BAŞBAKAN KENDİNİ BİTİRİYOR

Her hafta, hatta 2-3 günde bir Türkiye'de gündem olumsuz yönde mutlaka değişir... Değiştirenler ise ülkenin başbakanı veya meclis başkanı...Veyahut bazı bakanlar...Son gelişmeleri anlatmaya gerek varmı bilemiyorum... Ama tarih kitapları, herhalde hiç bir dönemde, bir ülkenin başbakanının, kendi ülkesinin Berlin Büyükelçisini herkesin önünde azarlayıp yuhalatmasına neden olması kadar talihsiz bir olay yaşattığını yazmamıştır. Çünkü böyle bir olayın olması imkansız gibidir.. Bence bu son olay, Recep Tayyip Erdoğa'ın Türkiye'nin Başbakanlık görevini taşıyamadığının bir belgesidir...Hiç uzağa gitmeye gerek yok, son bir hafta içinde Erdoğa'ın yaptıklarına tekrar bir göz atın; Danıştay olayına yargı dururken, balıklama atlamasını ve gerçeği farklı noktalara çekmek istemesine bakın... Adaleti hiçe sayıcı girişimlerini göz önüne getirin, olayı susurluk gibi, sauna çetecileri gibi farklı noktalara getirmeye çalışmasını, ama sonunda elebaşı gibi gösterilen Muzaffer Tekin isimli eski yüzbaşının, suçsuz görülüp mahkemede serbest bırakılmasını hatırlayın... Ardından merkez bankasına müdahele edişini, dolar ve euro'nun başını alıp gidişini, piyasaların allak bullak oluşunu tekrar hatırlayın...Bu sadece bir haftalık gelişmeler...Elbette bizim olumsuz olarak değerlendirdiğimiz bu olayları, olumlu görenlerde olacaktır...Başbakanı seven ve O'na her yönü ile bağlı olan kesimler, bu yazdıklarımızdan hoşlanmayacaktır... Ama zaman içerisinde bu arkadaşlarda görecektir ki, kaybeden ülkemiz olacaktır... Hatta şimdi kendini padişah gibi gören Recep Tayyip Erdoğan, çok geçmeden belki 3-5 yıl sonra ne kadar büyük bir hata yaptığını görecek ve pişman olacaktır...

BU EL ELE TUTUŞMAYA SAKIN İNANMAYIN

TOBB'un toplantısında Başkan Rıfat Hisarcıklıoğlu, Başbakanı, Baykal ve Ağar'ı sahneye davet ederek el ele tutuşturmuş...Böylece gazetecilere poz verilmiş, birlik beraberlik görüntüsü çizilmeye çalışılmış. Keşke olsa ama nerdeee... Üçünün de kafasında farklı şeyler yatıyor. Üçü de ellerinden gelse birbirlerinin boğazını sıkacak. Ama bu görüntüyle her zaman olduğu gibi, yine bizi kandırmaya çalışıyorlar...Şahsen ben bu kadar riyakarlığa dayanamam...Halkı aldatmayı içime sindiremem...Böyle ikiyüzlülük yapamam...Bunun adı politikaysa böyle politikaya bin kere, milyon kere lanet olsun...

CİNAYETLER NASIL BU KADAR KOLAYCA İŞLENİYOR ?

