Anadolu Düşünce Grubu'nun düzenlediği toplantıda konuşan Prof. Dr. Abdurrahim Karslı'nın 'Türkiye'de adalete güven sıfır noktasına geldi. Eskiden hukukçu dediğin zaman herkes onu görünce titrerdi. Şimdi ise hukukçular kendi kendilerinden titriyorlar. Kendi makamlarından titriyorlar, gölgelerinden korkuyorlar' şeklindeki sözleri yeni bir gündem yarattı.

Karslı'nın sözlerine katılan Baro Başkanı Ali Elibol, "Ne hakim güvencesi ne yargı güvencesi kaldı. Türkiye'de konuşan barolar ve avukatlar kaldı. . Hakim ve savcı arkadaşlarımız bu düzenlemelerle kendilerini güvencede hissetmiyorlar" derken, Av. Sermet Atay, "Adliyede herkes birbirine şüpheyle bakar, korkar, denetler hale geldi. Onun içinde adliyede adaletten çok korku hakim oldu" dedi. Av. Bektaş Şarklı, "Siyasi iktidar kim olursa olsun hakim savcının bağımsız olarak karar vermesi gerekiyor, ideal olan bu" derken Av. Hüseyin Çolak ise, "12 yıllık Ak Parti iktidarında yargı daha da bağımsızlaştı, bağımsızlaştığı kadarda tarafsızlaşması lazım" dedi.

ELİBOL: HAKİMLER KARARLARIYLA KONUŞUR

Gaziantep Barosu Başkanı Ali Elibol, hakim ve savcıların kendilerini güvende hissetmediklerini belirterek, "Türkiye'de tek konuşan barolar ve avukatlar kaldı. Hakim ve savcı arkadaşlarımız bu düzenlemelerle kendilerini güvencede hissetmiyorlar. Hakimler kararlarıyla konuşur, son dönemde hakimlerin verdiği kararlarla ilgili tapeler çıktı. Ne hakim güvencesi ne yargı güvencesi kaldı" dedi.

HUKUK DEVLETİ İLE BAĞDAŞMAZ

'Bu algıdan yürütmenin hızla uzaklaşması ve hukuk devletinin kurallarına dönmesi lazım' diyen Ali Elibol, "Gerçekten hukuk devletinin anlamı açık. Vatandaşlar kadar idare edenlerinde de kendilerini hukuk kurallarıyla bağlı sayması diye belirtilir hukuk devleti. Ama ben meclisteki çoğunluğuma güvenerek bazı suçları suç olmaktan çıkarırım mantığı hukuk devleti ile bağdaşmaz" dedi.

YARGI BAĞIMSIZ DEĞİL

Savcının hakimden almış olduğu kararı polisin uygulamamasının hukuk devleti ile bağdaşmayacağını dile getiren Elibol, "Türkiye gibi yürütmenin yasamaya da egemen olduğu kuvvetler ayrılığının sulandırılmış şekli olan demokrasilerde denetleme ve dengeleme görevini yerine getirecek tek erk, yargı erkidir. Yargının hakim ve savcı ayağı bu şekilde korku ve kuşkular altındayken yargı bağımsızlığından söz etmek mümkün değildir" dedi.

HAKİM HAKİMLİĞİNİ,SİYASETÇİ SİYASETÇİLİĞİNİ YAPSIN

Kararıyla konuşan Anayasa mahkemesi başkanına cübbeni çıkarda siyasete atıl demenin, yargı bağımsızlığı ile bağdaşmayacağını ifade eden Elibol, "Çünkü onlar, yani hakimler, birilerinin hoşuna gitsin veya gitmesin diye karar vermezler. Hukuk ve kanun kurallarına göre karar verirler. Bir hakimin sen siyaseti bırak cübbeyi giy deme şansı varmıdır? Onun için hakim hakimliğini, siyasetçi siyasetçiliğini, millitvekili de milletvekili görevini yapmalıdır. Demokrasi, hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığı bunu gerektirir" dedi.

BU ALGI GİDERİLMELİ

Hakim savcıların şu anda attıkları adımdan kuşku ve korku duyar hale geldiklerini söyleyen Elibol, "Ve bu algıyı gidermekte yürütme organının görevidir. Tabiki görevini kötüye kullanan hakim ve savcı varsa bunları bir yerden bir yere tayin ederek değil, elinde sağlam delil varsa, görevden alıp hakkında dava açmak gerekir. Elinde sağlam delil yokken insanları şaibe altında bırakmak demokrasi ve hukuk devleti mantığıyla bağdaşmaz" dedi.

ATAY: HERKES BİRBİRİNE ŞÜPHEYLE BAKIYOR

Av. Sermet Atay, herkesin soruşturma geçirdiğini belirterek, "Hakim savcılar bastırıldı, sindirildi, tapeler dinleme kayıtları herkesin dinleneceğini gösterdi. Adana'daki operasyondan sonra bazı hakim ve savcıların dinlendiği ve özel hayatlarının deşifre edildiği durumlar ortaya çıkınca herkes birbirinden korkar ve şüphe eder hale geldi. Eskiden adliyede bir hakim, bir savcı, bir avukat sosyal anlamda arkadaşlık ederdi. Şimdi Adliyede herkes birbirine şüpheyle bakar, korkar, denetler hale geldi. Onun içinde adliyede adaletten çok korku hakim oldu" diye konuştu.

