1 Düşünce Grubu'nca düzenlenen 21. Yüzyılda Kuran ve İslam konulu konferansta, Diyanet İşleri eski Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, "Kuranda inanç hayatımız var, iman, ibadet, ahlak, sosyal hayat var. Kalkınmış toplumun temel prensiplerinin tamamı var" derken, Prof. Dr. Ömer Arpacıoğlu ise, İslam aleminin son 200-300 yıldır devamlı çalkantılar içerisinde olduğunu, ilimde, bilimde her türlü ilerlemede dünya sıralamasında hep gerilerde kaldığını belirterek "Mesela Hindistan ve Mısır gibi ülkelerin 2 bin yıldan fazla geçmişi vardır. Ama fakirler. Öbür taraftan Kanada, Avusturalya, Yeni Zellanda gibi 150-200 sene isimleri bilinmeyen ülkeler kalkınmış ve zengin ülkelerdir. Bunun nedenlerinin sorgulanması gerekir"diye konuştu.

İSLAM DÜNYASI NİYE GERİDE KALDI?

Grand Otel'de yapılan konferansın açılışında konuşan Prof. Dr. Sakıp Erturhan, 2008 yılında kurulan 1 Düşünce Grubu'nun her yıl önemli toplantılara imza attığını bunlardan birininde 21. Yüzyılda Kuran ve İslam konulu konferans olduğunu belirtti. 1 Düşünce Grubu Başkanı Prof. Dr. Ömer Arpacıoğlu ise, İslam aleminin son 200-300 yıldır devamlı çalkantılar içerisinde olduğunu belirtti. İslam aleminin ilimde, bilimde ve her türlü ilerlemede dünya sıralamasında hep gerilerde kaldığını ifade ederek, "Bunun neticesinde İslam alemi geri kalmışlık, fakirlik, yoksulluk ve pek çok problemlerle başedemez bir halde gözükmektedir. Peki acaba geri kalmış ülkelerle ileri gitmiş ülkelerin veya zengin ülkelerle fakir ülkelerin arasındaki fark nereden kaynaklanmaktadır. Bu fark acaba o ülkelerin yaşımı, yoksa doğal kaynakların varolup olmaması, yoksa prolem yöneticilerine ırk ve deri rengi mi?" dedi.

NİYE ZENGİNLER?

Zengin ve fakir ülkeler arasındaki farklara bakıldığında, ülkelerin yaşının önemli olmadığının görüldüğünü dile getiren Arpacıoğlu şunları söyledi:"Mesela Hindistan ve Mısır gibi ülkelerin 2 bin yıldan fazla geçmişi vardır. Ama fakirler. Öbür taraftan Kanada, Avusturalya, Yeni Zellanda gibi 150-200 sene isimleri bilinmeyen ülkeler kalkınmış ve zengin ülkelerdir. Doğal kaynakların varolup olmamasıda zengin ülke fakir ülke arasındaki farkı yaratmamakta. Buna örnek olarak da Japonya'yı verebiliriz. Ufacık bir adaya sıkışmış, yüzde 80 arazinde tarım ve hayvancılığa uygun olmayan bir ülke ama aynı zamanda dünyanın en büyük ekonomilerinden birisi. Ülke dev bir yüzer fabrika gibi. Bütün dünyadan hammadde ithal ediyor sonrada bütün dünyaya bitmiş ürün ihraç ediyor. Diğer bir örnekte kakou yetiştirilmeyen ancak dünyanın en kaliteli çikolatasını üreten İsviçre. 4 ay sürsede toprağı ekiyorlar, hayvancılıkta yapıyorlar. Dünyanın para kasası olmayı başarmış" diye konuştu.

ZENGİN OLMANIN PRENSİPLERİ

' Zengin ve fakir ülkelerin yöneticilerini birbirleriyle karşılaştırdığımızda aralarında önemli bir fark bulamazsınız' diyen Arpacıoğlu, "Batıda da hırsızlık yapan yönetici var, düzgün yönetici var, İslam ülkelerindede bizdede hırsızlık yapan da var, düzgün yöneticide var. Demekki yöneticilerle de ilgisi yok. Irk ve deri rengide önemli değil. Kendi ülkelerinde tembel olarak nitelendirilen işçiler aslında zengin Avrupa ülkelerinin arkasındaki ana üretici güçtür. O zaman aradaki fark nereden gelmektedir. Fark, uzun yıllardır kültür ve eğitim ile içlerine işlenen değişik bakış açısıdır. Zengin ve kalkınmış ülke insanlarının davranışlarını incelediğimizde şu prensiplere kalben inandıklarını görürüz;

*Zengin ve kalkınmış ülkelerdeki insanların büyük çoğunluğu temel ahlaki kurallara uyarlar

*Dürüsttürler

*Sorumluluk sahibidirler.

