Bu seçim diğer seçimlere benzemeyecek sanki.. En azından öyle gözüküyor.. Zaten HDP barajı aşarsa, Gaziantepteki tüm dengeler değişecek.. AK Partinin hesapları bozulacak.. Milletvekili çıkartma sayısı belki de tahminlerin altında olacak..

Elbette son dakikaya kadar çok şeylerin değişebileceğini söylemekte yarar var.. Ama sanki bu seçimde AK Parti eski günlerinden uzak bir sonuç alacak gibi görünüyor.. Çünkü işin temelinde ekonomi var.. İşlerin kötüye gittiğini söylemeye gerek yok.. Dolar zaten haftalardır iş dünyasının kabusu oldu. Hele dolar ile borçlu olanlar mahvoldu.. AK Partinin en büyük silahı olan ekonomik istikrar, yerini endişeye bırakıyor. Gaziantep ihracatının genel görüntüsü zaten fazla birşey söylemeye gerek bırakmıyor..

İKTİDAR GÜÇ SARHOŞU

Bu konuyu şöyle de izah edebiliriz..Türkiyede AK Partiye en büyük desteği verenler tavandaki varlıklı kesimler ile tabandaki fakirlerdi.. Zengin kesiminin işleri iyi olunca ülke genelde kötü yönetilse de, düzenin devamı için destek veriyordu.. Tabandaki fakirler zaten halinden memnundu.. Çalışmasa bile sosyal yardımlar sayesinde sıkıntı yaşamıyordu.. Ama son dönemde işler değişti. Tavanda ve tabanda kafalar karışmaya başladı. Dahası CHPnin seçim vaatleri fakir ve yoksul kesimi heyecanlandırdı. Emeklileri umutlandırdı..

Şu bir gerçek ki, iktidar güç sarhoşluğu yaşıyor.. Bu görüntü vatandaşların yavaş yavaş öfkesinin artmaya başlamasından anlaşılıyor. Nereye gitsek yeter artık deniliyor. Tabii bunu sadece muhalefet kesimi söylemiyor AK Partinin içindekiler de artık şikayet etmeye başladı.. Zaten Gaziantep milletvekili sıralaması, ithal vekillerin ağırlıkta olması, il teşkilatının hiçe sayılması, bakan başkanın sözünün yere düşürülmesi başlı başına tepki oluşturuyor..

FATMA HANIMIN PATRONLUĞU

Tepkiler sadece AK Parti genel merkezinin milletvekili tercihlerine değil elbette.. Gaziantep boyutunda da işler iyi gitmiyor.. Fatma hanımın patronluk teşebbüsünün çok fazla kabul görmeyişi ve toparlayıcılık anlayışından uzaklaşıldığı inancı, partide ciddi boyutuyla eleştiri konusu oluyor.. Teşkilatta ve ilçelerle kapalı kapılar arkasında dile getirilen bu sorun ve şikayetlerin, oy sandıklarına farklı yönleriyle yansıyabileceği iddialarına kuvvet kazandırıyor.. Şunu rahatla söyleyebilirim; AK Partinin içi başka dışı başka oldu bu dönem.. İçerde çoğu kimse ses çıkartmıyor, tepki vermiyor. Ama dışarda dost meclislerinde herşeyi rahatlıkla konuşanların sayısında belirgin artışlar başladı.. Söylenenlere kulak verdiğinizde bu partide işlerin öyle göründüğü gibi olmadığını rahatlıkla anlayabiliyorsunuz..

