Gaziantepspor en son Galatasaray maçında da buna benzer bir görüntü çizmişti. Maçın 2. yarısından sonra futbol maçı oynadığını, mücadele etmesi gerektiğini, maçın elden gittiğini yine çok sonra hatırlamıştı... Bunda Fenerbahçe'nin 2. Yarıdaki daha sakin futbolu ve Gaziantepspor lehine yapılan olumlu oyuncu değişikliklerinin de etkisi oldu. Ancak ilk yarıda "Kusursuz Fırtına" filminin adına nazire yaparcasına mükemmele yakın bir Fenerbahçe vardı. Futbol adına her şeyi yaptılar. Bunun karşılığında da 2-0'lık skorla devreyi kapattılar. Farkın artması beklenirken 2. Yarıda durgunlaşan Fenerbahçe, kımıldayan Gaziantepspor üst üste kaçırılan iki gol ardından gelen Gaziantepspor golü ve sonra Fenerbahçe'nin 3. golü maçı bitirdi. Maç adına söylenecek aslında bazı şeyler var. Belki de en önemlisi "futbolda mücadele edersen kazanırsın" olgusunun ilk yarı için nasıl da Fenerbahçe lehine olduğuydu. Emenike spinter bir golcü. Patlayan enerjisi ve gücüyle fark yaratıyor. Ancak çok önemli bir "top kontrol etme" sorunu var. Bunu ilk söyleyen ben olayım ama göreceksiniz ilerleyen zamanlarda daha çok dikkat çekilecektir. Topu kontrol etmesi gereken birçok pozisyonda topu öldürdü. Kuyt'un son noktalardaki durgunluğu ve bence tercih yanlışlığı, Sow'un çok fazla oyun kurucu gibi oynaması, Mehmet TOPUZ'un ataklarda etkisiz oluşu konuşulması gereken eksilerdi. Ancak Sahadaki Alper'in mücadelesini görmezden gelmek açıkçası futbola ihanet olurdu. Bu adamın mutlaka her zaman ilk 11'de olması gerekir. Gaziantepspor açısından Stiliç yerine Orhan Gülle tercihi, Binya'nın neden oyunda olmadığı, Cenk'in neden çok kenarda oynatıldığı, ilk yarılarda neden bu kadar hem Galatasaray hem de bu maçta baskı yediği elbette konuşulacaktır ve konuşulmalıdır. Hakemin Emenike'nin kendini yere atmasına sarı kart ve Fenerbahçe lehine faul vermesi ardından Alper'in topu geçirdikten sonra yere indirilmesine sarı kart göstermemesi hayli ilginç kararlardı. Ancak neden elle top kesmelere sarı kart gösterilmediği bir kez daha düşünülmelidir. Basketbolda Fenerbahçe'nin Barcelona ile oynaması her ne kadar seyirci açısından biraz eksiklik oluştursa da sahada ŞAMPİYONLUĞA inanmış coşkulu bir seyirci vardı. Ersun Hoca oyuncu değişikliklerinde neden bu kadar geç kalıyor pek anlaşılmadı ancak Fenerbahçe aleyhine baskının oluşmasında faktörlerden birisi de bu geç gelen oyuncu değişiklikleridir diye düşünüyorum. Salih'e yeterince şans verilmeli ve bu oyuncu mutlaka kazanılmalı, Kuyt arada yedek kulübesinde oturmalı ve rotasyon daha düzenli işlemelidir. u sene ve gelecek sene Avrupa'da olmayacak Fenerbahçe için lig ve kupadan başka bir alternatifin olmaması, rakibine 4. yıldızı taktırmama motivasyonu ve kendilerine maruz görülen şikeci takım olgusu takım lehine olumlu motivasyon olarak şimdilik kendini gösterdi. 110 bin üzerinde koşular, yardımlaşma ve golden sonraki sevinçler de bunun sinyalleri açıkçası. Eğer başka faktörler devreye girmezse Fenerbahçe yoluna emin adımlarla devam edecektir diye düşünüyorum. Çünkü geçen haftaki Lig TV yayınında bunun sinyallerini açıkça gördüm. Bu maçtan sonra Salih'i tebrik eden hakemin söylediklerini, geçen haftaki Caner'e haklı olarak neden kırmızı kart gösterilmediği rakiplerin aleyhine verilen her karardan sonra hatırlanacak ve Fenerbahçe üzerinde baskı oluşturulmaya çalışılacaktır... Ligin bu zamana kadarki diliminde en iyi top oynayan takım Fenerbahçe desek yanlış söylemiş olmayız. Ligimizin düşük kalitesi, hemen hemen bütün takımlarda olan mücadele eksenli futbol anlayışı bu farkı biraz daha belirginleştiriyor açıkçası...