*Kanun ve kurallara saygılıdırlar

*Başkalarının haklarına saygılıdırlar.

*aynı zamanda çalışkandırlar.

*Tasarruf ve yatırıma inançları vardır

*irade sahibidirler. iradelerini birilerinin emrine vermemişlerdir

*Dakiktirler."

BİZ NİYE FAKİRİZ?

Geri kalmış ülkelerde ise maalesef nüfusun çok küçük bir azınlığının bu prensiplere inandığını ifade eden Arpacıoğlu şöyle devam etti:"Biz ve İslam alemi doğal kaynaklarımız olmadığı için veya tabiat bize karşı zalim davrandığı için fakir ülke değiliz. Zengin ve kalkınmış ülkeleri o noktaya getiren işlevsel prepsiplere uymak ve bunları çocuklarımıza öğretmek azmimiz olmadığı için hala fakiriz. Bu saydığım işlevsel prensiplerin hepsi ve daha fazlası yüce kitabımız Kuran-ı Kerim'de fazlasıyla mevcuttur. Ve bize dünya hayatında yapmamız gerekenlerin emredildiği kurallardır. Ama büyük çoğunluğumuz Kuran-ı Kerimi anlayarak okumadığımız için veya anlayanlarımızın ise kendi nefislerini yenemeyerek bu prensipleri hayatına geçirmediği için, yani doğru bakış açısına sahip olamadığımız için son 300 yıldır biz ve İslam alemi hala fakiriz."

NE YAPMAMIZ LAZIM?

Bize ve islam alemine hala hakaret edildiğini, tecavüzlerde bulunulduğunu söyleyen Arpacıoğlu, "Bize ve İslam alemine hala oyunlar oynanmaktadır. Yine bize ve İslam alemine hala fitne salınmakta, hala yüksekten bakılmakta, hala zorbalık yapılmaktadır. Biz ve İslam alemi neden bu zincirleri kıramamaktayız? Yalanda dolanda, hak yemekte, ahlaki zayıflıkta, dürüst olmamakta, sorumsuzlukta kanun ve kurallara uymamakta, başkasının hakkına saygısızlıkta, çalışmamakta ve sözünde durmamakta maalesef toplumumuzun ve İslam aleminin büyük çoğunluğunun hayat tarzı haline gelmiş, bulunmaktadır. Acaba ne yapmak lazım. Bizlere düşen, önce yüce kitabımızı rehber edinerek kendimizi düzeltmek, etrafımıza örnek olabilecek bir hayat yaşamak ve cenabı Allahtan tüm müslümanlar için hidayet dilemektir" dedi.

BARDAKOĞLU: ALLAH İLE SÖZLEŞME YAPTIK

Ali Bardakoğlu ise konuşmasında Kuran ve İslam ile ilgili önemli ve derin bilgiler verdi. Bardakoğlu, İslam dünyasının ciddi sorunları olduğunu, Kuran ve İslamı konuşmanın aslında kendimizi konuşmak olduğunu belirterek, "İslam ile aynı kökten geliyoruz. Biz bu dünyaya sözleşme ile gönderildik. Allah ile sözleşme yaptık. Daha dünyaya gelmeden bu sözleşmeyi yaptık, ancak hatırlamamız mümkün değil. Hamurumuzda Allah sevgisi var. Ancak dünyanın albenisi, cazibesi önceden söz verdiğimiz çizgide yürümemizi zorlaştırıyor" dedi.

ALLAH SEVGİSİ CEVHERİMİZDE VAR

Kuran'da bu bir hatırlatmadı ve insanlara verdiğin sözü hatırla, sadık kal denildiğini ifade eden Bardakoğlu, "Din ve dindarlık insanda sonradan ortaya çıkmaz. Bizim cevherimizde vardır. İslam fıtri ve tabi bir dindir. Kuran bir metin değildir. Allah isteseydi metin halinde gönderirdi. Ancak Allah Peygamberimizi seçti ve Kuran'ı da hitap olarak belirledi." dedi.

KURAN'DA KALKINMANIN İPUÇLARI VAR

'Anlaşılır kitabı anlaşılmaz kılanda biziz' diyen Bardakoğlu, "Kuranda inanç hayatımız var. İman ibadet, ahlak, sosyal hayat var. Kalkınmış toplumun temel prensiplerinin tamamı var. Kuran'dan 5-10 sayfa okusanız bütün ahlak kurallarını, temel ilkeleri bulursunuz" dedi. Meral KINACILAR