AK Parti Genel Sekreteri ve Gaziantep Milletvekili Abdülhamit Gül, "Anayasa'nın 119 ve devamı maddelerinde hangi hallerde Olağanüstü Hal'in yürürlüğe girebileceği düzenlenmiştir ve bütün usuller de Anayasa'da belirlenen çerçeve doğrultusundadır. Dolayısıyla, bu mücadelenin etkin bir şekilde verilmesi için, yapılabilmesi için Olağanüstü Hal'in üç ay daha uzatılmasını bizler de AK Parti olarak doğru buluyoruz ve destekleyeceğimizi ifade ediyoruz" dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda Olağanüstü Hal'in (OHAL) 3 ay süreyle uzatılması hakkındaki Başbakanlık Tezkeresi görüşmelerinde konuşan AK Parti Genel Sekreteri Abdülhamit Gül, TBMM'nin 15 Temmuz tarihinde destansı bir mücadelenin ana merkezi olduğunu belirtti. Gül, "3 Ekim 2016 tarihinde yapılın Bakanlar Kurulu toplantısında Olağanüstü Hal'in 19 Ekim tarihinden başlayarak üç ay süreyle uzatılması kararlaştırılmıştır. Bu karar FETÖ ve diğer terör örgütlerine karşı etkin ve başarılı bir şekilde mücadele etmek amacıyla kararlaştırılmıştır; ülkemizin, cumhuriyetimizin, demokrasimizin korunması için bu karar alınmıştır. Dolayısıyla, bu kararın milletimizin birliği ve devletimizin bekası adına çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Öyle bahsediliyor ki sanki Olağanüstü Hal Anayasa'da yok, hukuk dışı, AK Parti ya da hükümet kendiliğinden böyle bir mekanizmayı çıkarıyor. Oysa Anayasa'nın 119 ve devamı maddelerinde hangi hallerde Olağanüstü Hal'in yürürlüğe girebileceği düzenlenmiştir ve bütün usuller de Anayasa'da belirlenen çerçeve doğrultusundadır. Dolayısıyla, bu mücadelenin etkin bir şekilde verilmesi için, yapılabilmesi için Olağanüstü Hal'in üç ay daha uzatılmasını bizler de AK Parti olarak doğru buluyoruz ve destekleyeceğimizi ifade ediyoruz" dedi.

Gül, şunları kaydetti: "Dünya soğuk savaşın sona ermesiyle her bakımdan yeni bir döneme girmiştir. Bu sürecin gelmiş olduğu noktada devletler arası mücadeleler ve rekabetler bildik, alışıldık, konvansiyonel yöntemlerle değil, yeni ve oldukça sofistike yollarla yürütülmektedir. Bu yeni yollar arasında siber saldırılar, medya aracılığıyla bürokratik birtakım mekanizmalar devreye sokularak, kitlesel protestolar gündeme alınarak yapılmakta, böylece ülkeler istikrarsızlaştırılmakta, kamuoyları manipüle edilmektedir. Biz bunları son üç yıldır Gezi'yle, 17-25 Aralık süreciyle ve son olarak da 15 Temmuz darbe girişimiyle gördük ama milletimizin dik duruşuyla ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın kararlı ve milletiyle beraber mücadelesiyle tüm bu mücadeleleri, tüm bu saldırıları püskürtmeyi başardık. Şunu belirtmekte fayda var ki Türkiye'nin karşı karşıya olduğu bu saldırı büyükTürkiye davasından rahatsız olanların işidir. Biz, büyük Türkiye için çalıştıkça onlar bunun önüne geçmeye çalışacaklar ve hamle yapacaklardır ama dostlarımız ve milletimiz emin olsun ki hiçbir saldırı karşılıksız kalmayacaktır. FETÖ terör örgütü tarafından gerçekleştirilen 15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından PKK ve DEAŞ terör örgütlerinin harekete geçmesi de tesadüfi değildir. Bir kurgudan, bir tasarımdan ibarettir. Bu anlamda PKK, DEAŞ ve FETÖ terör örgütleri ipleri aynı odağın elinde olan Türkiye'nin büyümesini ve ilerlemesine karşı harekete geçirilmiş şer ve terör şebekeleridir. Dolayısıyla 15 Temmuz darbe girişiminin ardından alınan Olağanüstü Hal kararı sadece darbeye girişmiş bir terör örgütü olarak FETÖ'yle sınırlı olmayıp, tüm bu şer odaklarıyla onlara yöneliktir, şer odaklarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir."