Geçen hafta Unesco konusunu yazmış ve 'Asıl iş bundan sonra' demiştim. Birde her zaman olduğu gibi gazete olarak kafamızı kuma gömmeyip, bu konuda neler yaşandıysa, emek verenleri de unutmadan, görmezden gelmeyerek görüşlerini alıp haber yaptık..

Şunu peşinen söyleyeyim, ben paylaşımcıyım.. Başkalarından aldığım bilgileri, onların da katkı sağlayıp emek verdiği ne varsa, sonuçta eğer başarı elde edilmiş ise, bunu kendime mal etmem.. Onların çabalarını saklamam..Kendim yapmış gibi göstermem.. Sadece UNESCO değil bu yönde söyleyeceklerim.. Bu şehir için tarih, kültür, alt yapı, üst yapı, trafik, eğitim, spor ve aklınıza gelebilecek tüm olumlu hizmet için, kim ilk adımı atmışsa, sonrasını getirmişse, katkı sağlayanlarıyla birlikte kamuoyunun bilmesini sağlarım.. Asla nankör değilim.. Asla dün başka, bugün başka olamam.. Ne söylersem yaparım, ne yazarsam uygularım..

GÜNLÜK DÜŞÜNMÜYOR, BİLDİKLERİMİZİ

GÖRDÜKLERİMİZİ YAZIYORUZ

Celal Doğan döneminde iyileri ve doğruları yazdığım kadar, belki de en fazla eleştiren tek gazeteciydim.. Asım Güzelbey döneminde de öyleydim.. Mahkemelik bile olduk, bir haber nedeniyle.. Fatma Şahin döneminde de öyleyim.. Her ne kadar Fatma Şahin, Doğan ve Güzelbey kadar mesleğimize saygı göstermese de, çevresini saran ve adı gazeteci ama asla gazetecilikten nasibini alamamışların etkisinde kalsa da, çizgimiz değişmez.. İyi şeyler yaptığında takdir ederiz, yanlış bulduklarımızda eleştirir yol gösteririz..

UNESCO YETKİLİLERİ ŞARAP VE

VİSKİ İSTERSE NE YAPACAKLAR ?

Sayın Şahinin UNESCO konusuna sarılışını, takip edişini, sonunu getirişini takdir ediyoruz.. Ama günlük düşünmediğimiz için sonrasını ve olabilecekleri söyleyip uyarmamız gerektiğine inanıyoruz.. Çünkü bu çok zorlu bir yolculuk.. Ha deyince olmuyor bu işler.. Örneğin en basitinden UNESCO heyeti yarın Gaziantepe geldiğinde kentteki lokanta ve restorantların durumunu gözden geçireceğini biliyoruz.. Adamların canı ŞARAP veya VİSKİ istediğinde o restorantın İÇKİ yok dediği an herşeyin tersine döneceğini bildiğimiz gibi. Dahası ahçısı, yamağı, komisi garsonu bu işin sadece bir parçası.. Kılık kıyafetleri, ter kokuları, hijyen durumu ve birçok konuda epeyce yol alınması gerektiğini şimdiden söylemeyi görev sayıyoruz..

Şunu herkesin bilmesinde yarar var.. Alkol meselesi bu şehirde önemli kesimi rahatsız ediyor.. Saygı duyarım elbette.. Ama alkolün de bu şehirde yasaklı hale getirilmesine karşı çıkarım elbette.. Bakın şehrimizdeki restorantlara ve Cafelere.. Hatta biliyorum ki, bir elin parmakları kadar sayıda restorantta alkol veriliyor, diğerlerinde yok.. Gelen yabancı alkol almak istiyor, adamlar gidecek yer bulamıyor.. Bir yaşayan sokağımız bile yok geceleri.. Dün Çanakkaledeydik Kent Konseyleri Birliği için.. Adamlar bir proje geliştirmişler ve Bu Sokakta Hayat vardiyerek tıpkı İstanbuldaki Kumkapı gibi bir sokak oluşturmuşlar.. Nasıl cıvıl cıvıl inanamazsınız, ancak görmeniz lazım orasını.. Gaziantepe bakıyoruz ne böyle bir sokak, ne ortam var.. Söyleyeceğim o ki, madem GASTRONOMİ şehri olduk, o zaman bunları göz önünde bulundurmamız lazım.. Örneğin, şehrin bazı sokaklarına düzenleme getirilebilir. Kavaklıktaki Cafe ve lokanta enflasyonuna çeki düzen verilip, oralarda böyle ortamlar yaratabilinir..