Son günlerde şehrimizde sıkça işlenmeye başlanılan cinayetler, oldukça dikkat çekmeye başladı. Kentin göbeğinde eli silahlı adamlar birbirlerine kurşun sıkıyor, birbirlerini öldürüyor. İşte son olay stadyumun altındaki kebapçıda meydana geldi. Adam işyeri açmak için faize para almış, ödeyemeyince faiz birikmiş ve iş bu noktaya gelmiş... Bu işin tefeci ve tahsilatçı yanı... Digerleri ise kimisi adını kız meselesi, kimisi ise namus koyuyor... Ayrıca tehdit, şantaj ve kin gütme sonucu tabancaya sarılıp cinayet işlemek... Peki insanlar niye bu kadar kolayca silaha sarılıp adam öldürüyor? Bu bir güvenlik zaafımıdır ? Kentte asayiş yönünden zaafiyetmi vardır ? Elbette buna tümden evet veya hayır diyemeyiz... Ama insanlar beline rahatlıkla silahı koyup sokağa çıkıyor, adam yaralayıp öldürüyor, kapkaç yapıyor, işyerlerine girip tehditle para alıyorsa, bunların oluşumunda polisten korkmadığı, çekinmediği anlamı çıkar... Ama herşey bununla bitmiyor sevgili okurlar... Çünkü polisteki eksikler bir yana, cinayet işleyen, adam yaralayan, her türlü suçu rahatlıkla işleyenler, mevcut kanunlardan korkmuyor... Adam bir kişiyi öldürüyor 2-3 sene hapis yatıp çıkıyor...Yaralayanlar bazen hapse bile girmiyor... İşte geçtiğimiz günlerde İstanbul'da, 2,5 yıl önce annesinin gözü önünde kızına tecavüz edip öldüren katil serbest bırakıldı. Bu ve buna benzer yüzlerce dava...Hepsine bir göz attığınızda, ülkemizdeki ceza yasalarının yetersiz olduğu, nedense birçok maddelerinin hep suç işleyenin lehine geliştiğini görüyoruz... Haliyle bu durum zaten yeterli eğitime sahip olmayan kişilerde rahatlık yaratıyor. Bu tipler, çetelerin, organize suç şebekelerinin çok kolay şekilde kullandığı ve suç makinasına çevirdiği kişiler oluyor... Hele son yıllarda bu kurtlar vadisi dizisi yüzünden iş zivanadan çıktı... Elbette her ülkede olduğu gibi bu diziler Türkiye'de de olacak. Ama o ülkelerdeki gelişmişlik, eğitim ve kültür durumu, bu tür dizilerin insanları etkileme gücünü azalltıyor... Bizde ise tam tersi, diziyi izleyen kendini filmin aktörü yerine koyuyor... O zaman da, silahlar, bıçaklar rahatlıkla konuşuyor...Tıpkı son zamanlarda ülkemizde ve şehrimizde artan cinayet, yaralama olaylarında olduğu gibi...

BELEDİYELER VATANDAŞI CİDDİYE ALMAK ZORUNDA

Hep söylüyor , hep yazıyoruz; "Belediyeler ve bağlı kuruluşları vatandaşı ciddiye almalı" diye... Ama belediyedeki yetkili kişilerin, vatandaşın duygusunu, onların yaşadıkları sıkıntının ne olduğunu bilecek kadar hassas olmayışları yüzünden, belediye-vatandaş ilişkileri hep limoni oluyor... Alttaki birim müdürlerinin işgüzarlığı, lakayt davranışları, boşvermişliklerinin faturası, haliyle belediye başkanlarına çıkarılıyor... Özellikle de Asım Güzelbey'e... Örnekler o kadar çok ki... Ağırlık noktaları ise yol, kaldırım ve alt yapı çalışmaları... Kanalizasyon, boru değiştirme ve tamirat işleri... İlk bakışta belediyelerin özellikle büyükşehir'in ve Gaski'nin bu çalışmalarına alkış tutuyorsunuz... Nihayetinde semtinizin, sokağınız veya caddenizin alt yapısı daha sağlıklı hale getiriliyor...Yollar veya kaldırımlarınız yapılıyor....(Şahinbey'deki Ömer Ca'ın bazı cadde ve sokaklardaki güzelim asfaltları ve kaldırım taşlarını söküp yerine gereksiz yere, hemde kilit taşı döşemesi hariç) Ama işin başlangıcındaki hızlılık ve ciddiyet, sonunda kayboluyor... Çünkü belediyeler arasındaki çekişme ve birimler arasındaki kopukluk yüzünden asıl yapılması gereken görev askıya alınıyor...Haliyle cadde ve sokaklar toz toprak içinde öylece kendi haline bırakılıyor...Evler ve işyerleri toz duman içinde kalıyor, ulaşım aksıyor, insanlar yazın sıcakta, kışın soğukta ve çamur deryası içinde perişan ediliyor... Başvurmadıkları yetkili kalmıyor ama belediyelerdeki görevliler, kusuru birbirlerine atmakla vatandaşı başından savıyor... Evet... Şu anda Gaziantep kenti Büyükşehiriyle, Şahinbeyi ve Şehitkamiliyle tamamen bu durumla karşıya karşıyadır... Şehitkamil için şikayetin daha az olduğunu söylemeliyim..

