30 yılı aşkın Devlet-i Aliye'ye hükümdarlık eden 113. İslam halifesi II. Abdulhamit, meseleyi ta o günlerde çözmüş vesselam: "Bizim milletimiz söylemez; ancak söylenir." Memlekette her türlü iktidar merkezinin gücünü nereden aldığına dair sosyo-politik bu belirlemeyi, haliyle Gaziantepspor'u yaklaşık 7 sezondur "idare" eden İbrahim Kızıl yönetimine de uyarlamak pekala mümkün görünüyor. TV kanallarında ve sosyal medyadaki bol küfürlü "incileri" yetmezmiş gibi, Karabük maçının devre arasında VİP salonunda İbrahim Kızıl'ın kendisine istifa çağrısı yapan taraftar gruplarına ettiği ağır küfürleri kapalı tribünden maçı seyredenlerin birçoğu duydu. O salonda taraftara ettiği küfürlere tek tepki gösteren de Gaziantep'in değerli iş adam-larından birisi... Diğerleri üç maymun mo-dunda: Görmedik, duymadık, bilmiyoruz... Kızıl yönetimi yanlışlarını düzeltmek yerine, başkalarının söyledikleri/yaptıkları üzerinden kendini aklamaya çalışıyor hala... Aklanmak, böyle olmaz ki... Bu olsa olsa sadece hataların katmerlenmesine neden olur. Her şeye rağmen tribüne gelen ve oynanan oyunun müsebbibi olarak gördüğü yönetime hem de gayet medeni biçimde tepki gösteren bir avuç taraftara küfretmek de nedir?.. Bugün sosyal medya üzerinden o bir avuç taraftar da "Maça gitmeyelim." çağrıları yapıyor birbirine... Yakında Kamil Ocak'ta bir tek Kızıl ailesi ve sevenleri kalacak maçları izlemek için... Taraftarın maçlara ilgisizliği artık aşikar oldu zaten. Pazar günü oynanan Malatyaspor – Çamlıdere Şekerspor maçında dahi tribünler tıklım tıklımdı, inanmayan internetten baksın... İbrahim Kızıl yönetimi memleket futbolunu yöneten birçok yönetici gibi, tribünden gelen bir yönetici tayfası olmadığı için taraftara da yabancı... Tribünlere biraz aşina olsalardı şunu bilirlerdi elbette: Bu taraftar "büyük takım taraftarı kibri"ne sahip değil... Aynı zamanda "aptal" da değil... "Biz bu takımı nereden nereye getirdik. Para da var, pul da..." ve "100 milyon dolarlık takım yarattık." gibi büyük laflar etmekle, büyük başarılar elde edilmiş olunmuyor, "geçmiş" de unutulmuyor ne yazık ki... Atalar sözünde olduğu üzere nasıl ki lafla peynir gemisi yürümüyorsa, yeni kuşak yazarlardan Aslı Erdoğan'ın bir metninde vurguladığı üzere "(Efendiler) Geçmiş, ırmağın (bugüne kadar) hiç ulaşamadığın(ız) öbür yakasıdır." Karabük maçı analizini merak edenlere bir iki cümle: Mevcut durumda bugünkü maçın analizlik bir tarafı yok maalesef... Aylardır para alamadığı için dirençsiz bir takım vardı sahada... Durum böyle olunca, teknik kadronun saha kenarındaki çırpınmaları da nafile... Karabük ise Ahmet İlhan ve Lualua ile tipik bir deplasman takımı olmuş, yine de bu maçta aldıkları 3 puan onları yanıltmasın, maçın baş mimarı İbrahim Kızıl yönetimiydi çünkü... Şunu da eklemeden geçmeyelim: Sosyal medya üzerinden Mehmet Kızıl 08 Aralık'ta: " (Ayrıca) taraftarı buradan bize eleştiriye davet ediyorum, tartışalım, doğruyu bulalım." diye mesaj atıyor; sonra da küfür ya da hakaret içermeyen sadece eleştiren taraftarları twitter'da engelliyor. O zaman da "samimiyet"inizin sorgulanması kaçınılmazdır işte... Dün akşam yerel kanaldaki bir spor programına katılan Mehmet Kızıl'dan incilerle bitirelim: 1) Ökkeş Özekşi, TEDAŞ Müdürü Ali Bey'i ayarlayıp kulübün elektriklerini kestirdi, faturanın biri ödenmemiş, bir işçiye geliyormuş, O da yırtmış atmış, bir sorun yokmuş. 2) Ökkeş Özekşi sadece takımı değil, tüm şehri yönetmek istiyor, bundan dolayı ortalığı karıştırıyor. 3) Free Falcons'tan birini yakaladım, sor-guya çektim, kimlerin örgütlediğini öğrendim, açıklamıyorum. Bir grup istifa deyince tüm statta onlara uyuyor sürü mantığıyla, istesem ben 20.000 kişi doldururum stada, istediğim tezahüratı yaptırırım. 4) Biz itibar edinmek için, pardon itibarımıza itibar katmak için geldik takıma, niye bırakalım bu takımı, bu yıl cezaevi sürecinden dolayı güvensizlik oluştu; yoksa her sene paraları böyle ödüyoruz. 5) Transferde istesek menajer giderlerini şişirip para araklayabilirdik, yöntemi bu, bunu yapmadık ama... 6) Mehmet Kızıl: UEFA'ya parayı ödemeyi unuttuk, Gazeteci: "Üç gün sonra ödeyeceğim." demiştiniz bize. Mehmet Kızıl: Oldu bir hata... Gazeteci: Zaten takım Avrupa'ya gidecek durumda değil.