Yani çok farklı yerlere sürüklüyorlar. Seni alıştırıyor, ondan sonra diyor ki Bu işi yap. Daha birkaç gün önce tanıdığımız Rusyada çalışan bir ağabeyimizin çocuğu öldü. İsmi Ziya. 19 yaşında çocuk. İçiyor, kalp damarları patlıyor ve ölüyor çocuk. Emniyet önlemleri de bir yere kadar.

Elimizden gelen bu kadar diyorlar. Kanun da bu kadar diyor yani. Polis, Üzerinde bir şey yakalamam lazım, fotoğraflamam lazım ki buna ceza verdireyim diyor. Ne doktor, ne polis, biz kendimiz kurtulduk. Biz bunu yapmayacağız. Yaparsak birbirimizi vuracağız diye ortak karar aldık. Öyle dedik yani. Her kim yaparsa öbürü düşerse tekrar birimiz diğerini vursun, çakı vursun, dövsün. Götürsün annemize babamıza. Annemiz babamız bize bunu bulmaz, içirmez, biz böyle vazgeçtik.

Kelleği koltuğa koyduk. Çok tehdit aldık. Satıcılar, Sizlik ne var, bırakın ne uğraşıyorsunuz. Bırakın bu işleri diyerek bizi tehdit ettiler.

Biz bunları duyduğumuzda zaten 2,5 aydır bu mücadaleye girişmiştik. Meydan meydana, gerektiği yerde döverek, polisi arayarak, yakalayarak önünde durmaya çalışıyoruz. Bunu tek başımıza bir yere kadar yapabiliriz. Devlet diyecek ki Dövme, bana haber ver. Sen alıp bir şey yapmıyorsun ki. Okşayıp, sevip bırakıyorsun. Adamın alacağı ceza umurunda değil ki. O adamın bir şekilde korkutup yıldırılması şart.

Döverek bu mahallede bıraktırdığımız 50 tane adam var. Ben bunu kullanırken bir duman aldığımda Azrail ile karşı karşıya oturdum. Azrail bana Gideceğiz diyor, Ben diyorum Gelmeyeceğim. Yanımdakiler diyor ki 'Hayırdır, sen kiminle konuşuyorsun'. Ben diyorum ki, 'Karşımda biri var, beni götürmeye çalışıyor'. Elinde orağı bile var. Yaşadığın halüsinasyon işte böyle. Kendimi sıkıyorum. Diyorlar ki 'Niye sıkıyorsun kendini. Ben diyorum ki İçimden bir şey çıkıyor.

Sanki ruhum gidecekmiş gibi. Sıkıyorum ki çıkmasın. Dışarda 60- 70 santim kar vardı. Evde soyunup soğuk kalebodura yattığımı biliyorum. Yanıyorum. Dışarda kar var, arkadaşım üzerime hortumla soğuk su tutuyor arkadaşım. Yerdeki kalebodur ısınıyor, ben daha soğuk yerlere doğru sürünüyorum, bu arada üzerime su tutulmaya devam ediliyor.

Çok ölümlerden döndüm bu şekilde. Her şey kafada bitiyor. Psikolog, polis yardımı yok. Kendime dedim ki Ben bunu bitiriceğim yoksa bu beni bitirecek. Kendimizi bu şekilde öldürmektense bu işten kurtulmak için ve diğer gençleri kurtarmak yoluna gittik. Tamamen kurtulabilirim, öyle bir şey yok.

Eğer onun ortamına giriyorsa, onu içenleri görüyorsa bir gün mutlaka içer. Bağımlılık budur. Kendini hep kollayacaksın. Arkadaşım da beni kolluyor. Üç, beş saat kaybolursak hemen arıyoruz; neredesin, ne yapıyorsun. Aslında bu meret 2006dan beri Türkiyede var ama uyuşturucu olarak kabulü 2011. İlk geldiğinde bu kadar korkunç değildi. Ne zaman ki yasaklandı, sonra merdiven altı burada yapmaya başladılar, işte o zaman tam anlamıyla öldürücü oldu. A.K. ile birlikte bu mücadeleye giren 28 yaşındaki B.H. her şeyi göze aldıklarını anlatıyor: Bu şekilde kurtulamazsak birbirimizi vurup ailemizin yanında kurtaracaktık. Götürüp evimize bırakacaktık. Hastaneye falan da değil, üç, dört ay evde kaldığı sürece zaten bunu içememiş olacaktık ve kurtulacaktık yani mantığımız buydu. İki kişi, üç kişi yola çıktık. Her an tehlikedeyiz. Kurtarıyoruz gençleri. Gerekirse bağlıyoruz. Satanları tespit edip bunları tek tek etkisiz hale getiriyoruz. Sonra bir arkadaş daha dahil oldu bize. Topu topu dört kişiyiz. Gerektiğinde alıkoyduk, çoğunu vazgeçirdik.

Birlikte mücadele veriyoruz. Biz birlik olup beş, altı mahalleye girdik, temizlemeye çalışıyoruz. Gençliği kurtarmak adına girdik biz bu işe.