Gaziantep enteresan bir şehir, her sokak başına dürümcü aç müşteri bulunur, şehre büyük bir kitapevi aç müşterisi olmaz… Kebap ve lah(f)macun şehri… Yemenin içmenin abartılarak yaşandığı bir şehir…

'Biz 6 gün çalışırız 1 gün yeriz' diye gereksiz yere övünülen bir şehir…

Şimdi nur topu gibi bir trafik sorunumuz var… Arabayla bir yere gitmek o kadar zorlaştı ki artık zamanının büyük bir çoğunluğunu kavşaklarda, ışıklarda bekleyerek geçiriyoruz… Birçok yönden İstanbul olamadık ancak bu yönümüzle İstanbul trafiğine rakip olduk diyebiliriz… Hatta İstanbul bile trafik sorununu çözdü, ama biz Gaziantep olarak çözüm üretemiyoruz…

Tramvayımız doğduğundan beri daha da bir beter olan trafiğimiz her geçen gün kilitlenme noktasına doğru hızla ve emin adımlarla ilerlemektedir…

Nasıl şehir planlamacılarımız var bilmiyorum, yeni yapılan yerleşim yerlerimiz de bile bu sorunlar maalesef had safhaya ulaşmış durumdadır…

Bu şehrin battı çıktılara, alt ve üst geçitlere ihtiyacı var; kırmızı ışıklara değil… Bu şehrin metroya ihtiyacı var; tramvaya değil... Bu şehrin ciddi bir kentsel dönüşüme ihtiyacı var… Hasılı bu şehrin dörtte üçünün yıkılıp, yeniden yapılmaya ihtiyacı var…

Bence en az 10 yerde battı çıktı başlanılıp, 90 günde hepsi bitirilmeli ve en azından bu soruna kısmı çözüm getirilmelidir… Bu işlerin piri Melih GÖKÇEK'ten gerekirse akıl alınmalıdır…

Ne de olsa Gaziantepli sayılır kendisi…

Dolmuşları otobüs yapmak sorunu çözmek yerine daha da arttırdı diye düşünüyorum… Her ne kadar hava kirliliği için önemliyse de onun kirliliğini trafikte bekleyen arabalarla dengelediğimizde yine çözüm olmuş olmuyor… Gaziantep olarak bir sanayi ve ticarette bir de kırmızı ışıkta açık ara şampiyonuyuz… Bu konuda daha önce de yazı yazmış değerlendirmede bulunmuştum…

En az eğitim kadar önemli bir sorun da trafik sorunu… Tarikteki beklemelerimizin ekonomiye katkısı da cabası… Artık birilerinin bu işe el atması elzemdir… Yoksa kaosa doğru ilerlenilmektedir…

Tehlike geliyorum der benden söylemesi…