GAZİANTEPİN YETİŞMİŞ İNSANLARI ZATEN AZ,

ONLARI DA KÜSTÜRÜYORUZ

Elbette bu şehirde yaşayanlar olarak eğer birşeyler olmasını istiyorsak, hepimiz işin bir ucundan tutmalıyız.. Kırgınlık küskünlük yok.. Tabii ki, özellikle bu şehir için ciddi manada hiçbir maddi çıkar gözetmeksizin emek veren insanlarımıza vefasızlık etmemek lazım.. Çok iyi biliyorum ki, küstürülen yazar Ahmet Ümit ile Tahir Tekin Öztan bunların başında geleni.. Çok iyi biliyoruz ki, Gaziantepi il dışında tanıtabilecek fazla kimselerimiz yok.. Ne bilim adamımız, ne eğitimcimiz, ne sanatçımız, ne yazarımız, ne uluslararası nitelikte doktorumuz var.. Siyasetçimiz var ama sürekli olarak televizyonlara çıkarılacak, gazetelerin manşetlerini süsleyecek etkinlikleri yok..Spor dünyasında zaten iyice köreltildik.. Sakıp Özberk vardı bir zamanlar.. Nurullah Sağlam çıktı bir ara, ama süreklilik sağlayamadı..Şimdi Hüseyin Kalpar var Gaziantepli olarak öne çıkan isimlerde..

GAZETECİLİK ZATEN BİTİRİLDİ GİBİ..

Gazeteci desen Türkiyede gazetelere veya ekranlara çıktığında Gaziantepli olarak bilinen isim yok hemen hemen.. Bir ara LİG TVde yorum yapan ilk Gaziantepli olarak ben vardım, benim de yolumu kestiler. Kim kesti, elbette Gaziantepliyim diye geçinen ucuz adamlar.. Kişisel hırslar, ucuz hesaplar.. Oysa 7 yıl boyunca yaptığım yorumculukta sadece spora değinmiyordum.. Kentin tarihini, kültürünü anlatıyor, Gastronomisini anlatıyor, Gaziantepin her yönü ile tanınması için katkıda bulunuyordum.. Benim yolumu kesmek için uğraşanlar keşke kendileri yapabilse gam yemem.. Ne yazık ki, Gaziantepin sesini duyuran kalmadı.. Bir konu olduğunda doğru bilgileri aktaracak kimse bırakılmadı.. Şöyle bir baktığımızda, şehirde doğru dürüst köşe yazan gazeteci sayısı 5i geçmiyor..Gazete sahipleri arkadaşlardan beğenirsiniz beğenmezseniz, galiba sürekli olarak bir Aykut Tuzcu, bir Mehmet Demir , bir de Ruhi Aytaç yazıyor..Televizyonda ise kalem tutan Arif Kurt var yazan olarak.. Bildiklerim bu. Keşke bu sayı 3e, 5e katlansa. Hiç değilse o zaman kenti yönetenler daha dikkatli ve kontrollü olabilecekler.

KÜSMEYECEK, KIRILMAYACAK DESTEK VERECEĞİZ..

Diyeceğim o ki, Gaziantep son dönemlerde her yönüyle bilgi ve düşünce fakiri yapıldı. Bilgili ve nitelikli olanlar çeşitli yöntemlerle susturuldu.. Haliyle kentin önü tıkatıldı.. Sözde değil, özde, güzelim kentimiz bir avuç insana bırakıldı..

Tüm bu olumsuzluklara rağmen elbette bazıları gibi susup kenara çekilmeyeceğiz.. Şahsımız veya kurum kuruluşumuz adına değil, Gaziantepin menfaatleri neyi gerektiriyorsa onları gündeme getirip, çözüm yolları arayacağız.. Nitekim küstürülen Ahmet Ümit kardeşim ile Tahir Tekin Öztan, herşeyi bir kenara bırakıp UNESCO için 'memleket bizim memleketimiz'düsturuyla harekete geçtiler.. Bizde onlara uyacağız elbette..

Onun için de doğru-yanlış ne varsa çözümü konusunda önerilerde bulunacak, Gaziantepimizin yaşanabilir kentler arasında olmasına, ekonomisiyle, tarihi ve kültürüyle, eğitimde yapacağı sıçramasıyla örnek şehirler arasına girmesine, sağlıkta daha ileri gitmesine çaba göstereceğiz.. Tabii bizden esinlenecek olan varsa medya dünyasında, onları da yanımıza alacak, gazetecilik dışındaki yoğun işlerinden kente vakit ayırmalarını isteyeceğiz..

HEPİNİZE İYİ HAFTALAR