İtalya'da, yaklaşık 21 yıl önce silahlı saldırı sonucu oğlunu kaybeden ve o tarihten bu yana organ bağışı için çalışmalar yürüten Reginald Green, Gaziantep Üniversitesinde düzenlenen panelde oğlunun organlarını bağışlama öyküsünü anlattı. Panelin sonunda GAÜN Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Balat, Green'e oğlu Nicholas'ın fotoğrafının işlendiği halı hediye etti. Green ve salondakiler gözyaşlarını tutamadı.

İYİ GECELER BABA DEYİŞİNİ DUYAMAYACAKTIM

Green, şunları söyledi:“Gece, 10 ya da 10.30 sıralarında otobanda yanımızda bir araç belirdi. Biraz sonra yüksek sesle ve kızgın şekilde aracı kenara çekmemizi işaret eden ses duyduk. Çok tehlikeli görünüyorlardı ve ben durmadım, hızlandım. Onlar da hızlandı. Aniden büyük bir patlama sesi, açıkçası bir silah sesi duyuldu ve Nicholas ile dört yaşındaki kız kardeşi Eleanor’un uyuduğu arka koltuk tarafının camı patladı. Eşim Maggie onlara bakmak için döndü, ikisi de huzur içinde uyuyor gibi görünüyordu. Birkaç saniye sonra sürücü penceresi patladı ve ön koltukta oturan bizlerin önünden bir kurşunun nasıl bize değmeden geçtiğini asla bilemeyeceğiz. Artık onlardan kurtulmuş olmayı ümit ederek baktım, kaybolduklarını gördüm. Yolda bir kaza olmuştu, polis ve ambulans oradaydı. Durdum, kapıyı açtım, arabanın ışığı açıldı ve Nicholas kıpırdamıyordu. Yakından baktığımda dilinin hafifçe dışarı çıkmış olduğunu gördüm. İki gün sonra doktorlar beyin ölümünün gerçekleştiğini söyledi. Bir daha asla 'İyi geceler baba' deyişini duyamayacaktım.”

“ORGANLARINI BAĞIŞLAMAYACAK MIYIZ"

Reginald Green, “Maggie ve ben ellerini tutup konuşmadan beklerken Maggie sessizce 'O artık gitti, organlarını bağışlamayacak mıyız?" dedi. Aniden Nicholas vurulduğundan bu yana ilk kez, karanlıkta küçük ama çok parlak bir ışık gördüm. Bu mantıksız-duygusuz trajedinin içinde bazı iyi şeyler bulabilirdik. Ben 'Evet' dedim, olanların hepsi buydu. Her şey çok netti: Onun artık o bedene ihtiyacı yoktu. Ama biz birçok kişinin o küçük bedenin verebileceği şeylere umutsuzca ihtiyacı olduğunu biliyorduk. Onların yüzlerini ya da kaç yaşında olduklarını tahmin edemesek de çok hasta olduklarını biliyorduk. Yedi kişiden dördü çok gençti ve bazıları ölümün eşiğindeydi. Şimdi, yirmi yıl sonra, en genci bile orta yaşa yaklaşıyor. Bunlardan sadece birini düşünürsek: 19 yaşında bir kız, oğlumuz öldüğü gün karaciğer yetmezliği nedeniyle komadaydı. Sağlığına yeniden kavuştu, evlendi, nakilden iki yıl sonra bir bebeği oldu, adını “Nicholas” koyduğu oğlu şimdi uzun boylu 19 yaşında yakışıklı bir delikanlı -ve bundan sonra bir kız bebek daha doğurdu. Eğer bu sorunlara omuz silkseydik, asla utanmadan geriye bakamayacaktık”

İTALYA’DA ORGAN BAĞIŞI 3 KATINA ÇIKTI

Green, o zamana kadar Batı Avrupa'da en düşük organ bağış oranına sahip İtalya'da, on yıl içinde organ bağışının üç katına çıktığını söyledi. Green, “Bir dizi belgesel yaptık, en büyük talk show programlarına katıldık. İki kitap yazdım, ikisi de Amerika Birleşik Devletlerinin her köşesindeki organ bağış gruplarınca ve hastaneler tarafından kullanılmaktadır, birisi başrolünü Jamie Lee Curtis'in oynadığı televizyon filmine konu oldu ve dünyada 100 milyon kişi tarafından izlendi" dedi.

BELİRTİLERE DİKKAT

Prof. Dr. Ayşe Balat, Türkiye’de her 6 kişiden birisinin kronik böbrek yetmezliği hastası olduğunu belirterek, ülkede 7.5 milyon kişinin kronik böbrek hastası olduğunu vurguladı ve belirtilere dikkat çekti; “Çocuk hastalarda tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu, idrar kaçırma, halsizlik, iştahsızlık, aşırı yorgunluk, büyüme ve gelişmede gerilik, kansızlık, hipertansiyon altta yatan bir böbrek anormalliğinin ilk belirtisidir” İHA