karşı karşıya kalacağı gerçeğine rağmen, yetkililerin bu konuda çalışma yapmayışı gerçekten şaşırtıcı... ASRİ MEZARLIK NİYE İHMAL EDİLİYOR Asri Mezarlığın güney –batı kısmındaki çökme olayının üzerinden bir yıl geçti. O bölgede annesinin, babasının, kardeşinin, eşinin, çocuğunun mezarları olanlar, çaresiz biçimde büyükşehir belediyesi'nin yapacaklarını bekliyor.. Belediye için de zor bir durum elbette. Çünkü çökme olunca her şey birbirine girmiş.. İlk olarak tedbir amaçlı bu bölgeyi tel örgülerle çevirmiş.. Ama daha sonra yapması gerekenleri askıya almış. Yani her şeyi oluruna bırakmış.. Oysa orada yüzlerce ailenin mezarları var. İnsanlar çaresiz, insanlar isyan noktasındalar..Fakat kimse kılını kıpırdatmıyor..Kaç bayram geçti aradan hala insanlar yakınlarını mezarlığa ziyarete gidemiyor..Çünkü ortada mezar yok.. Anladığım kadarıyla Büyükşehir Belediyesi de işin üzerinde yeterince durmuyor.. Bu konuda sık sık şikayetler alıyorum.. Bu sonuncusu..Ama gönderen kişinin mezarları çöken kısımda değil.. Çevresinde ama onlar da cezalandırılmış adeta. Çünkü kendi mezarlarına gidemiyorlarmış.. "Acaba"diyerek başladığı ve "Asım Güzelbey'in yakınlarının mezarlarının olduğu bölüm çökmüş olsaydı, yine böyle mi davranacaktı" şeklinde soru sorarak başlattığı mailini gelin birlikte okuyalım: "Sevgili Ökkeş bey, Gaziantep Asri Mezarlığı'nda ( Eski Mezarlık) 3 Şubat 2012 gecesi sizin de haberini yapmış olduğunuz gibi bir göçük meydana geldi. Aile mezarlığımızın hemen yanıbaşında olan bu çökme hadisesinden sonra ki ilk bayramda mezarlarımı ziyarete gittiğimiz de, çöken kısımların etrafının çevrili olduğunu ve tel örgülerin başına da bir güvenlik görevlisi kardeşimizin konulduğunu gördük. Sonraki bayram da gitmek istediğimizde ise, bizim de mezarlarımızın olduğu kısmın da tel örgüler ile çevrildiğini hatta ve hatta eski Gasilhane yeni Adli Tıp'ın yanında ki yoldan yukarıya kimsenin geçmemesi için tel örgü ile çevrildiğini gördüm. Ben her Cuma rahmetli babacığımı ziyaret etmek isterken şimdilerde mezarımızın ne halde olduğunu dahi bilemez haldeyim. Ne belediyeden nede Mezarlıklar il müdürlüğünden bu konuyla ilgili bir çalışma haberi gelmiyor. Yaklaşık 1 yıldır Allah'tan ailemizde vefat eden olmadı. Vefat eden olsaydı o zaman cenazemizi nereye defnedecektik inanın bilmiyorum. Bundan bir kaç yıl önce bir araç eski yahudi mezarlarının olduğu kısma girmiş bir kaza yaşamıştı da, İsrail'den bile incelemek üzere heyet gelmişti. Antebin öz yerlisi olan biz ailelerin mezarlarının akıbeti ne olacak? Sayın belediye başkanımızdan ve Gaziantep Valimizden gerekli ihtimamı göstermelerini bekliyoruz. VATANDAŞIN SURİYELİ BAKIŞI Her gün onlarca mail geliyor.. İnanılmaz bir şikayet furyası var. Herkes bir şeyler anlatıyor.. Dert yanıyor, şikayetler ediyor.. Konu Suriyeli'lerin konusu.. Daha önce de yazmıştım, hükümetin politikası gereği Suriyeli'lerle birlikte yaşamak zorundayız diye.. Ama işte o birlikte yaşama şekli çifte standartlara dönüşünce, ev kiraları ve fiyatları alıp başını gidince, insanların öfkesini dindirmek zor oluyor.. Neyse fazla uzatmıyor ve gönderilen mailleri sizlerle paylaşıyorum.. Buyurun birlikte okuyalım: *Bu insanlar elektrik kullanıyor, su kullanıyor, çevreyi kirletiyor.. Bu insanların çöpleri taşınıyor, karınları doyuruluyor, klimaları