Gaziantepli için ekmek tabiri tırnaklı ekmek denilen ekmek içi kullanılır. Somun ise herkesin bildiği ekmek olarak bilinir. 1960 yıllarda üretilmeye başlanan somun Gazianteplinin ekmek ihtiyacının bir bölümünü karşılardı sadece. Çünkü Gaziantepli ev ekmeği denilen ekmek tüketir ve onu yerdi. Bir de Gaziantep'te bulunan ekmek fırınları somun tüketimini önemli ölçüde etkileyen unsurların başında geliyordu.

Gaziantep'te hemen hemen her mahallede bir ya da iki fırın vardır. Son zamanlarda neredeyse büyük bütün sitelerin altına fırınlar açılmaya başlandı. Bu fırınlarda somun yapılmaz, fırınlarda genellikle tırnaklı, kübban, açık ekmek (lavaş), ekmek üretilir.

Antepliler bu fırınlarda çalışanlar farklı isimler verirler. Hamur yoğuran kişiye hamurkar; hamurları beze yapan kişiye ambar kiyası; fırıncıya bişirici; hamur açana tapçı; ekmeğe şekil verene tırnakçı; pişen ekmeği tasnif edene daraba şeğirdi; kasada duran kişiye galledar derler...

Ancak gel gelelim ki bu fırınların büyük bir bölümünün hali içler acısıdır. Özellikle sigara içilmemesi gerek bu yerlerde hemen herkes çok rahat sigara içebilmektedir. Özellikle daraba şeğirdlerinin üstü başı, elbisesi, elleri, ayakları pislik içindedir. Bu kişiler genelde çocuklardan oluşmakta ve tezgahın üzerine o pis terliklerle bir o yana bir yana gitmektedirler. Bir de o terliklerle yere inerek sağa sola gidenleri de söylersek siz vahameti düşünün.

Bu fırınlarda çalışanların üzerlerine giydikleri sayaların rengi beyaz olmasına rağmen kirden ve pislikten neredeyse gözükmez hale gelmiş elbiselerle ekmek yapmaya devam etmektedirler.

Ekmeklerin yerleştirildiği yerin üzerinde bulunana tahtaların altı ise içler acısıdır. Hamur açılan yerler ise neredeyse pislikten gözükmez bir hale gelmiştir. İl sağlık müdürlükleri buraları mutlaka denetliyordur, ancak ne kadar denetim yapıldığı bence ciddi anlamda tartışmaya açık bir konudur.

Direk sağlığımıza etki edecek olan bu durum için hangi tedbirlerin alındığını bilmiyorum. Ancak onlarca fırından ekmek aldım bir tanesi hariç diğerlerinin hepsi anlattığım ve belki de anlatamadığım kadar pislik içindeydi.

Bu mikrop yuvalarından ekmek almaya devam ediyoruz ve her seferinde midem bulanarak fırınlardan ayrılıyorum. Yetkililerin bu konuda bir önlem almasını rica ediyorum. Ekmek hızlı pişsin diye kürekle kaldırılıp ateşe yaklaştırılması ise başlı başına kanserojen gazların ekmeğin hücrelerine nüfuz etmesi sonucunu doğurmaktadır.

Gaziantepli mikrop yemeye devam ediyor.

Tedbir mi?

Birileri ölsün sonra bakarız...