HAKİM SAVCI TEMİNATI KALMADI

Tüm bunların 17 Aralık'tan sonra olduğunu ifade eden Sermet Atay, "Daha önce de herkesin dinlendiği söyleniyordu, sokaktaki adam ben dinlemiyorum diyordu. Fakat son kayıtlar gösterdiki herkes birbirini dinliyor, MİT polisi, polis MİT'i dinliyor, genel kurmay polisi dinliyor, herkes birbirini dinler, takip eder hale geldi. Ortada bir korku hükümranlığı başladı. Hakim savcı teminatı kalmadı. Bugün buradayken yarın çok kolay bir şekilde başka bir yere sürgün gönderilebiliyorlar. Bu da hakim savcılara karar verirken baskı yapmaya başladı. Savcı soruşturma açarken başıma birşey mi gelir diye düşünüyor. Bir hakim siyasi bir olayla ilgili başıma bir şey gelir mi diye çekinir hale geldi" dedi.

ADALET MEKANİZMASI HÜKÜMETE BAĞLI İŞLİYOR

'Anayasa mahkemesi bile Başbakan tarafından acımasızca eleştirilebiliyor' diyen Atay, "Anayasa Mahkemesi Başkanı verdiği karar nedeniyle açıkça eleştiriliyorsa, diğer hakim ve savcıların durumunu siz düşünün. Eskiden yargıtay belli bir grubun arka bahçesi denilirken şu anda tamamen adalet mezanizması hükümete bağlı işliyor. Hükümetin düşüncesine aykırı karar veren tehdit ediliyor, sürgün ediliyor, soruşturma geçirir bir hale düştü. Bu da bütün insanların adalete olan güvenlerini sarsmaya başladı. Kim kime güvenecek? İnsanlar da neye güveneceklerini şaşırdılar" dedi.

ADALET TEŞKİLATI KİMSENİN ARKA BAHÇESİ OLMAMALI

Adalet sistemiyle bu kadar oynamanın, baskı yapmanın doğru olmadığını söyleyen Atay, "Bu sonunda bumerang gibi gelip yapanı vurur. Güçlü olan gücünü kaybettiğinde gelir kendisini vurur. Adalet herkese lazım. Herkes birbirinden korkar hale geldi. Hükümetin aleyhine dava açmayan ödüllendiliyor, açan sürgün ediliyor. Adalet teşkilatı kimsenin arka bahçesi olmamalı. Hiçbir siyasi görüşün veya hiçbir hükümetin arka bahçesi olmamalı. İnsanların adalete olan güveni sarsılırsa devlete olan güven sarsılır, o zamanda başı bozukluk ortaya çıkar" dedi.

ŞARKLI: ESKİDEN DE SÜRÜLEN HAKİM VE SAVCI VARDI

Av. Bektaş Şarklı ise bunların Ak Parti'den öncede yaşandığını söyledi. Şarklı şunları söyledi: "Bu bugünün sorunu değil. Ak Parti iktidarından öncede böyleydi. Yani 50'lere kadar gidebilirsiniz. 70'ler, 80'lerde de iktidar kimse ondan korkuyorlardı. Ak Parti dönemine has değil. Güç odağı kimse, maalesef hakim ve savcılar buna endeksli kararlar veriyorlardı. İktidarın gücüne karşı bir korku var. Bizde maalesef bağımsız yargı oluşmuyor. Şu anda korku biraz fazla olabilir belki katmerlenmiştir ama her dönem siyasi iktidara karşı bir kaygı, bir korku her zaman vardı. Eskiden sürülen hakim savcı yok muydu? Hakim savcı korkmadan karar vermeli, siyasi iktidar kim olursa olsun hakim savcının bağımsız olarak karar vermesi gerekiyor. İdeal olan bu. Hakim savcı korkarak karar verirse bu sorunlarda yaşanmaya devam eder. Hakim savcılar ekonomik açıdan bağımsız olur ve bağımsız karar verdiği zaman Türkiye'de beklediğimiz, özlediğimiz hukuk sistemine o zaman kavuşuruz."

ÇOLAK: AK PARTİ DÖNEMİNDE YARGI BAĞIMSIZLAŞTI

Av.Hüseyin Çolak, hukukun herkese lazım olduğunu belirterek, "Yargı hem tarafsız hem de bağımsız olmalı. Hakim savcıya da hukuk lazım. Karar verirken üstün hukuk normları var. Hakimler hem yasalara göre, hem de üstün hukuk normlarına göre karar vermeliler. Adalete güvenmeyip neye güveneceğiz? Adalete güvenmek durumundayız. Bu memlekette doğru karar veren bir sürü hakim var. Adaletin olmadığı toplumda kargaşa olur, şiddet olur, kaos olur. Yanlış giden birşeyler varsa el birliği ile düzeltmek lazım. Hükümete bu kadar da yüklenmek haksızlık olur. 12 yıllık Ak Parti iktidarında yargı daha da bağımsızlaştı, bağımsızlaştığı kadarda tarafsızlaşması lazım. Ak Parti hükümeti ile birlikte uluslararası normların iç hukuk normu kabul edileceği, HSYK'nın yapısı bugüne kadarki en bağımsız haline kavuştu. Çünkü 2010'daki Anayasa değişikliği bu sağlandı" diye konuştu. Meral KINACILAR