Gaziantep'in tanınmış avukatlarından İsmail Akkaya'nın ofisinde uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülmesi, akıllara bir kez daha güvenli bir şehirde mi yaşıyoruz? sorusunu getirdi. Görüşlerine başvurduğumuz çok sayıda avukat, Gaziantep'in artık güvenli bir şehir olmaktan çıktığını, bu konuda yetkililerin acilen önlem alması gerektiğini söyledi. Kentte ciddi bir güvenlik zafiyetinin olduğunda birleşen avukatlar, "Toplumda zaten güvenlik namına hiçbir şey kalmamış. Meslek ayrımı yapmaksızın şehirde yaşayan hiçbir Gazianteplinin can güvenliği garantisi yoktur. Sürekli göç alan bir şehir, buna bağlı olarak suç çoğalıyor" dediler.

GÜVENLİK PROBLEMİ ARTTI

Gaziantep Baro Başkanı Av. Bektaş Şarklı, kentte güvenlik problemi olduğunu, ancak bununla ilgili maalesef hiçbir tedbir alınmadığını söyledi. Bektaş Şarklı, "Bu sadece avukata yönelik bir saldırı değil daha önce de doktorlara bütün meslek örgütü mensuplarına, sokakta şiddet var, kadına karşı şiddet var, çocuğa karşı da şiddet var. Güvenlik problemi arttı. Bütün bunlarla ilgili yetkilileri bu anlamda görev almaya sorumluluklarını yerine getirmeye çağırıyoruz. Sürekli göç alan bir şehir, ona bağlı olarak suç çoğalıyor ona bağlı olarak mahkemeler maalesef çoğalıyor. göçün getirdiği bir olumsuzluk. Toplumun herşeyi kendi düşüncesine göre çözme eylemi, mahkemeye, savcılığa başvurmadan" diye konuştu.

SUÇ İŞLEYENLER, RAHATLIKLA KAÇABİLİR!

Baro eski Başkanı Ali Elibol, Türkiye'nin değil belkide dünyanın en tehlikeli kentlerinden birinin Gaziantep olduğunu iddia etti. Elibol, "Burada yapılan bir eylem, kevgire dönmüş bir sınırdan çok rahatlıkla bu eylemin failleri Suriyeye geçip kendini kaybettirebilirler" dedi.

Avukatın yargının halk ayağı, sivil ayağı olduğunu, aslında bu saldırının halka yapılmış bir saldırı olduğunu belirten Elibol, "Eğer bu saldırının faailleri bulunup yakalanmazsa, avukatlara yapılacak saldırı devamlılık arzedecektir. onun için ben Gaziantep barosunun bu işin sonuna kadar takipçisi olması gerektiğini düşünüyorum. Bizlerde fert fert bu olayın takipcisi olacağız. Bu inşallah faili meçhul kalmayacak. Ve failin de en ağır ceza ile cezalandırılması için Gaziantep avukatları da elinden gelen bütün çabayı gösterecektir" diye konuştu.

TOPLUM MANEVİ VE SOSYAL AÇIDAN RAHATSIZ

Av. Enver Bakırcı, 'Yeni yeni adliyeler kuruluyorsa, bu adliyeye ayda 10 bin tane cumhuriyet savcılığına şikayet geliyorsa, ayda 11 bine yakın icra dosyası açılıyorsa, 7., 8.nci ağır ceza, 7.8.9.ncu aile mahkemeleri kuruluyorsa bu toplumu manevi açıdan da, sosyal açıdan da rahatsız olduğu gösterir" dedi.

YETKİLİLER BUNA DİKKAT ETMELİ

Dünyadaki modernite ile birlikte insanların her türlü imkana, bilgiye silaha ulaşmasının kolaylaştığını belirten Enver Bakırcı, "Bir taraftan da özgürlüklerin genişlemesi, kötü niyetli insanların da rahatlıkla kötülüklerini fiili olarak işlemesini kolaylaştırabiliyor. Buna şöyle örnek vereyim. Dünyanın en iyi korunan devlet başkanları Amerikan devlet başkanlarıdır. Ama maalesef bakın Amerikan devlet başkanlarının birçoğu suikaste kurban gitmiştir. Yani bir insan diğerini öldürmeyi kafaya koyduysa bunu her zaman gerçekleştirme imkanı günümüzde vardır. Fakat şunu da kabul ediyorum. Otoritenin sarsılması, suçun cezasız kalacağı inancı bir toplumda yaygınlaşır ve kanun hakimiyeti bihakken yerine getirilemezse, ister istemez bu da suçun işlenmesini kolaylaştırabilir. Bu bakımdan da bu yönüyle de hükümet yetkililerinin buna biraz daha dikkat etmeleri gerekir" dedi.

