Bu aralar çoğumuzun duyduğu girişimci kafası diye tabir edilen ama genellikle boş gezene fiş kestiği düşünülen sadece zamanı öldürdüğüne inanılan bir kavram var ortada. Maalesef ilk duyduğumuz kavramları kendimize göre yorumlama ve hiçbir fikrimiz olmadığı halde varmış gibi sunum yapma özellikle son zamanlarda toplumumuzun takıntılı olduğu bir alışkanlığa döndüğü için girişimci kafası denildiği zaman pek çok ilginç yorumda beraberinde geliyor. Tabi ortada ağzı açık kukumav kuşu gibi oturup yem yutmayı bekleyen algısal gelişimini tamamlamamış varlıklar da bu güdüyü ister istemez beslemekte dolayısıyla arz talep ilişkisi diye ele alırsak toplumun bu alışkanlığını daha doğru bir açıdan yaklaşmış olacağımızı düşünmekteyim. Gelelim bizim şu girişimci kafasına sahip girişimci arkadaşlara.Bu kitle genellikle farklı düşünce yapısına sahiptir. Çoğu insanın göremediğini görür ve aynı şeklide çoğu kişinin alamadığı riski alır. Zaten günümüzde çok başarılı insanların başarı öykülerine baktığımız zamanda bunu net bir şekilde görebiliriz. Örneğin ünü dünyayı sarmış olan son zamanların gözde kasabı Nusret.Hiç uzağa gitmeye Facebook kurucusu Mark Zuckerberg, Snapchat kurucusu 23 yaşındaki Evan Spiegel ya da Instagram uygulamasını henüz yirmilerinde kuran Kevin Systrom konuşmaya gerek yok. Kendi ülkemizden örneklere de bakarsak daha doğru bir karşılaştırma olacağını düşünüyorum zira kimileri efenim biz bu adamlar gibi dünyanın en iyi üniversitelerinde mi okuduk ta keşif yapamadık diyenlerin gür sesini duyar gibi oluyorum. Keşke o gür sesler böyle bahaneler ardında değil de aksi durumlarda “heyt” diyerek çıksaydı zorlukların karşısına. Başka bir zamana yazıyor olurdum ama neyse diyelim ve bizim yazarken bile ağzımızın suyunun akmasına neden olan Nusret’in kılıç darbeleri pardon bıçak darbeleriyle artistik et pişirme olayına ve duvar sanatçılarının gözde duvar koleksiyonu resimleri arasına giren tuzlama hareketine gelelim.Bu yağız delikanlı cebindeki son parası ve kredi kartından çektiği yedi bin lira ile gittiği Arjantin'de kasapları ve restoranları gezip, sektör hakkında fikir edinir. Zor şartlar altında aldığı üç aylık Amerika vizesinin ardından New York'un en bilindik dört restoranında para almadan çalışır ve yaptığı mönü New York Times'da yayınlanır. Adam hiç dil bilmeden çiftliklerde restoranlarda kasaplarda gezer ve tabi memlekete dönüş sonrası ciddi bir araştırma ve yatırım süreci içine girer. Ama bu adam arkadaşından borç alarak kurduğu kendi işinin borcunu ödeyeceğine dair verdiği sözde bile büyük bir özgüven ve inançla yakında para sayma makinesi alacağını da belirtir.Yani demem o ki adam para almadan işte çalışır belli bir süre, dil bilmeden bilmediği ülkelere gider, cebindeki son parayı inandığı şeye yatırır. İşte girişimci kafası böyle bir şeydir.Biraz uçuk biraz kaçık epey riskli epey adrenalinli. Ama sonunda kendini gerçekleştirmiş olmanın yüksek hazzı ile kendini bulur, hayatı tamamıyla değişir insanın. Şuanda biz maddi zorluklar dolayısıyla okumayı bırakmak zorunda kalan fakirliğin dibini görmüş Erzurumlu insandan konuşmuyoruz artık. Gündem Titanik’ te okyanusa, Nusret’in yanında ise ete dalan Leonardo kardeşimizden başlayıp sinemanın dahi adamı John Malkovich abimize kadar uzanıyor. Yani girişimci kafasına şu aralar verilebilecek en iyi örneklerden biridir Nusret. Yeteneklerinin farkında olan ve sürekli araştıran kişi sahiptir girişimci kafasına. Çalışmak eziyet değil ibadet gibi sürekli ve kutsaldır. Mesai bağlamaz. Çünkü hayatın her alanında girişim yapılabilecek pek çok şey vardır ve bu dikkatli ve daimi bir gözlem gerektirir.Dolayısıyla girişimci kafası hep aktiftir. Bizim neden daha fazla örneklerimiz yok toplumumuzda bu kafaya sahip diye sorarsak eğer, bizim toplumumuz maalesef farklı düşünce yapılarına sahip insanları pek sevmez. Biraz sıradanlığın dışına çıkan kimse uzak durulması gereken tuhaf ve faydasız kişiler listesine girer ki Allah muhafaza girenin çıktığı da pek görülmez hani. Girişimci adama baskı vardır. Garanti bir iş kaygısı dayatılır hep bizim toplumumuzda, sıranın dışına çıkanı kurt kapacak misali. Fakat görünen o ki fırsatları değerlendiren kurt kuzuyu kaptı bu defa. Üstelik kuzudan lokum, ceviz, kafes yaptı. Hepimizde afiyetle yedik. Eline sağlık Nusret abimizin. Girişimci kafalarının çoğalıp, fiziksel boyutta ki girişimcilik yeteneğimizin iş geliştirme ve büyütme de ki durumlara da yansıması dileğiyle. Kalın sağlıcakla.