Biliyorsunuz yapılan bir araştırmada Gaziantep ilk olarak mutluluk sıralamasında hayli geride kalmış. 81 il'e baktığımızda sıralaması 64 olarak gözüküyor.. Kent nüfusunun yüzde 13.67’si mutsuz.. Mutsuzlukta önümüzdeki illerin çoğunluğu doğu illeri.. Gaziantep’ten sonra 81 il sırasıyla gidecek olursak, mutsuzluk oranı yüzdesine göre yer aldığımız 64 il sırasından sonra, 65’nci Ardahan, sonra peşpeşe Iğdır, Van, Adana, Malatya, Elazığ, Kilis, Kars, Ağrı, Osmaniye, Batman, Bitlis, Muş, Mardin, Urfa, Tunceli ve son sırada yüzde 24.75’lik mutsuzluk oranıyla Diyarbakır geliyor..Madalyonun diğer yönüne baktığınızda nüfusumuzun yüzde 13.67 dışında kalanlar için herhangi bir yorum yapılmamış. Çalışma mutsuzluk üzerine yoğunlaştığı için buradan hareket etmişler.. Demek ki belki de geri kalan kesim mutlu imiş.. Tabii bu bakış açısıyla yaşam biçimine bağlı.. Bizim gibiler Gaziantep’in kent kültüründen çok şeyler kaybettiğini ve Ortadoğu kentine çevrildiğini, şehirde yaşamanın eskisi gibi keyif vermediğini düşünürken, bazıları ise, bu tablodan oldukça memnunlar demekki..PARTİDE ESKİ KUCAKLAŞMA VE DAYANIŞMA VAR MI ?Bunları düşünürken aklıma birden bire “Acaba Gaziantep'teki AK Partililer Mutlu mu Mutsuz mu” sorusu geliverdi.. Sahi AK Partililer son dönemlerde mutlu mu mutsuz mu ? Bunun için gizli bir anket yapılmış olunsa, sonucu merak ediyorum ama peşin olarak görüşümü sorarsanız, kesinlikle Mutsuz olanların yüzdesinin fazla çıkacağından eminim.. “Bunu neye dayanarak söylüyorsun?” diyenlere, “Çünkü bu şehirde AK Parti’de eski bütünlüğü, eski dayanışma, eski kucaklaşma ve samimiyeti göremiyorum" diyebilirim. Partiye yıllarını verenlerle konuşuyorum büyük bölümü dert yanıyor, yenilerle konuşuyorum, onlar da dertli, hatta şikayetçi..MİLLETVEKİLLERİ VE BELEDİYE BAŞKANLARININ DURUMU DAHA FARKLIMilletvekillerine bakıyorum, bütünlük tablosunun arkasında inanılmaz bir çekişme, kırgınlık ve birbirlerini çekememezlik görüyorum.. Geçen hafta yazmış ve Sayın Abdulhamit Gül’ün aradığımız Bakan olup olmayacağını dile getirmiştim.. Ama bunun üzerine gelen telefonlar ve yazışmalarda, benim düşüncemin asla gerçek olmayacağını söyleyenlerin fazlalığını gördüm.. AK Parti içinde belirli kesimin Sayın Gül için olumlu konuşmasına karşılık, partinin bütünlüğünü sağlama konusunda bekleneni veremeyeceğini, sadece belirli kesimin mutlu olabileceğini söyleyenleri elbette dikkate alırım.. Örneğin Milletvekillerini, Belediye Başkanlarını.. Partinin çok önemli ağır topları, bütünlük ve elbirliği konusunda çok iyimser konuşmuyorlar. Sadece Ankara’da Gaziantep’e yapılacak yatırım veya önemli bir proje konusunda bir araya gelindiğini ama sonrasında o görüntüyü görmenin imkansız olduğunu ileri sürüyorlar.. İsim veriyorlar aslında kimlerin ne yaptıklarını, kimlerin ayrı baş çektiğini, kimlerin parti ve belediyeler konusunda hesaplar yaptığını.. Ama buradan yazmak istemiyorum, çünkü hemen usulen yalanlanacak ve birlik beraberlik mesajları verilecek..RAPOR CUMHURBAŞKANINA DÜZENLİ OLARAK GİDİYORZaten teşkilatlar için sadece yakın çevrelerinin mutlu olduğunu, geri kalanların ise unutulduğu, ara sıra Fatma Şahin’in bir yemekle işi geçiştirdiğini, il ve ilçelerin partinin tabanı ve gerçekten AK Partiye bağlı insanlarla fazla ilgilenmediği yolundaki konuşmalar, bana “Demekki AK Parti’de Mutsuz olanlar, mutlu olanlardan daha fazla” dedirtti. Bu tartışılır elbette.. Ama şu bir gerçek