çalışıyor(çalışmayınca isyan çıkartıyorlar),100 bin kişinin çıkartıları lağımda taşınıyor. Bunlar hep para ve bizim cebimizden çıkıyor. Çalışmalarına gerek yok ama fabrikada çalışanlar düşük ücretle ve kaçak olarak çalışıyor. Bizim üniversite mezunu gençlerimiz ise boşta geziyor. Trafik de ve yaya olarak sokakta gezmeye korkuyoruz. Nüfus kağıdı bile olmayan bu insanlardan bir zarar geldiğinde kime ve nereye başvuracağız? Emniyet güçleri kimi arayacak? Güzel Gaziantep'imin içine edildi.Yazık çok yazık. *Aylardan beri dile getiriyoruz bu insanlar tamam başımızın üstünde yeri var ama devletin önlem alması lazım. Yerel halkın zarar görmemesi lazım. Evleneceğim ama ev kiraları uçmuş, her yerde Suriyeliler var. Kendi şehrimde güven içinde dolaşamıyorum, bu insanların kayıtları bile yok kim oldukları belli değil.. Kimlerle içiçe yaşadığımızı bilmiyoruz, bu olayların biran evvel Başbakana iletilmesi lazım. Başbakanı bu konuda yanlış yönlendiriyorlar, şartlar ne olursa olsun yerel halkın sıkıntıları mültecilerden önemlidir ve biran evvel çözüm bulunması lazımdır. *Sayın Ökkeş ağabey 02/03/2013 tarihinde üniversite bulvarından binevler istikametine seyir halinde iken, Gönenç park'ı önünde sabah saat 07 04 de aracımla hız limitini aşmaktan dolayı radar cezasına çarptırıldım. Buraya kadar her şey normal, ama normal olmayan ise ileride bir çevirme olmaması ve o anda yanımdan benden en az 30 km daha hızla geçen Suriye plakalı araca bir işlem yapılmaması.. Radar cezamız bize PTT ile bildirildi, o Suriyeli araca ceza ne ile bildirildi? Eğer Suriyeli araçlara bir öncelik tanınıyorsa sahtede olsa biz araçlarımıza Suriye plakası mı takalım.. Yoksa bu çifte standartı kime şikayet edelim.. Saygılarımla YOK MU BU SORUMSUZLUĞA DUR DİYECEK KİMSE Bir okurum yazmış bu kez.. Aslında hepimizin sorunu şikayet ettiği konu..Gerçekten de buna kim dur diyecek, kimler engel olacak bilmiyoruz. Ama birilerinin harekete geçmesini elbette bekliyoruz.. İşte gelen mail: "Sayın Özekşi. Şahsım emekli ve aynı zamanda kendi çapında bir işletmenin ortağı ve genel müdürüyüm. Son zamanlarda telefon numaramızı nereden temin ediyorlar bilemiyorum ama vakitli vakitsiz, bir iş toplantısında , banka görüşmesinde, araç direksiyonunda, bir cenazede, affedersiniz lavaboda, banyoda, uykuda ve sayamayacağım her yerde ve inanamayacaksınız gece saat 01.40 da dahi, TT NET, TÜRKTELEKOM, ÇINAR CENTROOM, DİJİTÜRK, D SMART, SUVARİ GİYİM, KIĞILI GİYİM, SİGARA BIRAKMA, EROTİK ÜRÜN PAZARLAYANLAR ve sayamayacağım yüzlerce ürün satan firmalar, olmadık zamanlarda telefonla arayarak (mesaj değil arayarak) bizlerin iş hayatımızı özel hayatımızı zamanımızı zorla gasp etmektedirler. Bizlerin dedim çünkü bu olay benim gibi HASAN ALABOĞAZ, LEVENT EREK, İBRAHİM EREK, ALİ POLAT, MEHMET ÇERÇİ, MEHMET TÜRK,ABDÜLKADİR KELSOY, ALİİHSAN BOSTAN gibi esnaf arkadaşlarında ortak sorunudur.Telefon numaraları değiştirmeyi düşündük şirket çözüm olmayacağını tekrar bulabileceklerini belirtti.. E DEVLET e yazdım savcılığa dilekçe vermem gerektiğini söylediler, ama bu bir tek benim sorunum değil toplumun sorunu olduğuna inanıyorum. Şahsımın ve toplumun bu sorununa duyarlı olduğunuzu bildiğim için bu durumu size yazmayı uygun gördüm.. Saygılarımı sunarak Sağlıklı Mutlu Başarılı bir ömür dilerim. Ökkaş Erek Hepinize iyi haftalar