PEKİ NE YAPILMALI ?

Üç belediye başkanı da önce sadece bu konuyu konuşacak bir toplantı yapmalı...Hatta toplantıya Tedaş ve Telekom yetkilileri de çağrılmalı. Şahinbey'in ve Şehitkamil'in, Büyükşehirle ilgili ama aksayan işleri hangi birimdeyse masaya yatırılmalı... Atıl halde duran koordinasyon merkezinin aktif hale gelmesi sağlanmalı ve birimler arasındaki başıboşluk giderilmeli...Vatandaşın hangi konularda nereye veya kimlere başvuracağı açık açık anlatılmalı...Telefon açan vatandaşlara dünyayı zehir etmeyecek yöntemler geliştirilmeli...Şikayetini veya önerisini anlatacağı birimlerde ciddi kişiler ve yetkililer bulundurulmalı...Yolu açan Gaski ise, yolu kapatacak olan birim bu işi yakından takip etmeli. Hangi bölge, hangi cadde veya sokaksa, orada yapılacak olan çalışmanın süresi bilinmeli ve şikayete gerek kalmadan harekete geçilmeli...Vatandaşlar, artık toprak çöksün, yol otursun gibi ilkel savunma masallarıyla avutulmak istemiyor...Avrupa'da bu işler nasıl oluyorsa, burada da öyle olması sağlanmalı...Nihayetinde Avrupalı belediyelerin kullandığı makinalar bizde de var. O zaman insanlara haftalarca, aylarca niye eziyet ediliyor...

REFÜJLER GÜZELLEŞİYOR, AFERİN RECEP BEYE

Herşeyi eleştirecek değiliz ya... Bu kez alkışımız, Büyükşehir park ve Bahçeler Müdürü Sayın Recep Kaşmer için... Bahar mevsimiyle birlikte kaldırımların belirli köşeleri, refüjlerin uc noktaları ve ortalarındaki bazı bölümler güzel güzel çiçeklerle donatıldı. Buna kavşakların çevresi dahil...İnsanın görünce içi açılıyor...Tertemiz bir görüntü oluşturduğu gibi, Avrupa kenti gibi bir hava veriyor... Şimdi bazı bölgelerde çimler kaldırılıyor ve oralara da çiçekler konuluyor. Çok da güzel oluyor... Bu işte mutlaka Sayın Asım Güzelbey'in etkisi vardır ama, yine de görevini başarıyla yürüten Sayın Recep Kaşmer'i unutmamak gerek...

SİTEMİZ YENİ DÜZENLEMEYLE FAALİYETTE

İnternet sitemizin başına gelmedik kalmadı. Defalarca saldırıya uğradık, günlerce kapalı kaldı... Bunların tek nedeni var; KISKANÇLIK...ÇEKEMEMEZLİK !... Başka bir neden göremiyorum çünkü...Günde 2500- 3 bin ziyaretçinin girdiği, hatta bazı günlerde 10 bini bulduğu sitemizi etkisiz hale getirmek isteyenlerden ricamız, biraz sağduyulu olmalarıdır... Herkese yetecek kadar site var, herkes istediği siteyi açmakla özgür... O zaman başka bir siteye yönelik saldırı yapmak kime ne kazandırır ki... Bugünden itibaren sitemiz yepyeni bir düzenlemeyle karşınıza çıkıyor. Önceki düzenimizde güzeldi, hayli beğenilmişti ama değiştirme ve biraz daha geniş kapsamlı yapma zamanı gelmişti. Artık bundan sonra arşivimize de bakabilirsiniz. Ayrıca haberlerimizi ve köşe yazarlarımızı yorumlayabilir, dilek ve temennilerinizi rahatlıkla yazabilirsiniz...

Şimdiden hepinize teşekkür ediyor, sağlıklı haftalar diliyorum.