??Tarih tekerrürden ibarettir. İbret alınsaydı tekerrür eder miydi??? Bugünlerde üstteki satırın anlamını daha net yaşamaktayız. Çünkü ancak aptalların kanacağı bir tekerrüre çanak tutmaktayız. Mesut Barzani?nin babası Molla Mustafa Barzani benim lise yıllarımda Irak dağlarında eşkıyaydı. Barzanilerde vatana ihanet kalıtımla babadan oğla geçmekte ama asıl konumuz bu değil. Uzun yıllardan beri ABD bir yandan Saddam?ın sırtını okşayıp, onu öne sürerken gizlice Barzani sülalesini desteklemekteydi. Amaç fazla yük altına girmeden Irak?ı çökertmek ve zengin enerji kaynaklarını kendi güdümüne almak. Bunu yaparken de islamdan Haçlı intikamını gerçekleştirmek. Doğrusu adamlar uzun vadeli planlar yapmakta, hedef seçtikleri ülkenin yönetimlerini aptal yerine koymakta çok ustalar? Uygulanan planlar beklendiği zamanda meyvesini vermeye başlayınca Irak üzerine sıcak seferlere başlandı. Saddam?ı kıskaç altına almak için de Barzani piyonu kullanıldı. Seksenli yıllardan başlayarak Barzani?ye desteklerini açıktan yaptılar. Bu destek için de Türkiye köprü olarak kullanıldı. Diyarbakır?a Turgut Özal zamanında kurulan Çekiç Güç?ün iki amacı vardı. Asıl amacı Barzani?yi Saddam?a karşı korumak. Saddam?ın ülkesini 36. paralelin kuzeyi ve güneyi olarak ikiye böldüler. Saddam?a 36. paralelin kuzeyine geçmek yasaklandı. Her iki Körfez savaşında da Barzani bölgesi İran ve Türkiye arasında bir tampon bölge olarak kullanıldı. Barzani?den Irak işgali için her türlü destek alındı. ABD isteğiyle Barzani ve Talabani?ye kırmızı pasaportlar verdik. Saddam tehlikesinden kaçan Kürtleri sınırlarımızı açarak koruduk. Habur?u Barzani hazinesinin asıl gelir kaynağı haline getirdik. Sonuç ne oldu. Irakta ABD askerlerinin tecavüzüne uğramış onbinlerce kadın, işgal edilmiş ve bölünmüş bir ülke. Milyonlarca Irak vatandaşının öldürülmesi? BOP kapsamında bir Kürt devletinin kurulması. ABD?nin Irak?a yazdığı kaderin aynısı da Türkiye?ye yazılmış durumda. Kandilde PKK teröristleri ile gizlice görüşen ABD subayları onlara yapacakları eylemler konusunda gerekli taktikleri öğretmekte. Finans sağlamakta. İsrailli subaylar peşmergelere askeri eğitim verirken, özellikle PKK teröristlerini de eğitmekteler. Bunlar yeni olaylar diyelim. Eskiden bunlar yok muydu? Hafızamızı biraz zorlarsak çok acı gerçekleri hatırlamamız mümkün. Tarihini tam hatırlamıyorum ama ??Ben de Kürt olabilirim?? diyen Turgut Özal?ın başbakanlık yıllarındaydı. Cudi dağında kalabalık bir terörist grubu çembere alınmıştı. Teslim olmaları ve imha edilmeleri an meselesiydi. Ancak hiç beklenmedik bir olay yaşandı. Diyarbakır?dan kalkan Çekiç Güç?e ait iki ABD askeri helikopteri kuşatma altındaki terörist gruplara on yedi çuval dolusu ilaç, gıda maddesi ve mühimmat attı. Olayı gören bir astsubay durumu üstlerine ve üstleri de Ankara?ya bildirdiler. ABD?den açıklama istendi. Gelen açıklamaya kargalar bile güler. Güya Kuzey Irak?a giden ABD helikopterleri yolu şaşırarak güney yerine kuzeye gitmişlerdi. Eğer bu helikopterlerde hiçbir teknolojik donanım olmasa da, pilotlar pencereden aşağıya bakarak yollarını bulmaya çalışsalar bile böyle bir hatanın yapılması mümkün değildi. O günlerin yönetimleri aptal yerine konmaktan onur duyarak bu açıklamayı kabul ettiler. Bilinen ve bilinmeyen buna benzer çok sayıda olaylar var. Buradan anlaşılıyor ki, ABD Çekiç Güç?