?Ses? adlı şiirinde
Geride
Ne sensizlik ne keder
Geride
Kardeşliğin onurlu tarifi
Tarihe ses ?(Sayfa,27)
Dizeleriyle Hrant Dink?e seslenen İsmail Biçer?in salt insan sevgisinden yola çıkarak bu şiiri kurduğunu ümit ediyorum. Oysaki cehenneme giden yol her zaman iyi niyet taşlarıyla örülmüştür. Bu arada şiirin altını dolduracak olan fikriyattan kaçınarak şiirin temelsiz kalma riskinin arttırılacağını da ayrıca işaret etmeliyim.
Her sanatın olduğu gibi şiirinde zeminini dolduran bir ideolojik temel her zaman vardır.
İdeolojiyi şiirden ayrı düşündüğünüzde kişiye ait bir dünya görüşüyle, şahsı bağlayan bir düşünce sistematiği sizi karşılaycaktır.
Fakat ideolojiyi şiire giydirmeye çalıştığınızda karşınıza bu kez, Tarihe ve topluma aynı zamanda şiire karşı olan sorumluluğunuz çıkar ki burada yalana ya da tahrifata girişme şansınız ortadan kalkar.
Zira şiirin bünyesi yalanı ve riyayı reddeder. Eğer şair bunda ısrar ederse, bu kez şairin şiirde, şairliği de tartışma konusu olur.
Giderek bir metaya dönüşen ve sağımlık inek haline gelen Kürtçülük, Ermenicilik ve Alevicilik bu üç imgeyi vahşi bir şekilde sömüren aç gözlü tüccarların yaydığı negatif enerjiyle oluşacak karşı nefreti de tetiklemektedir.
Kürtlerin, Ermenilerin ve Alevilerin sırtından kimileri milletvekili oluyor, kimileri toplumdaki statülerini güçlendiriyor, getiriye tahvil edilen ve Anadolu?da ki Türk tarihinin ayrılmaz bir parçasını oluşturan bu üç temel olgu ne yazıktır ki, günümüzde ayrıştırma ve ötekileştirme politikalarıyla yükseltilen buzdan duvarların ve kalın istinat duvarlarının ta kendisi oluyor.
Ermenileri, Kürtleri ve Alevileri seviyorum. Ancak önce bir mazlum edebiyatı yaratan sonrasında ise yarattıkları mazlumu sömürenleri, yani Ermenicileri, Kürtçüleri ve Alevicileri sevmiyorum.
Dün Anadolu?da o büyük ve muzaffer ulusu sırtından hançerleyen Kürt- tealicileri, Hınçak ve Taşnak sutyuncuları, bugün onları ruh ve fikir dünyalarında yaşatarak günümüzde de nefretin hasadını kaldıranları, tarihe ve ulusuma şikâyet ediyorum.