PSİKOLOGLARIN BU KONUYU İNCELEMESİ GEREKİR

Toplumun manevi ve sosyal açıdan rahatsız olduğunu söyleyen Bakırcı şunları söyledi:"Eğer bir ülkede durmadan yeni yeni adliyeler kuruluyorsa, bu adliyeye ayda 10 bin tane cumhuriyet savcılığına şikayet geliyorsa, ayda 11 bine yakın icra dosyası açılıyor ve takibi yapılıyorsa, 7., 8.nci ağır ceza kuruluyorsa 7.8.9.ncu aile mahkemesi kuruluyorsa bu şunu gösterir toplum manevi açıdan da, sosyal açıdan da rahatsızdır. Bu en belirgin göstergedir. Polis sayısını artırıyorsunuz, hakim, savcı sayısını artırıyorsunuz, yani toplumla ilgilenen sosyologların, psikologların, tarihçilerin bu konuyu oturup enine boyuna iyice incelemesi lazım. Yani bu bir vaka. Yani bunun mutlaka önüne geçilmesi mutlaka gerekir. Aksi halde bu toplumun içinde hepimiz yaşıyoruz. Birimize yöneltilmiş bir tecavüz hepimize yöneltilmiş bir tehdittir. Bunu da böyle algılamakta yarar olduğuna inanıyorum."

HAYAT PAHALI, CAN UCUZ

Av. Hayri Girişken, 'Polis başka şeylerle uğraşırsa, yönetim başka şeylerle uğraşırsa elbette can güvenliği geri planda kalır' dedi.

Güvenlik olayının bir bütün olduğunu belirten Hayri Girişken, "Yani MOBESE'lerle, şunla bunla koruyucu bir önlem alınamaz. Ancak olay olduktan sonra sonuca varmak üzere bir kanıt toplanabilir, aslolan onu yokedebilmektir. Hayat pahalı, can ucuz. Türkiye'nin karakteristik tahlili budur" dedi.

GAZİANTEP ESKİDEN KENDİNE YETERLİ BİR KENTTİ

'Vatandaşını, yurttaşını sayamayan bir ülke dışarıdan sınırı delerek gelen, sınırı geçerek gelenleri zaten sayamaz' diyen Girişken, "İflas etmiş bir tüccar gibi. Esnaflar sene sonu sayım yaparlar. Bizimkiler, herşey karma karışık. Doğu batıdan kopmuş, kuzey güneyden kopmuş. Buda bunların bir sonucu işte. Gaziantep güvenli şehirlerden birisiydi. Gaziantep kendine yeterli bir kentti. Kendine yeterli olmayan bir kentin varacağı nokta budur" diye konuştu.

GÜVENLİK SORUNU SOSYOLOJİK BİR VAKAYA DÖNÜŞTÜ

Av. Deniz Kurtoğlu, güvenlik sorununun son yıllarda artık sosyolojik bir vaka haline dönüştüğünü söyledi. Toplum olarak toplumsal psikolojinin bozulduğu, darmadağın olduğu bir dönemden geçtiğimizi belirten Kurtoğlu, "Özellikle kamusal alanda faaliyet gösteren doktorlar da avukatlar da itibarsızlaştırmayla beraber, psikolojisi bozuk vatandaşın hedefi haline getirilmiştir. Aslında bu sadece özel anlamda meslekle ilgili değil, genel ülkenin idare şekliyle ilgili alakalı bir konu. O kadar rezilce bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız ki yargıya güven kalmamış, sağlığa güven kalmamış, eğitime güven kalmamış doğal olarak toplum nezdinde itibarı ölçeğiyle de kalmamış. Bu toplumsal boyutlu bir problem, artık pervasızca saldırılara dönüşmüş ve devam ediyor" dedi.

GÜVENLİK NAMINA BİRŞEY KALMADI

'Gaziantep'te güvenlik probleminden ziyade toplumsal bir zaafiyet var, hastalık var' diyen Kurtoğlu, "Toplumda zaten güvenlik namına hiçbir şey kalmamış. Meslek ayrımı yapmaksızın şehirde yaşayan hiçbir Gazianteplinin can güvenliği garantisi yoktur, bu bizim meslektaşlarımız için biraz daha önemli bir konudur. Çünkü sürekli vatandaşla karşı karşıyasınız. Bunların nedeni özellikle idareciler tarafından uygulanan yanlış uygulamalar. Yönetimlerin yanlış politikaları toplumsal yozlaşmaya sebep oluyor. Tüm bunlar hatalar zincirinin kaçınılmaz sonucu" diye konuştu.

