Günün birinde bana şöyle bir soru sorulsaydı; "nasıl bir doğa üstü güce sahip olmak istersin." Vereceğim cevap hiç şüphesiz insanların zihinlerini okuyabilmeyi isterdim olurdu.. Çünkü, böylelikle yıllardır devam eden düşünce kirliliği ve enerji kaybından feragat ederdim. Zira insanların çelişkili davranışlarını anlayabilmek onları bir mantığa koyabilmek ve ne yazıkki onlara göre hareket etmek için o kadar fazla enerji sarfettimki yıllar boyunca.Mesela aynı enerjiyi şu yazma aşkım için sarfetmiş olsaydım, bugün belki de göğsümü gere gere "ben yazarım" diyebilir, bir hayalimi daha gerçekleştirmiş olmanın haklı gururunu yaşıyor olabilirdim..Vurdum duymazlık yapıştı sanırımAncak son zamanlarda kendime konduramadığım şeylerle karşılaştım ve bir umursamazlık, vurdum duymazlık yapıştı kaldı üzerimde.. Daha doğrusu net bir şekilde dile gelmeyen şeyler üzerinde kafa patlatmanın, fikir üretmenin gereksiz; oturup da bir başkasının yaptığı hareketlerden bir anlam çıkarmaya, söylenmeyen sözlerin satır aralarını okumaya, akıllara zarar bağlantıları kurarak bir sonuca varmaya çalışmanın faydasız olduğuna karar verdim. En önemlisi de, sebebi bilmek sonucu değiştirmiyorsa eğer, o zaman bu kadar uğraşın yaşam enerjinden hırsızlık yapmasından başka bir şey olmadığına karar verdim. Donup kalıyoruzSon zamanlarda iş yerlerinde bir kaç arkadaş toplantılarında ne kadar çok "bence, kesin, keşke.." ile başlayan cümleler kurulduğu ister istemez dikkatimi çeker oldu. Hal böyle olunca, herkesin nasıl da aynı dertten muzdarip, hayatta herkesin nasıl da en çok belirsizliklerden tedirgin olduğunu düşünmeye başladım. Şu bir gerçektirki hangi hayatı yaşıyor olursak olalım, benimde seninde onunda yani herkesin hepimizin mayası aynı. Tek bir şeyi bilmeyi istiyoruz; gerçeği.. Burada demek istediğim sadece kadın erkek ilişkisi değil, bütün ilişkileri kastediyorum.. Dostumuzunda, arkadaşımızın da, kocamızın da, patronumuzunda bize dürüst olmasını istiyoruz. Çünkü net bir şekilde söylenmeyen her sözde bir açık kapı muhakkak kalıyor, çelişkili bulduğumuz davranışlarda ruhumuz allak bullak oluyor, ucu açık mesajlarda beynimiz çalkalanıyor.. Bu durumda ne bir adım geri gidebiliyoruz nede bir adım ileri.. Gözüne far tutulmuş tavşan misali donup kalıyoruz. Hareket edemiyoruz adeta.. Ve o çekilmez olan süreçte tam da donup kaldığımız noktada başlıyor işte. Beyin geçmişe dönüyor, dillerden "bence'li, kesin'li, acaba'lı" cümleler dökülmeye başlıyor. Vücut kaskatı kesilmiş sabit duruyor, beyin düşünmekten yorgun, ruh savaşta kalmış çocuk gibi tedirgin ve harap.. Bu şekilde günler, aylar ve hatta yıllar geçiriliyor.Gülüp geçmek...Ve şunuda farkediyorum ki bunu en çokta biz kadınlar yapıyoruz. Böyle bir girdaba düşen erkekler varsa eğer fazla zaman kaybetmeden hatta göz açıp kapayana kadar çıkabiliyorlar bu girdaptan. Merak ediyorum da niye biz kadınlar böyleyiz ki? Olayları neden olduğu gibi kabullenmekte zorluk çekiyor, illa aklımıza yatacak ama sonucuda etkilemeyecek ufak bir açıklamayı almak için bu kadar çok çabalarız sarfederiz ki? Niye cümlelerin arasından cımbızla seçip kelimeleri, işimize geleni duyuyor, görmek istemediğimizi yok sayıyoruz? Niye bizim için herşeyin mantıklı bir sebebi olmalı ve bunu biz niye mutlaka bilmeliyiz?Nasıl oluyor da hem bu kadar güçlü bir o kadar da naif olabiliyoruz? Merak ediyorum, hangi yanımızı besliyor bu çalkantılar, arada kalmalar, inatla geri adım atmamalar ama ileriye de bakmamalar? Niye insanları oldukları, olayları da sonuçlandıkları gibi kabul edemiyoruz? Gerçekten niye? Biz kadınların bu ortak özelliğini her zaman merak ediyorum ama yinede kararlıyım, umursamıyorum artık hiç birşeyi..Artık karşımdaki insanların zihinlerinden geçenleri anlamaya çalışıp, onlara göre gardımı alıp yaşamaya paydos dedim..Üzerinde durmuyorum artık açıkca ifade edilmeyen cümlelerin. Belirsizliklerden kendimce mana çıkarmıyor, çelişkili hareketlere bahaneler üretmiyorum.Nereden bileyim ben vardır bir sebebi deyip gülüp geçiyorum, ona harcamıyorum yaşam enerjimi.. Ben galiba artık hayatımdaki herkes için emek vermeye evet, kıymet bilmeye evet, gerekiyorsa değişime sonuna kadar evet ama gereksiz yere çabalamaya hayır diyorum. Çünkü biliyorum ki sadece hayatta ne istediğini bilen insanlar net, dürüst ve cesur olur.