ü iki amaçla kurmuştu. Barzani aşiretini korumak ve PKK?ya sürekli destek sağlamak. Lise yıllarımdan beri Irak üzerinde oynanan oyun Türkiye üzerinde de yıllardan beri oynanmakta. Yani dostumuz ABD Türkiye?de Türk dostluğunu yıllar önce askıya alıp, Kürt dostluğuna hizmeti birinci vazife saymaya başlamıştır. Bugünlerde Ankara Kürt açılımını konuşmakta. Bu açılımda bebek katili Apo?nun çizeceği yol haritası esas alınacaktır. Çünkü ABD ve onun yalakası AB bunu böyle istemekte. Yol haritasına hazırlık yapmak ve bu vatanın gerçek sahibi Türk milleti ile şehit ailelerini buna alıştırmak için çalıştaylar düzenlemekteler. Türk Dil Kurumu Sözlüğünde çalıştay diye bir sözcük yok. Peki, neden çalıştay denmekte? Sayıştay ve Danıştay benzeri bir isim veriyorlar ki, bu işin Türk halkının değil de, belirli bir grubun işi olduğunu anlatsınlar. Tıpkı teröristlere karşı savaşan üst rütbeli subayları yargılarken adına terör davası ve dava adına da Ergenekon dendiği gibi. Ergenekon sözüyle bir taş atıp iki kuş avlamaktalar. Türk tarihinde mukaddes bir efsane olan Ergenekon destanını da böylece küçük düşürmekteler. Kürt açılımıyla neler yapılacak? Laik ve demokratik bir ülkede yaşamaktayız. Vatan sathındaki bütün vatandaşlarımız eşit haklardan yararlanmaktalar. O zaman Kürt açılımı ile ülkedeki Kürtlere Türklerden daha fazla haklar verilmesi muhtemel. Verilecek bu haklar ülkeyi bölme çalışmalarının en ciddi uygulamaları olacaktır. Kürtçe eğitim. Kürtlerin yoğun oldukları bölgelerde Kürtçenin ikinci resmi dil olarak kabulü ve ardından bu bölgelerdeki resmi kurumlarda Kürtçe yazışmaların başlatılması. Kürtlerin yoğun olduğu bölgelerde Türkçenin seçmeli dersler sınıfına, Türklerin yoğun olduğu bölgelerde de Kürtçenin seçmeli dersler sınıfına alınması. Bütün üniversitelerimizde Kürt dili kürsüsü kurulması. Devlet televizyonlarının tümünde günün belirli saatlerinde Kürtçe yayınlar yapılması. Bunlar muhtemel beklentiler? Apo denen canavarın affı da konuşulmaya başlandı. Özetle söyleyeyim. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin doğu ve güneydoğu bölgeleri Barzanileşme ve Apolaşma çalışmalarının eşiğindedir. Ülkede onbinlerce şehit ailesini, Atatürk?ün ilke ve düşüncelerini, misakı milli sınırlarını, devletin sağlıklı geleceğini görmeyenler Kandil ve İmralı?nın geleceğini düşünüyorlarsa söz burada bitmiştir. Kendini siyaset bilgini sananlar ülkeyi batırdıklarında cehaletlerinin farkına varacaklar. Tabi ki, batırmayı başarabilirlerse. Türkiye bir cemaat değil, cihan devletidir. Türklük üst kimliktir ve bu kimlik Anadolu toprağının her zerresinde vardır.