Aklıma bir hikaye geldi sizinle paylaşayım.

Hikaye dedimse yaşanmış bir olay… Babam rahmetli anlatmıştı.

Olay 1940'lı yıllarında olur

Bir zamanlar askerlik yapacak genç bir asil at alıp, orduya hediye ederse kendi memleketinde askerlik yapardı.

1960 yıllarına kadar ordumuzda süvari bölükleri vardı.

1960'lı yıllarında bu süvari bölükler kaldırılıp, motorize birlikler oluştu.

Askeri disiplinle yetişmiş bu atlar vatandaşa satıldı. Kimisi at arabası çekti kimisi belediyenin çöp arabasına koşuldu.

O yaşta o atlara üzülürdüm, çünkü onlarda başka bir asalet vardı.

Yollarda bu atlar ilginç hareketler sergilerdi.

İstiklal marşının okunduğunu duydukları an sanki hazır ol vaziyette beklerlerdi.

Tekrar hikayemize döneyim.

Dedemin atamın köyü olan Geneyik köyünden babasının maddi durumu iyi olan bir genç at alıp ordumuza bagışladığı için Gaziantep'de askerlik yapar.

Kendi memleketinde askerlik yaptığı için belirli günlerde hafta tatillerinde evine gider. Buna evcil çıkma denir.

Birgün evden tekrar bölüğe zamanında yetişemez geç kalır. Geç kaldığı için Komutan elindeki kırbaçla askerine ceza vermek için vurur.

Askerin sırtında eskiden kaput dediğimiz Palto var.

Uzun kalın kumaştan olan bu kapuk soğuk iklimlerde koruyucu özelliğe sahip.

Komutan kırbaçla vurduğunda GUG diye bir ses gelir.

Komutan sorar oğlum o ses nedir?

Asker cevap verir

Komutanım Babam size horoz gönderdi der

Sırtında giyili olan Kaputun göğüs kısmında sakladığı horoz Komutanın askere vurduğu kırbaçın etkisiyle ses çıkarmaktadır. Komutan horozu alır yeriz, ama yine de seni döverim der.

Yani karar horoz getirilse de değişmez.

ALINMASI GEREKEN KARARLAR DEĞİŞMEMELİ…