Asım GÜZELBEY, Eyüp BARTIK ve Zihni KEPKEP…

Ne zamandır bir sosyologa bu üç isimle ilgili ortak bir davranışlarının nedenini sormak istiyordum...

Nihayet geçtiğimiz gün bir fırsatını buldum.

Prof. Dr. Özkan YILDIZ’a sordum.

"Sayın Özkan, Asım Güzelbey, Celal Doğan’dan devraldığı makam odasında Başbakan’ın fotoğrafı dışında, çok fazla bir değişiklik yapmadı, eşyalara dokunmadı...

Sadece Asım GÜZELBEY değil…

Eyüp BARTIK da GÜZELBEY’den farklı değil...

Rakibi ASLAN’ı deviren BARTIK da makam odasında hiçbir eşyaya dokunmamış...

Masa, koltuk, perde, halı aynı...

Tek dikkat çekici nokta, sigara dumanı yok...

Bu arada, birkaç yıl önce görmüştüm. Zihni KEPKEP de babasının odasındaki hiçbir şeye dokunmamıştı… Masasının üzerinde kalemden, kağıda, cetvelden sümene herşey yerli yerinde duruyordu…

Tozlu odanın içindeki tozlu eşyalar insanda, sanki rahmetli heran çıkagelecekmiş hissi veriyordu…

Bu davranışların nedeni nedir? Bu davranışların sosyolojide, psikolojide bir karşılığı var mı?"

Prof. YILDIZ, bu davranışları savunma mekanizmaları içinde değerlendirmek gerektiğini söyledi ve şu değerlendirmeyi yaptı;

"Bu davranışa psikolojide ÖZDEŞİM kurma, yani aktörle özdeşim kurma diyoruz...

Kişinin rakibini MODEL gördüğünü, inkar etmediğini ve kabullendiğini gösterir...

Bu davranış, kişinin MÜTEVAZİ biri olduğu, karşısındaki rakibine SAYGI duyduğu, onunla BARIŞIK olduğu, İNTİKAM alma duygusunun olmadığı anlamına gelir...

Bu aynı zamanda karşısındakini DÜŞMAN değil, DOST gördüğünü de ifade eder...

Bu davranışı sergileyen kişinin KUTUPLAŞTIRICI bir yapısı ve KATI bir siyasi görüşü yoktur...

Kendisinden önce bu koltukta oturan kişinin bu kentin bir REALİTEsi olduğunu kabul ediyor…

Onu SİLME, UNUTTURMA, GÖZARDI etme yoluna gitmiyor...

Emeğe saygısını ifade ediyor...

Kendinden önceki kişiye İTİBAR ediyor, değer veriyor...

En önemlisi de KOMPLEKSli biri olmadığını gösteriyor.

Ülkemizde ve ilimizde bu tür figün ve aktörlere ihtiyaç var…"

CEMAATLER SAHADA

Geri sayım başladı....

Siyasi partiler kadar, GÜLEN ve diğer CEMAATLER de seçim çalışmalarını hızlandırdı...

Bugüne kadar siyasetin yanından geçmeyen cemaatler, 17 Aralık DEPREMinden sonra bertaraf olmamak için taraf olup, kutuplaştılar…

Sahaya indiler…

Cemaat toplantılarının sonunda açık açık, ’şu partiye, bu partiye oy verin’ söylemleri artmaya başladı…

OKUYUCULAR, YAZICILAR, BİLAL Hocacılar, Ak Parti’nin yanında…

SÜLEYMANCILAR da var...

Gülen Cemaati, Türkiye’nin en büyük cemaati, bu yadsınamaz…

Ak Parti bunun farkında ve üzüntüsünde...

Tek tesellileri ise diğer cemaatlerin oyları...

Nur cemaati var. Nur cemaatinin kendi içinde birçok kolu var…

Örneğin Okuyucular, Yazıcılar bunlardan ikisi…

Bunların desteği Ak Parti’ye...

Said-i NURSİ’nin talebesi Mehmet Kırkıncı hocanın kolları var...

Bunlardan Ak Parti’ye sıcak bakan çok...

Süleymancılar var... Saidi Nursi döneminde yaşamış, ancak Said-i Nursi’den ayrı bir kol Süleymancılar...

Süleyman Hilmi TUNAHAN’ın yolundan gidenlere deniyor… Bunların büyük yurtları var... Kasaba ve beldelerde dahi örgütlüler...

Süleymancılar Ak Parti biraz da MHP ağırlıklı...

Tarikatlar da var...

NAKŞİ, KADİRİ bunlar cemaatleşmiş durumdalar…

Menzil, Nakşi bir tarikat… Büyük ve geniş bir cemaat... Ak Parti’yi destekliyorlar…

İsmail Ağacılar da Ak Parti’nin yanında...

Bilal Babacılar var… (Kadiri tarikatına bağlılar) Yine Ak Parti’ye çalışıyorlar…

Şeyh Hasan yani Hasan Hocacılar var…§

Seçimlere sayılı günler kaldı…

Yarış iyiden iyiye kızıştı…

Başbakan 14 Mart’ta şehrimizde olacak…

Başbakan’ın mitingi seçimlerle ilgili bir ipucu verecek ancak cemaatlerin GÜCÜnü,

sandıklar açılmadan, görmemiz mümkün değil…

Bakalım GÜLEN kim olacak?

MUHTAR ADAYLARI...

Ökkeş Titiz’in bir dileği var...

TİTİZ, devletin temsilcisi Muhtar adaylarına da, meclis üyeleri, belediye başkan adaylarına konulan şartların konulmasını istiyor...

Dinleyince hak veriyorsunuz...

"Bacım, muhtar adayı olmak çok kolay. Seçim sabahı matbaaya evrakını bastır, muhtar adayı olabilirsin...

Önceden sabıka kaydı istenmiyor...

Senden muhtar seçildikten sonra savcılık kağıdı isteniyor...

Herhangi bir şart-şurt yok...

Bu bende büyük bir sancı...

Belki araştırılsa, Türkiye’de okuma yazma bilmeyen çok sayıda muhtar olduğu görülür..

Çünkü muhtarlık için bir tahsil derecesi yok...

Ama, bir yanlış yaptığında 657’ye tabisin diye kaymakam hakkında kovuşturma izni verip, paketleyip seni savcılığa gönderiyor...

Adam muhtar olabilmek için dökülüp saçılıyor...

Bir kahveye gidip toplantı yapsa, 100-200 lira ÇAY parası vermek zorunda…

Seçim gününe kadar maddi-manevi yoruluyor…

Seçimlerin ardından sabıka kaydında bir cürümü var, bitti o zaman. O kadar masraf boşa gidiyor…Kendisine oy verenlerde şok oluyor… Mahalleli taraf olmuş, mahalle, köy ikiye bölünmüş…

Türkiye’de 53 bin muhtarlık var, bu seçimde sabıka kaydından kaçı dökülecek bakalım… Herkes Peygamber değil ki…

Titiz haksız mı?

Kalın Sağlıcakla…