Dün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler günüydü.. Aslında gazeteciler için birçok gün var kutlanan.. Ama bu günün önemi daha anlamlı.. Adı üstünde ÇALIŞAN GAZETECİLER.. Yani sahada olan, habercilik yapan, koşturan, haber ve yazı yazmasını bilen.. Kameramanı, foto muhabiri ve haber muhabirleri.. Birde gerçekten çalışan ve sadece gazetecilik yapan, köşe yazan sahipler..

Bu gün onların günü.. Ama çok ilginçtir, kutlananlar hatta hediye verilip çiçek gönderilenler, gazete ve televizyonların sahipleri ve tepe noktadakiler oluyor.. Oldum olası dikkat ederim bu konuya.. Bu iş emekçinin hakkıdır.. Emekçi kutlanmalıdır.. Çok eskilerde kentin yöneticileri, özellikle belediye ve odalar ile bazı kurum ve kuruluşların yetkilileri, hatta siyasetçiler böyle günlerde gazetecileri teker teker ziyaret eder, o gazetede çalışanlarla sohbet eder, bazıları çeşitli hediyeler getirirdi.. Tabii o zamanlar gazetecilerin bir ağırlığı vardı..

Şimdi işler değişti.. Artık gazeteciler ayaklara çağrılıyor veya bir yerde kahvaltı veya yemek veriliyor, sonra hazırlanan paketler gelen gazetecilere tek tek dağıtılıyor.. Tuhaftır, şimdiki dönemin gazetecileri bu durumu hiç umursamıyor, dahası hediyeleri almak için kuyruğa giriyor.. Hatta gazetecilikle pek alakası olmayanlar da hediye verilecek diye bu toplantılara katılıyor.. Buna ister inanın ister inanmayın ama maalesef bazı gazete sahipleri dahildir.. Bunlar üzücü şeyler tabii.. Ama yapacak bir şey yok maalesef..

NOT: Bu satırları yazarken AK Parti Şehitkamil İlçe Başkanı Sayın Halil Uğur ile yönetici Cem Karamağralı ve Sabri Tok, ellerinde bir ajanda ile gazeteye gelerek, yukarıda bahsettiğim örnek bir davranış sergilediler. Bunu da belirtmekte yarar görüyor, aynı zamanda teşekkür ediyorum..

TOKİNİN BASIN SİTESİNDE HANGİ GAZETECİLER EV SAHİBİ OLACAK

Madem konuyu gazetecilikten açtık, o zaman bir de şu TOKİ ile yapılan protokol hakkında bir iki laf edeyim, tamamlansın.. Önce şunu belirtmeliyim ki, açıklanması ve protokolü 10 Ocak gazeteciler gününe denk getirilen düşünce iyi.. Çünkü birçok vilayetlerde var ama Gaziantepte basın mensuplarının konutları veya siteleri yok.. Bir ara teşebbüs edildi ama sonra gazeteciler dışında herkes oradan ev sahibi oldu.. Yani kötüye kullanıldı..

Bunun öncülüğünü verilen görüntüye göre Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti yapıyor.. Bunu da başından beri destekleyen, hatta organize eden olarak Sayın Fatma Şahini biliyorum.. Fotoğrafta gördüğüm kadarıyla AK Parti Milletvekilleriyle birlikte CHPli Mehmet Gökdağ dahil, hepsi iyiniyetle basın mensuplarının ev sahibi olması düşüncesiyle bu işi destekliyor.. Söylenenlere baktığımızda, bu hamle ile birlikte yıllardır ev sahibi olmayan basın emekçilerinin çok ucuz fiyata ev sahibi olacağı mesajı veriliyor.. O kadar cazip hale getiriliyor ki, protokol yapılırken, katılan milletvekili arkadaşlarımızın yüzündeki ifadelerden bunu anlayabiliyoruz..

FATMA ŞAHİN BU SORULARI YANITLAMALIDIR

Bu gelişme ve görüntüler ışığında aklımıza gelen, kafamıza takılan soruları, özellikle Sayın Fatma Şahine sormak istiyoruz.. Tabii Sayın Milletvekillerinin de dikkatine sunuyoruz..

1- Bu işten kim sorumlu ve yetkili kılınmıştır ? A- Gazeteciler Cemiyeti mi ? B- Büyükşehir Belediyesi mi ? C- TOKİmi ?

