Hayat!..Bilinmeyene doğru yapılan yolculuk adına yaşam dediğimiz.. Ömürse elimize tutuşturulmuş bir menüdür. İçeriğin taslaklarının altında maddeler oluşturmak değil midir yaşadıklarımız, maddelerin açılımlarıdır aslında anlarımız.Bazen bir anda, kendi yaşam anlarımızda sanki zamanı durduruyoruz. Benliğimiz garip bir şekilde; ömür dilimimizde bir anımıza gidiyor, düşünce karmaşasının içerisine girip, tuhaf kaoslar yaratıyoruz ruhumuzda. Fırtınalar başlıyor isyanların sert volümlerin de. Sorgulamaların suallerinde ifade veriyoruz kan ter içerisinde masumiyet yanımızda.. Suçluluğumuzun gölgesinin altında, ezikliğin pişmanlığıyla, kendimize hesap sorduğumuz andır. Masumiyetimizin ışıltısına nasıl gölgeler oluşturduk diye..Etkinin kendi alanı içerisinde garip bir hava akımının esintilerini yaşarcasına; sert bir rüzgar havası. Tabir etmek! Anlatmak! Acizleşiyor kelimeler ifadeler terk ediyor algımızı. Düşünce kaoslarımızın ayazında sıcak bir sığınak arar bakışlarımız."Hangi abanın altına girip gizlensem bir süre" der içsel sesimiz. "Bir müddet dinlensem...." Diye, başlar ruhumuzun sessizliğinin biride. Bu sessizce gizli bir kaçışın örtük ifadesidir aslında. Kendimize bile dürüst davranamadığımız o aciz anlarımızda...Zordan kaçışımızın korkaklığının sessiz hikayesini yazarız kimsenin bilmediği, Yaradan'ın gözetiminde. Hayat kompozisyonlardan oluşur. Bir kompozisyon daha yazarız bu sayede farkında olmayarak..Bazen de yumuşacık bir ipeksi dokunuşun sıcaklığında bir sevgi. Farklı bir boyutta farklı bir dünya gibi; ne oraya dokunuş, ne buraya dokunuş kayboluyorsunuz bir girdapta.. Hislerinize dokunuş ve hisselerinizden kaçışınızın çıkmaz sokağına girip de; hisselerinizle yüzleştiğiniz o anda.. İfadesizliği anlatabilmenin güçlüğü içerisinde; aklınızın bilinçaltınız da ifade etmek için, bir kelime karşılığı bulmaya çalıştığı arama çabaları. Böyle bir döngünün çemberi içerisinde hayatı anlamaya çalışmak. Hangi ruh hangi yürek başarabilmiş. Kim bilir!... Yalnızlığınızın dalgalarının, karanlığın gölgelerine vuruşlarında, kendinize ait küçük duygucuklar bulabilmenin ümidi.. Karasızlıklar arasındaki med-cezir."Yaşanılası neler var"; cümlesiyle başlayan ve sonu gelmek bilmeyen, varış noktası olmayan, düşünceler grupları oluşturmak beyin hücrelerimizin zarlarında. Düşünce tavlası oynamaya başlarız hayatla." Zar" ne mi? Neyi niyet olarak koyarsanız o olsun. Umut. ..Beklenti... Hedef vs... Hangisini dilerse yüreğiniz o olsun.!!Çekişmeli bir tavla maçı, kimin kazanacağının üzerine iddia tahminleri oynayamayacağınız muamma. Sonucu ancak maç bittiğinde öğrenebilirsiniz..Hayatın düşüncemizle tavla oynaması!!!Şeytanınız bol olsun derler adettendir. Fakat şeytanın olduğu yerde iyilik olmaz ki. Hinlikle kurulmuş bir sahte zaferden başka nedir kazandığınız?