Türkiye Aile Sağlığı ve Planlama Vakfı, Türkiye'de yaşayan Suriyeli kadınların sağlık sorunlarının başında üreme ve cinsel sağlık sorununun geldiğini belirterek, mevcut koşulların AIDS gibi ölümcül sonuçlara neden olabilecek hastalıkların bulaşma riskini artırdığına dikkat çekti. Mültecilerin dünya çapında danışmanlık, temel sağlık hizmetleri ve koruyucu hizmetler, tanı, tedavi olanakları ve ilaca erişim konusunda ciddi sorunlar yaşadığı da vurgulanan araştırmada, "sosyal kargaşa ve korumanın eksikliği ergenlerde, özellikle genç kızlarda tecavüzü de içeren şekilde toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, yiyecek ve hizmete ulaşma karşılığı seks yapma ve daha küçük yaşta riskli cinsel ilişkileri beraberinde getirir" denildi.

Ülkelerindeki iç savaştan dolayı kaçarak başta Türkiye olmak üzere başka ülkelere sığınan Suriyeli kadınların yaşadığı üreme ve cinsel sağlık sorunlarına ilişkin araştırma yapan TAPV, sonuçları 'Görünüm' adlı dergilerinde paylaştı. Araştırmaya göre, mülteciler açısından ayrımcılık, dil ve kültür farkındalıklarından kaynaklanan dışlanma, düzenli cinsel partnerlerinden ayrılmış olmak, destek ve arkadaşlığın eksikliği, sağlık ve sosyal hizmetlere ulaşımdaki sorunlar; cinsel yollarla bulaşan hastalıklara yakalanma riskini artırıyor.

KOŞULLAR, AIDS RİSKİNİ ARTIRIYOR

Suriyeli sığınmacıların büyük çoğunluğunun çocuk ve kadınlardan oluştuğu ifade edilen 'Mülteciler ve Üreme Sağlığı Riskleri' başlıklı araştırmada Suriyeli kadınların yaşadığı cinsel sağlık sorunlarıyla ilgili şu bilgilere yer verildi: "Kadınlar, erkeklerden farklı olarak sosyal ve kültürel ön yargılarından kaynaklanan baskıdan fazla etkilenirler. Kadın olmalarından kaynaklı bedensel ve ruhsal sağlıklarını bozan, zarar verici uygulamalar, cinsel istismar, cinsel şiddet, aile içi şiddet gibi baskılar kadınların ülkelerini terk ederek başka bir ülkeye sığınmalarına neden olmaktadır. Kadınlar genel olarak kadın sağlığı, hijyen ve aile planlaması konusunda desteksiz durumdadırlar. Hamile kadınların sağlık hizmetlerine erişimi yok denecek kadar azdır ve doğum zamanı gelmiş olan kadınlar mecburen evlerde doğum yapmak zorunda kalmaktadırlar. Ayrıca var olan koşullar HIV/AIDS gibi ölümcül sonuçlara neden olabilecek hastalıkların bulaşması ve güvensiz koşullarda düşük yapma riskini artırmaktadır. Mülteci kadınlar, mahremiyete imkan tanınmayan toplu barınaklar, güvenli olmayan uzaklıklarda kurulmuş tuvaletler, yetersiz ışıklandırma gibi çok sıklıkla kamp tasarımının yetersiz olmasından kaynaklanan tehlikelerle karşı karşıya kalmaktadırlar."

TECAVÜZ TEHLİKESİ

Mültecilerin dünya çapında danışmanlık, temel sağlık hizmetleri ve koruyucu hizmetler, tanı, tedavi olanakları ve ilaca erişim konusunda ciddi sorunlar yaşadığı da vurgulanan araştırmada şunlar kaydedildi: "Söz konusu sağlık hizmetlerine ulaşmada yaşanan temel sorunlar; sağlık çalışanlarının sığınmacı ve mültecilerin özel gereksinimleri konusunda farkındalığının ve deneyiminin az olması, dil ve iletişim sorunları, kültürel farklılıklar, yabancı sağlık sistemine uyum sağlayamamak, varsa sağlık hizmeti konusunda bilgilendirilmemiş olmak, istismar, tecavüz gibi durumları açıklamak konusunda çekingenlik, hizmetlerin ücretli olması, sağlık kuruluşuna ulaşmak için yol parasını karşılayamamak, kimliğini ispatlayamamak, idari/yasal engeller gibi olarak sıralanmaktadır. Diğer taraftan mülteci ergenler de tüm ergenler gibi kendi kimliklerini geliştirme ve gerekli becerileri edinme aşamasındadırlar; ancak bunları, kendilerine yabancı bir ortamda, belirsiz bir gelecekle karşı karşıya ve sıklıkla cinsel istismar/sömürü tehdidi altında gerçekleştirmek zorunda kalıyorlar. Umutsuzluk, hastalık, boş vakit ve yoksulluk, mülteci kamplarında günlük yaşamın ortak özellikleri haline gelmektedir. Bu sosyal kargaşa ve korumanın eksikliği ergenlerde, özellikle genç kızlarda tecavüzü de içeren şekilde toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, yiyecek ve hizmete ulaşma karşılığı seks yapma ve daha küçük yaşta riskli cinsel ilişkileri beraberinde getirir."

