Yokluklarla boğuşan transfer yapamayan, birçok oyuncusunu kaybeden Gaziantep FK, İstanbul Riva milli takım tesislerinde 4.hazırlık maçını TFF 2.Lig temsilcisi Bursaspor ile yaptı. Sanırım Erdal Hoca, Maxim, Djilobodji, Markovic, Ertuğrul, Furkan, Jevtovic, Gradel gibi as oyuncuların kimlerle yedekleneceğini bulabilmek ve açıkçası bazı isimlere de son şanslarını verebilmek için komple yedek bir takım çıkardı. Santrafor olarak Yusuf Türk'ün çıktığı, stoperde Ulaş ve Berkan'ın olduğu, sağ bekte Mehmet Kuzucu'nun denendiği bir ilk yarı izledik. Oyuncu oyuncu yazıp, gençlere haksızlık etmek istemiyorum ama zayıf Bursa karşısında oyun kuramayan, dağınık, yetersiz, lige de hazır olmayan bir performans gördük. Dahası birkaç genç oyuncumuz da iyice hayal kırıklığı yarattı, istek, arzu ve kararlılıktan uzak şekilde. İkinci yarıda Gradel birkaç pozisyonda "Süper Lig oyuncusu işte!" dediğimiz anlar izletti. Onun haricinde sahada kaliteden eser göremedik. Teknik direktörlük işinin en zor yanı olan 'yetersiz kadroya sahip olmak' Erdal Güneş'in en büyük şanssızlığı. Ona bu kadroyu reva gören yönetim, bunun hesabını lig başladığında alınan sonuçlardan sonra verecektir. İnşallah biz yanılırız da, yönetimin bir planı vardır da sonu güzel olur. Aksi takdirde, bu yönetim bu öfkenin altında kalır. Zira futbolla ilgilenen kim varsa, gerek esnaf, gerek antrenör kesimi gerek alt yapıdaki oyuncuların aileleri olsun şehirdeki hemen herkes "Gaziantep FK'nın bu durumundan dolayı öfkeli". Kime sorsanız bu takıma direkt oynayacak en az 5-6 tane 'Süper Lig Oyuncusu' lazım olduğunu söylüyor. Kadro derinliğini, kadro mühendisliğini, geniş kadro avantajlarını bir kenara bıraktık; asgari kaliteyi yakalasınlar yeter. Bu şehir ve şehrin spor camiası Erdal Güneş'in etrafında kenetlenmeye ve bir mucizeyi gerçekleştirmeye hazır. Maçı sorarsanız, başladığı gibi 0-0 bitti.