CİDDİ GÜVENLİK PROBLEMİ VAR

Av. Metin Kınacılar, Gaziantep'te ciddi güvenlik probleminin olduğunu öne sürdü. Kınacılar, "Avukatların hiç bir güvencesi yok. Biz savcılık ve mahkemeler nezdinde ayrı kutup olarak değerlendiriliyoruz. Vatandaş bize karşı yaptığı suçta sulh cezada yargılanıyor, biz ağır cezada yargılanıyoruz. Güvenlik her zaman eksik. Ama Avukatların hiçbir koruması yok. En azından Avukatların artık yargının bir ayağı olduğu herkes tarafından bilinmeli. Mahkemeler de savcılık da bunu göz önüne almalı. Yoksa herkese bir eleman verip de kimse kimseyi koruyamaz. İnsanlar ölümü göze aldıktan sonra herkesi öldürür. Maalesef Avukatlar taraf olarak görülüyor. Bu konuda vatandaşların bilinçlendirilmesi gerekiyor" diye konuştu.

GÜVENLİK SORUNU ÖNLENEMEZ ŞEKİLDE ARTTI

Av. Ülkü Kanbur, kentte ve ülkemizde güvenlik problemi olduğunu, önlenemez bir şekilde güvenlik probleminin arttığını söyledi.

Devletin vatandaşın güvenliğini sağlayamadığını öne süren Ülkü Kambur, "Yurt genelinde yaşanan olaylar, çatışmalar, insanlar artık sokak ortasında birbirlerini öldürebiliyorlar. Cüretkar davranıyorlar. Gündüz vakti av tüfeğiyle sokaklarda geziliyor. Önlenemez bir şekilde güvenlik problemi artıyor. Tabi bunları göçe ve ahlaki yozlaşmaya bağlayabiliriz, manevi değerlerimizi yitiriyoruz. Öfke toplumu olduk. Televizyonlarda her gün insanlara şiddet öğretiliyor. Baromuzda görüşüp içişleri bakanlığı aleyhine gerekli tazminat davasını açacağız. Son olay gösterdi ki, vatandaş avukatı taraf olarak görüyor. Ancak Avukatın taraf değil vekil olduğu bilinmeli" diye konuştu.

KOLLUK KUVVETLERİ YETERLİ DEĞİL

Av. Şükran Kayacan, Gaziantep'in nüfusunun 2 Milyona yaklaştığını, buna karşın güvenliğin yeterli olmadığını öne sürdü. Kayacan, "Acaba kolluk kuvvetleri yeterli mi, jandarma yeterli mi? Hiç de yeterli olduğuna inanmıyorum. Güvenlik zaafiyeti var. İnsanlar sokağa çıkamaz, sağını solunu kollar oldu" dedi. Kayacan, savunma hakkının kutsal ve çok büyük bir değer olduğunun tüm topluma anlatılması, toplumun bu konuda bilinçlendirilmesi gerektiğini söyledi. Bu konuda barolara büyük görev düştüğünü belirten Kayacan, "Avukat yargılamanın olmazsa olmazıdır. Biz her zaman söylüyoruz, belki sokaktaki kediden tutunda, Cumhurbaşkanına, dünya liderlerine kadar herkesin bir gün savunmaya ihtiyacı olacaktır. Bu değer toplumda yerleştirilmeli, yayılmalı, açıklanmalı. Kamu spotları ile belirtilmeli. Özellikle savunma hakkının kutsal olduğu bilinmiyor. Herkesin avukata ihtiyacı olduğu, can güvenliğinin sağlanması gerektiği bilinmeli" diye konuştu.

GÜVENLİKLE İLGİLİ YİTİRİM SÖZKONUSU

Av. Emine Aybüken Yıldırım, hiçbir şekilde şiddetin kabul edilebilir bir tarafının olmadığını belirterek, "Şiddetle birlikte sarmal büyüdükçe kaos başlıyor. Evet Gaziantep'te güvenlikle ilgili sıkıntı var. Türkiye çapında artık güvenlikle ilgili bir yitirim söz konusu" dedi.

Gaziantep'in çok fazla göç aldığını belirten Yıldırım, "Suriyeli boyutu var, bununla birlikte güvenlikte gün geçtikçe tehdit altında. Gündüz gözüne Gaziantep'te yapılan saldırı ve bundan sonrası da gelebilme ihtimaline karşı her türlü önlemlerin alınması gerekiyor" diye konuştu.

Meral KINACILAR- Haluk ŞAHİN

***