Bu müthiş bir sonuç...Çünkü eğer bir kayıp olsaydı, işimiz bundan sonrası için çok zora girecekti... Bu nedenle maç öncesi "tek" puana bile razı olduğumuzu yazdık ve uyarımızı yaptık... Denizlispor bir hafta önce Galatasaray ile oynadığı özel maçta çok iyi gözükmüştü... Endişemiz biraz da pozitif futbolunda yatıyordu...
Hatta ilk yarının bitimine doğru kalemizde yarattığı pozisyonlar, direkten dönen topları, nefesleri kesmişti...
Ama kalede Bosnalı kaleci vardı... Hasagiç'in sahneye çıkması haliyle Denizlispor'lu forvetin gardını düşürmesine yol açtı...
Çünkü bir kaleci kalesinde devleşirse rakip takım forvetini yılgınlığa düşürür, kendi defansına ve takım arkadaşlarına ise güven verir...
Hasagiç'in bu çabasını kadar, diger arkadaşlarının gayreti de alkışa değerdi...
Veysel'in 48. dakikada "al da at' diyerek verdiği pası, ligde uzun süreden beri suskun kalan Diawara'nın filelere yollaması, ardından Krita'nın füzesiyle gelen ikinci gol, Denizlispor'a teslim bayrağını daha 54. dakikada çektirmeye yetmişti...
Krita bu golü ve sergilediği oyunuyla,yönetimde kendisini suçlayanlara da bir cevap vermiş oluyordu aslında... Gerek haftalar önce bizlerin, gereksede son dönemde Celal Doğa'ın uyarısına rağmen bu futbolcuyu gözden çıkarmaya hazırlanan, hatta bu yönde yakın ilişki içinde oldukları menejerlere bile baskı uygulayan kişiler, sanırım büyük bir hatadan döndüklerini anlamışlardır...
Dünkü maçta yeni transfer Afanou, Denizli forvetlerine nefes aldırmayanlar arasında ön planda yer alarak, defansif zaaflar yaşayan takıma, iyi bir çare olduğunun sinyalini vermiş oldu. Denizli deplasmanında alınan aslında 3 puan değildi... Gaziantepspor bu galibiyetiyle, kendi kulvarındaki bir takımdan 6 puan alacak kadar değerli bir galibiyet elde etmiş oldu... Zaten işin gerçeği de bu... Gaziantepspor ikinci yarıda kendi kulvarındaki takımlara kolay kolay puan kaptırmamalı... Hatırlasanıza, ilk yarıda kimlere puan vermedik ki? Bu Denizli bile Kamil Ocak'tan puan çıkartmıştı...
Şimdi herkes aklını başına toplamalı ve yönetici futbolcusuna daha şefkatli ve daha açık, teknik adam ise yakaladığı ivmeyi aynı mantaliteyle devam ettirmeli...Hiç merak etmeyin gerisi çok kolay...
Sezon başından beri söylüyorum, bizim futbolcularımız aklı başındadır...
Eğer aksi olsaydı, ilk yarının sonuna gelindiğinde kendileri hakkında yöneticilerin ve teknik adamların söylediklerinden kötü etkilenirlerdi...
Demekki, öyle değilmiş... En basit örneği Hasagiç ve Krita...