SINIRLAMALAR KALDIRILDI

Araştırmada, dünya üzerinde her ülkenin mültecilere kapılarını açtığı, ancak gelişmiş ülkelerde dahi artan mülteci sayılarının önemli derecede insan hak ihlallerini engelleyemediği ifade edildi. Dergide konuyla ilgili şu ifadelere yer verildi: "Mültecilere en azından ülkede yasal olarak ikamet eden diğer yabancılara sağlananlarla eşit haklar ve yardım, her bireyin sahip olması gereken temel ihtiyaçlar dahil olmak üzere verilmelidir. Bunlar arasında en önemli olanı insanın en temel ihtiyacı olan sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesidir. Türkiye'de yakın zamana kadar Suriyeli mültecilerin sadece kampların bulunduğu illerde sağlık hizmetinden faydalanmasına izin verilirken, kaydı bulunmayan kişiler için sağlık hizmeti almaları yasal değildi. Mülteci sayısının artması ve olası sağlık riskleri nedeni ile mültecilere yönelik yeni yasal düzenlemeler yapmak kaçınılmaz olmuştur. AFAD Başkanlığı'nın genelgesi ile mültecilerin sağlık hizmetlerine erişimi konusundaki sınırlamalar kaldırılmıştır."

'ÜREME SAĞLIĞI HİZMETLERİ ETKİN SUNULMALI'

Suriyeli kadınların sağlık sorunları bu şekilde sıralanırken, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Üreme Sağlığı Program Koordinatörü Dr. Gökhan Yıldırımkaya, mülteci kamplarındaki koşullardan dolayı yaşanılan üreme sağlığı sorunlarının çözümü için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: "Kadınların ve gençlerin öncelikli bir ihtiyaç alanı olarak; cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, aile planlaması danışmanlık ve tüketim malzemelerinin sağlanması dahil, tüm üreme sağlığı hizmetlerinin etkin bir şekilde sürekli sunulması sağlık düzeyine olumlu katkıda bulunacaktır. Yukarıda ayrıntılı şekilde belirttiğim yaklaşım ve çerçevede, üreme sağlığı hizmetlerinin de diğer koruyucu sağlık hizmetleri ile bütünleşik; kesintisiz, danışmanlık, bilgilendirme ve sarf malzemesi dahil mahremiyeti sağlanmış ortamlarda kolay erişilebilir şekilde sağlanması gereklidir. Bu konuda özellikle bu alanlarda eğitim görmüş deneyimli ebe, hemşire ve hekimlerin hizmet sunumunda aktif rol üstlenmesi ve çalışmaların sürekli bilgi, eğitim ve farkındalık aktiviteleri ile desteklenmesi daha verimli sonuçlar doğuracaktır. Yine üreme sağlık hizmetleri sunumundan bu alanda deneyimli uluslararası kuruluşları ve Türkiye'de bulunan sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapılması yarar sağlayacaktır."

TÜRKİYE'DE YAKLAŞIK 700 BİN SURİYELİ VAR

Başbakanlık Afet ve Acil Durum (AFAD) Başkanlığı verilerine göre özellikle Kilis ve Gaziantep'ten Türkiye'ye girişler yoğun olarak devam ederken; Adana, Hatay, Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa, Kahramanmaraş, Osmaniye, Adıyaman, Mardin ve Malatya'da oluşturulan çadır ve konteyner kentlerde yaklaşık 218 bin Suriyeli kalıyor. Türkiye genelindeki Suriyeli sayısı ise 700 bin civarında. DHA