ki, partililerin önemli bölümü FETÖ olayının üzerine gidilmeyişi, hep gariban kesimlerin üzerine gidildiği, buna bağlı olarak çok sınırlı sayıda bazı sırtı kalınların göstermelik olarak gözaltına alınıp tutuklandığını, bunun da hakkaniyet ölçüsünde olmadığı görüşündeler.. Yani herkes birbirini tanıdığından kimlerin FETÖ’cü olup olmadığını çok net bir şekilde biliyor.. Bu konuyu uzun uzadıya yazabilirim.. Ama zaten Gaziantep ile ilgili olarak Sayın Cumhurbaşkanına giden raporlarda hepsinin yazılı olduğunu söyleyebilirim.. Çünkü raporlar Gaziantep’i iyi analiz eden sağlam ve güvenilir isimler tarafından yazılmış.. Bence daha fazla uzatmanın bir anlamı yok, çünkü Ak partide dertliler çok. Bu nedenle Şimdilik YETER…BİR MEZARLIK GERÇEĞİYazan aklı başında kentini seven değerli bir iş adamımız.. Abartmaz, yalan söylemez.. Kentin sorunlarıyla yakından ilgili.. Gözlemlerini benimle paylaşır, yanlışım olduğunda uyarır.. Geçtiğimiz günlerde bir mail atmış bana.. Hiç uzatmadan gelin bu Yeşil Kent mezarlığında yaşanan gerçek bir olayı onun ağzından dinleyelim:Sayın Gaziantep 27 gazetesi ..Bir maruzatı ve bizzat yaşadığım bir olayı sizin gazetenizde duyurmak istiyorum.11 Ağustos cuma günü Suriyeli bir akrabamızın cenazesi için Yeşilkent mezarlığına gittik ve yaşadıklarımız karşısında gerçekten şok olduk olay şöyle başlıyor Sabah 08.00'de cenaze sahibi telefon açıyor ve Dr. ERSİN ARSLAN Devlet Hastanesine cenaze nakil aracı istiyor. Ancak aradan 5 saat geçmesine rağmen yoğunluk bahanesi ile araç gelmiyor. Daha sonra iki ayrı kişi üst düzey bir telefon açınca aynı anda iki araç birden hareket ediyor ve cenaze saat 14.00 de Yeşilkent mezarlığına getiriliyor. Tabii cenaze yıkanıyor ve ikindi namazına müteakip defin edilmek üzere bekliyor. O sırada 15.30 gibi bir cenaze daha geliyor ve ikisi de hazır vaziyette ikinde namazı bekliyor. Ve ikindi namazı sonrası cenaze namazı kılınıyor, hoca cenazenin birini araca koydurup defin için hareket ettiriyor ve bize de "lütfen 5 dakika bekleyin araç bir tane onu koyup gelip sizin cenazeyi alacak" diyor ve gidiyor.. Aradan yarım saat geçiyor gelen giden yok. Soracak müdür amir de yok. Kürşat güvenliğe bağlı güvenlik görevlisine sorduğumuz da cevap şu: "Beyfendi mesai 08.00 başlar 16.00'da biter, hoca bir tane onun işinin bitmesini bekleyeceksiniz. Çünkü sizin cenaze geç geldi" diyor. Halbuki cenazelerin her ikisi de mesai saati içinde geldi. Neyse uzun uğraşlardan sonra arkada park halindeki YÖK dedikleri 3 adet cenaze nakil aracının birisini güvenlik görevlisi kendisi kullanarak (demek ki anlaşmada şoförlükde varmış ki ) cenazeyi defin yerine götürüyoruz. Ana bu arada hocayı hala bekliyoruz neyse hocada geliyor.. Ama bu defa hoca “biraz bekleyin defincimiz bir tane öbür cenazenin daha defini bitmedi.” Diyor. Biraz bekleyelim diyoruz. Ve netice saat 18.00 gibi nihayet cenazeyi defnediyoruz..Şunu sormak istiyorum; Türkiye'nin 6'ncı büyük ilinin iki tane büyük mezarlığının birinde işler öğle ve ikindi fark etmez tıkır tıkır yürürken diğerin de ikinci sınıf bir muamele ile böyle vurdum duymaz bir vurdum duymaz mantalite ile yürümesi ne kadar doğrudur ? Konuyu en azından haftaya bakış köşenizde bizim sesimiz olarak duyurursanız diğer insanların da bu tür zorluklarla karşılaşmasını önleriz , şimdiden teşekkür ederiz iyi çalışmalar dileriz , her zaman sesimiz , gözümüz, ve kulağımız oldunuzHepinize iyi haftalar