Adına ister direniş,ister kalkışma,ister toplumsal tepki,ister ayaklanma, ne derseniz deyin.

Gezi olayları bu zaman kadar AKP iktidarına karşı verilmiş en uzun soluklu ve en kitlesel eylemin kendisi oldu.

Giderek bir kambur haline gelen,sorun çözmeyen,tersine sorun üreten, mevcutları ise tetikleyen bu siyasal yığıntının dış bağlantıları ve emir komuta zincirinin emrettikleri Türk’ten arındırılmış bir Türkiye projesine biatla mükellef.

Gezi direnişinin öne çıkan en büyük özelliği kendiğilinden gelme bir yığınsal eylem oluşudur. Öne çıkan bir diğer realite ise süreç boyunca yaşanan dayanışma ve iyi niyeti esas alan yardımlaşmayla birlikte toplumsal davranış modellerinin komünleşmeye yönelmesidir.

Cumhuriyet’in güler yüzü ve Atatürk’ün aydınlığı meyvelerini vermiş ve ’’Gezi’nin’’ masum baş kaldırısı devrimci pratikle birleşmiştir.

Bu manada ’’Gezi’’ Cumhuriyet’tir,Türk’tür,aydınlıktır,Atatürkçüdür.

Ancak ’’Gezi’’ mentalitesinin toplumsal kabülü ile göle çalınan mayanın tutması egemen güçleri derhal kaydıyla harekete geçirmişti.

Dalga dalga bütün yurt sathına yayılan bu hareketi itibarsızlaştırmak için PKK-BDP dayanışmasından medet uman AKP’ye Öcalanist ittifak gereken desteği vermiştir.

Başlangıçta şovenist BDP’nin genel başkanı Demirtaş ’’Gezide Atatürkçülerle,Ulusalcılarla,Milliyetçilerle birlikte olmayacağız’’ diyerek Türk Bayraklarını ve Atatürk posterlerinin alan hakimiyetine duyduğu tepkiyi gösteriyordu.

Demirtaş’la ve onunla aynı familyadan gelenler için bünyesinde Kürtçülük ve bölücülük taşımayan hiç bir toplumsal tepki onları tatmin edemezdi. Her eylemin ruhu da hizmet ettiği amaç da Kürtçülüğe ve etnik parçalanmaya hizmet etmek zorundaydı. Gerisi PKK planlarında zaten yoktu ve bu durum BDP’yi enterese etmiyordu.

Ancak AKP’nin çığlıklarını işiten ve iktidar partsinin yükselen feryadını cevapsız bırakmayan Apo iradesiyle PKK alanlara girerek ’’Gezi’’ ruhunda gedikler açmayı başarmıştı. PKK ile aynı frekanstan yayın yapan diğer Kürtçü-şoven sözümona sol grupların sürece dahil olmasıyla senaryo tamamlanmıştı.

’’Gezi’’nin asıl mimarları ve sahipleri alanlardan yavaş yavaş uzaklaştı ve meydan gizli servislerin güdümüne hapsolmuş marjinallerin karanlığına terk edildi. AKP, PKK-BDP ittifakı bir kere daha kazanmıştı.

’’Gezi Direnişi’’nin yıl dönümünde alanlara inen bir grup var ki, asıl bomba etkisini yapan, biz de varız diyen onlardı.

Bozkurt ve Türk bayraklı bu grup kendilerini ’’Kara Kalpaklılar Hareketi’’ olarak adlandırıyor.***Biz Türkçüler olarak Gezi Hareketi’ni Türksüzleştirmek için oynanan bu oyunun farkındayız ve asla kanmayacağız.

xxxx

Yüksek çoğunluğu Atatürkçü olan hareketi MİT desteği ile aralara marjinal solcuları ve PKK’lıları sokarak zayıflatmak istiyorlar.

xxxxx

Taksim’e Türk Milleti’nin yanında durup AKP şiddetine birlikte dur demek, meydanı iş birlikçileri PKK’ya teslim etmemek için çıktık.

İstiklal Caddesi’nde polisin biber gazıyla ve tazyikli suyla müdahalesinde uğrayan ’’Kara Kalpaklılar’’ ın alanlara inme gerekçeleri, sorguladığımız ’’Gezi’’ gerçekleriyle birebir örtüşüyor.