Hamama mı gediyk sahreye mi...

Daa tıfıl sabi uşagık. O gün anamlar, dezemler, ev horantası, naden adam varsa hamama gediyk taman. Arvad hamamına. Allaam 6 yaşadıydım.Teho sahı sahreye gediyk. İçli küfde, maltıhalı küfde, dolma, maaş pibazı, leençeler.... Daa bi de orda gırmızı yağlı küfde yoorucuk.. Sabah giricik aaşam çıhıcık...

İreklam olmasın deyn hamanın adını vermeym. Bi orduynan gapıdan girdik. Anam gaymeynen kelle başı sayıy. Sıra baa geldi. Aha menşur hanek başladı;

-Be anam (beni gösteriy) bobasını da getireydin acı navar..

-Kele anam bu daa sabi uşak. Aglı yetmez. (nası yetmez gurt kimi biliydim her şeyi)

-yeri ordan bacım, bi sefer gelmiş artı bi daa getirme, almam valla. (soona baa soruy şimdik)

-oolum sen ahıl bali oldun mu layn...

-Ne balığı dezee

-Hıı ey temam geç..

Aboowww hamamda daş adsan yere düşmez. Su sesi, şapşak sesi, taslar yere düşer, bi gıyamet...

Bi nenem yahalar beni irahmetli. Gunnada sıhıştırır. Keseler yur, eyce beni. Curundan sıcak su başıma döker.. Oyy anammm haşlandım. Soona suyu gırklar. Bi tas su alır curundan. Avucunun içiynen suya vurur sayar... Şap şap şap... Sahı suyu soğutuy. Beni gandırıy. Gırklama bu. Gaçmaya çalışırım, tasdan gafama içirir... Barmaklarım ellerim garicik olmuş sudan.. buruş buruş..

Aaşam eve geldeemizde hışımız çıkmıştır. Her tarafımda kese yanıkları. Bobaa acı bi daa senden gedek. Ben gedmeycim anamgilden... Oyy babam Allah gani gani irahmet eylesin saa...

BÖÖN DOĞANLAR

Oolansa Yirik Abdülgadir Gızsa Süslü Minever

GÜNÜN YİMEE

Haspirli yoğurtlu patata. Şareli aş.

CUMA DEYİŞİ

Mal kaybeden, bir şey kaybetmiştir, onurunu kaybeden birçok şey kaybetmiştir. Fakat cesaretini kaybeden her şeyini kaybetmiştir. (Goethe)

Düşmanlarınızı affedin bu bir büyüklüktür. Ama onları unutmak büyük bir aptallıktır.

( J. F. Kennedy )

Ölü Ozanlar Derneği

Sanırım üniversite yıllarında izlemiştim. Robin Villiams'ın muhteşem bir filmiydi. Hikaye, 1950'li yıllarda disiplinli bir okula gelen bir edebiyat öğretmenini anlatıyordu. Hoca, çoğu baskı altında olan öğrencileri edebiyat ve şiirin bambaşka dünyasıyla tanıştırır. Onlara özgürlüğü, hayatı yeniden anlamayı ve dünyaya farklı açılardan bakmayı öğretir.

Bence filmin asıl sahnesi bir öğrencinin masanın üstüne çıkıp dünyaya farklı bir gözden bakmasıydı...

Bu benim ufkumu açmıştı...

Hayat sadece siyah-beyazdan ibaret değildi. Bize gösterilen ve verilen şeyin doğru olup olmadığını sorgulama gereğini hissetmiştim. Biz gündemin peşinden gitmek zorunda değil, gerçeğin izini bulmak zorundayız.

Afrika'ya yardım için büyük konserler veren popçuları alkışlamak yerine, o popçuların efendilerinin Afrika'yı nasıl sömürdüklerini bilmeliyiz...

İki tane karaya vurmuş balinayı kurtarma operasyonu için gemilerini seferber etmiş bir emperyalist ülkenin Tv'de canlı yayında iyilik melekliği görüntüsünü değil, Ortadoğu'da katlettiği insanlığı görmeliyiz.

Özgürlüğün en büyük düşmanı halinden memnun olan kölelerdir...

Her şey imaj değil. Zarf ve mazruf arasındaki ince ilişkiyi bilmeliyiz.

Sisteme aitsen ve onun kölesi isen varsın, ünlüsün ve yükselirsin. Değilsen yok edilirsin. Seni yargılarlar, suçlarlar hatta çocuk tacizcisi bile yaparlar, Michael Jackson' a yaptıkları gibi...

Siyahsan kötüsün, beyaz isen iyi...

Michael Jackson'a vitiligo hastalığı bulaştırdılar ve onu beyazlaştırmaya çalıştılar. Yönetemeyeceklerini anlayınca da öldürdüler.

Bir albümünde Jackson aynen şöyle diyordu;

Will me, thrill me (beni yönet, beni korkut)

You can never kill me. (beni asla öldüremezsin)

Kimileri mahkeme salonlarında süründürülür, kimilerinin ise sadece dosyaları sürünür...

HARBİDEN

Haram olsun. Fenerbahçe maçında ofsayttan gol yiyoruz ve net bir penaltımız verilmiyor. Bu şartlarda nasıl galip gelebilirdik ki? Sesimizi bile çıkartmadılar. Aynı şey onların başına gelse, dünyayı başımıza yıkıyorlar. Boynuzsuz keçi, boynuzludan hakkını alacaktır. Federasyonun yüzüne tükürüp ceza almayanlardan ne beklenirdi ki zaten. Şimdi biz 1 puan ile küme düşersek bunu vebalini kim ödeyecek?