MEHMET ŞEKER VE GÖKDAĞA ELEŞTİRİ VAR

Konuştuğum CHPlilerin dikkate değer bölümü, Mehmet Şeker ile Mehmet Gökdağın nasıl olsa milletvekilliği garanti diyerek çok fazla gayret göstermediklerini söylüyor.. En kötü ihtimalle 2 milletvekili çıkartacak olan CHPde 1 ve 2. Sıradaki Mehmet Şeker ile Mehmet Gökdağın göstermelik çalışma yaptıklarını ileri süren partililer ciddi şekilde endişe duyuyorlar.. Bir MHPden Ümit Özdağın teşkilatla bütünleşip Gaziantepte partililerle kucaklaşıp seçim çalışmasına katılmasını örnekleyen CHPliler 'maalesef bizde o hareket yok. Oysa Ümit Özdağda meclise gider fakat adam çalışıyor, Sayın Şeker ile Gökdağ ise göstermelik çalışıyor' diyerek endişelerini dile gösteriyorlar.. Bunu söyleyen CHPlilere gördüklerim ve yaşadıklarım kadarıyla hak vermemek mümkün değil.. Gerek maddi, gerekse manevi yönden ekip çalışması, ortak hareket etmesi gereken CHPde bu görüntü, Türkiyede yaratılan sinerjinin altında kalıyor, benden söylemesi..

TOPLUMA ÖRNEK OLMAK

Farklı bir konuya değinmek istiyorum bugün.. Sözüm Sorumluluk sahibi olması gerekenlere.. Bunların başında kendime elbette.. Bu kişilerin, yine ben dahil, giyimiyle, davranışıyla, konuşmasıyla, hal ve hareketleriyle iyi veya kötü örnek olması gerekmektedir.. Kılık kıyafet için çok üsteleyemem, çünkü o bölüm kişisel zevke dayalıdır.. Ama yine de insanların etkilenmesinde önemli yer tutar.. Esas olan şey, kurallara uyulup uyulmadığıdır..

Kural derken, topluma örnek olması gerekenlerin davranışlarının kurallar çerçevesinde yerine getirip getirmedikleridir.. Örneğin sigara içen doktorun hastasına 'sigara içme zararlı demesi' gibi.. Gözlük takan mütehassısın hastasına gözlük takmaması için ameliyat teklif etmesi gibi.. Kırmızı ışıkta durulmalı diyen yöneticinin kırmızı ışıkta geçmesi gibi.. Emniyet kemeri takılmalı diyen şehri yöneten Vali, belediye Başkanları ve emniyet müdürleri dahil tüm yetkili isimlerin, kendileri araç kullandığında kemer takmayışı gibi..

Örnekler sayılmakla bitmez tabii.. Bunu filmlerde de görebiliriz.. Filmin starının en çok da araç kullanırken emniyet kemeri takıp takmamasında.. Filmdeki sürücü araca bindiği anda ilk iş olarak emniyet kemerini takarsa, bu izleyenlerin büyük kısmının beyninde sorumluluk işareti olarak algılanır.. Tıpkı Motosiklete binmek isteyenlerin önce kask takması gibi.. Onun içindir ki, özellikle kenti yönetenlerin topluma yönelik görüntü verdiklerinde, bunlara dikkat etmelerini hatırlatmada yarar görüyorum..

VATANDAŞIN SESİNE KULAK VERMEK LAZIM

Sayın Ökkeş Özekşi, Haftaya bakış köşenizde sürekli olarak çok güzel mevzulara değiniyorsunuz, Teşekkürler..

Kentin tüm sorunlarını dile getirmeniz ve sürekli olarak hatırlatmanızı elbette çok değerli buluyoruz.. Bunlar arasında sizlere tekrar hatırlatacağımız iki önemli konuyu dikkatinize sunuyorum.. Çünkü bunlar yaz mevsimiyle birlikte artık çıldırtıcı noktaya ulaşmış durumda. Birincisi plakalı-plakasız, kasklı-kasksız motosikletler aşırı gürültüleriyle trafik polislerinin gözü önünde, ana caddelerde bile cirit atıyorlar. İkincisi yaz mevsiminin gelmesiyle, apartman ve sitelerin bahçelerinde yapılan düğün, nişan ve kına vs. Kendileri duyacak kadar bir ses yüksekliği ile bu organizasyonlarını yapabilecekken, yedi mahalle duyacak bir ses yüksekliği ile sabah başlayıp gecenin ilerleyen saatlerine kadar hem civardaki bütün binaları hem de kendi komşularını ciddi rahatsız etmektedirler. Bu iki konuyu Emniyet yetkililerine defalarca yazmama rağmen sonuç alamadım. Bu konuya da bir el atarsanız çok sevineceğiz. Saygılarımla, Ali Geylani. HEPİNİZE İYİ HAFTALAR