'Samimiyet, içtenlik, bağlılık gibi duygusal devinimi olan köklü değerleri taşıyor ve paylaşıyor gibi görünüp, ansızın gerçek yüzünü gösterip şok etmektir.' diye bir tanımı var bilmem bilir misiniz?

'İhanet olduğu gibi görünemeyen ve yaşayamayan, kimliğini tamamlamamış, karakter sorunu olan yüreksizlerin kendinden kaçtıkları başkası oldukları bir yok olma halidir.' diye de bir tanım var…

'İhanet, düşkünlüktür, değersizleşmedir. Kişinin kendi öz saygısını zedelemesidir.' diye bir başka tanım daha… Siz de bu herkes tarafından pek de tanıdık olan bu sözcüğe bir sürü anlam yükleyebilirsiniz… Neyse bu kadarlık yeter şimdilik…

Hayat tercihlerle sürer. Kişi yapmış olduğu bu doğru veya yanlış tercihlerin bir numaralı uygulayıcısı olarak bunun sonuçlarına da katlanmak zorundadır. Birçok insan hayatın içinde bazen bir bazen de birden fazla değişik ilişki modeli yaşayabilmektedir. Bu ilişkilerin büyük bir kısmı yolunda gitmezken çok az bir miktarı olumlu ve seviyeli bir şekilde ilerlemektedir. Olumsuz devam eden ilişkilerin büyük bir çoğunluğu ihanetle sonuçlanmakta ve sonu hiç de iyi olmamaktadır. Ne mevcut olandan vazgeçmek ne de yeni geleni kaptırmamak olarak adlandırılan bu durum açıkçası azgın nefsin insan üzerindeki en kadim görüntülerinden birisidir.

Oysa açık yürekli ve dürüst olup oyalamadan ve kandırmadan, kişinin hatalarından da yararlanmadan ilişkiyi bitirene saygı duymak ve kararı için ona yol vermek olağan olması gerekirken maalesef sonuçlar hiç de bu şekilde olmamaktadır…

Günümüzün aşk çöplüğünde ihanete uğramış onlarca insanın izleri görebilmek pekala mümkün. Kişinin duygularının ayarlarıyla oynayan, bütün hayallerini yıkan ve onları yüzüstü bırakan insanlar, kendileri de buna benzer şeyler yaşıyor olmalarına rağmen bir türlü bu ŞEYTANİ hareketi yapmaktan vazgeçmemektedirler.

Bireyselliğin bencilliğin ön plana çıktığı bu zamanda sevgilerin, dostlukların ve arkadaşlıkların sürekli olumsuz olarak gündeme gelmesi ve bundan etkilenen insanların hızla artması pek hayra alamet değil aslında… Çünkü gerçek aşk ve sevgi ile donatılmış yürekler işte bu olumsuz örneklerin sürekli gündeme gelmesi nedeniyle onların saf ve temiz duyguları daha en baştan yok edilmiş olmaktadır…

Umarım ve dilerim ki kıymet bilmek, vefa göstermek, saygı duymak, anlamaya çalışmak, koşulsuz sevmek gibi güzellikler bizim kurmaya çalıştığımız bütün ilişkilerde yerini alır…

O zaman bu yazıyı yazmama neden olan aforizmamı bir kez daha hatırlayalım…

'En büyük ihanet insanların duyguları ve hayalleriyle oynadıktan sonra onları yüzüstü bırakıp gitmektir…'