2- Basın sitesinden daire alabilmek için belirlenen kriterler nedir ? A- Sadece gazetecilik yapanlar mı ? B- Gazetecilerin tanıdıkları, kızı oğlu, yeğeni ve akrabaları mı ? C- Resmi kurumların medya bölümünde çalışanlar dahil mi ?

3- Basın konutlarından faydalanmak için ikinci kriter nedir? A- Başvuruyu sadece evi veya dairesi olmayanlar mı yapacak? B- Evi ve daireleri, hatta çok sayıda arsa ve arazileri olanlar da, basın sitesinden daire alabilir mi?

4- Basın sitesinden ev sahibi olmak isteyen gazeteciler nasıl ve hangi kriterlere göre belirleniyor? A- Tek yetki Gazeteciler Cemiyetinde mi? B- Gerçek gazetecileri belirlemek için diğer basın kuruluşlarının da dahil olduğu bir komisyon mu oluşturuldu ? C- Kriterler belediyelerin konut yapımında uyguladığı sistemin benzeri mi, yani evi ve dairesi olanlar giremeyecek mi ?

5- Gaziantepte faaliyet gösteren diğer gazete cemiyetlerin görüşü alınmışmıdır ?

6- Daire için başvurusunu yapmış olan asgari ücretin altında çalışan gerçek gazeteciler, muhabirler, kameramanlar ve emekçiler için peşinat ne kadar olacaktır?

7- Peşinatını ödeyemeyen veya ödese bile taksitlerini ödemekte zorluk çekebilecek bu gazetecilerin haklarını devretme ihtimali varmıdır ?

8- Emekçi gazeteciler taksitlerini ödeyemezse, onların hakları kimlere hangi kriterler doğrultusunda aktarılacaktır ? Bu haklar gazeteci olanlara mı tanınacak, yoksa dışardan başka meslekteki insanlara mı verilecektir.

9- Taksidini ödeyemeyen gazetecinin hakkını aynı siteden daire alan bir başka gazeteci alabilecekmidir?

10- Gaziantepte bahsedildiği gibi gerçekten gazetecilik yapan 350 kişi varmıdır ?

Sayın Fatma Şahin başta olmak üzere, Sayın Milletvekillerinden bu soruların yanıtını sadece ben değil, gazetecilerin büyük bölümü heyecanla beklemektedir.. Cevap gelene kadar bu sorular tekrarlanacaktır.. Geldiğinde ise yine bu köşede yayınlanacaktır..

ÖNEMLİ AYRINTI : Gazetemiz çalışanları, durum netleşmediğinden, basın sitesi için herhangi bir başvuru yapmamıştır..

KAR PERİŞANLIĞI GÖRMEZDEN GELİNMEMELİ

Gaziantepe sık sık kar yağmaz. Ama yağdığında nedense o kadar hazırlık yaptık deseler de bir türlü vatandaşın mağdur olması engellenemez. Geçen hafta yağan kar bunun son belgesi.. En büyük sıkıntıyı da özellikle Karataşta oturanlar çekmiştir.. Belediyenin toplu taşıma araçları dahil tüm araçlar insanları akşam saatlerinde üniversite veya burç kavşağı önünde kendi kaderine terketmiştir. Kadını, yaşlısı, genci çocuğu evlerinin yakınlığına göre saatlerce yürümek zorunda bırakılmıştır..

Bu olay belediyecilik açısından eleştirilmesi gereken hatta sorumlular kimse hesap sorulması gereken bir vakadır.. Ne yazık ki, vatandaşın çektiği çileye karşın, özellikle Sayın Fatma Şahinin bunları yok sayıp, olayı yaşamayanlara hoş gelebilecek bir davranış içine girmesi, taksi durağında ve yollarda poz verip sosyal medyada paylaşması, çile çekenlerin canını yakmıştır..

ORAYA TOPLU TAŞIMA ARACI GETİRMEK

VE YOLLARI AÇTIRMAK GEREKTİ

Böyle zamanlarda hassas olunmasında yarar vardır.. Üstelik çile çeken insanların tepkilerine karşı hoşgörülü davranmayıp, sanki sorunlarını dile getiriyor diye suçlanmalarını sağlayıcı mesajlar verilmesi, birde dalga geçer gibi ulusal TVlerde bunun malzeme yapılması, şık olmamıştır.. Bu görüntüleri TVlerde izleyen ve gazetelerde okuyan Karataş mağdurlarının öfkelenmesine yol açılmıştır.. Sayın Şahin keşke Üniversite ve Burç kavşağı önüne gidip, oraya birkaç toplu taşıma aracı getirip, önüne de kar temizleme araçlarını koyup yollardaki karları temizletip vatandaşların perişan olmasının önüne geçebilseydi.. İşte o zaman halkın kalbini kazanır, yerel ve ulusal medyada haklı şekilde alkış toplardı.. Temenni ederim ki, kentimizi yönetenler, bu tür olaylarda eğer vatandaşlar mağdur olmuşsa, pratik çözümler üretip sorunu çözecek adımlar atsınlar.. Ayrıca, cesaretle konuyu dile getirip, vatandaşın çektiği sıkıntıyı azaltıcı davranışlar sergilemeleridir.. Hatta gerekirse özür dilemelidir.. Dahası eğer empati yaparlarsa, o saatlerce kar altında evine gitmek isteyenlerin çektikleri çilede, kendilerini onların yerine koyarlarsa sorun kendiliğinden çözülmüş olacaktır..

DEMİR ÖZGÜLERİ DE KAYBETTİK

Gaziantepte Orkide pastanesini tanıyanlar yüzde 90 ise, kurucusu Demir Özgüleri tanıyanlar yüzde 20-30 rakamında kalır.. Çünkü rahmetli kendisinden önce kurumu ön plana çıkartan bir şahsiyetti. Hiçbir zaman vitrine çıkmamış, ama Orkideyi Orkide yapan, Gaziantepte pastayı sevdirip yediren birisi olarak kent tarihindeki yerini almıştır..

Şu bir gerçek ki, rahmetli Demir Özgüler gibiler teker teker ayrılıyor aramızdan.. Şehrin değerleri arasında yer alan Demir abiyi, iyi pastaneciliği yanında, iyi bir Baba olarak da biliriz. Değerli evlatlar yetiştiren rahmetlinin bilinmeyen ve anlatılmayan çok yönleri vardı.. Farklı bir kişilikti.. Herkesin Demir abi için söyleyecek sözleri vardır mutlaka.. Ama Sevgili Ali Akbağ gönderdiği mailde bir anısını anlatmış Demir abimiz için.. Bunu sizlerle paylaşıyor ve kendisine tekrar Allahtan rahmet diliyorum.. Son söz olarak rahatlıkla söylemeliyim ki, Huzur içinde uyuyabilir. Çünkü bu evlatları kendisinden aldığı bayrağı taşıyacaktır..

İŞTE ALİ AKBAĞIN ANISI

DEMİR ABİ ÖLDÜ !!! Perşembe günü yoğun iş tempoma kardeşimin bu mesajıyla ara verdim. Mesajı okuduktan sonra emin olmak için telefonla arayıp detayını öğrendim. Adana da kaldığım sürede hayli tatsız haberler alıyordum. Yine Antep de bir ulu çınar devrilmişti. Gözlerim doldu, çünkü Gaziantepe pastayı sevdiren adam ölmüştü.

2004 yılı ağustos sonuydu. İlk kez yurtdışına çıkmış on koca gün Antep den ayrı kalmıştım. Yemek yönünden hiç de mutlu değildim ama özellikle tatlı yiyeceklere hasret kalmıştım. Memlekete döndüğüm hafta Demir abi arkadaş gurubunu toplamış özbek pilavı yapmıştı. Pilav tenceresinin başına geçmiş masadakilere servis yapıyorken yurt dışında pastasız kaldığım geldi aklıma. Yerimden kalkıp her iki yanağından öptüm. Kendine has üslubuyla gülümseyip 'ganın mı gaynadı ağam' dedi. Bende 'Demir abi ben eskiden canım pasta isteyince gelip pastahanenden alıp gidiyordum. Sonuçta yemeye isteğim, cebimde para ve vitrinde pasta vardı. Yurtdışında da yeme isteğim cebimde para vardı ama sen yoktun. Değerini anladım Allah seni yanımızdan eksik etmesin abi.' Dedim.

Tesadüf aynı akşam Valimiz Lütfullah Bilgin ve beraberindeki misafirler için annem özel antep yemekleri hazırlamıştı. Sayın valimize yemek sırasında gündüz yaşadığım bu anektodu aktardım. Zaten duygusal bir yapıya sahip olan valimiz eline telefonu alıp özel kalem müdürüne ' Uğur yarın ayarlada Demir beyi imalathanesinde ziyaret edelim. Dedi. Ertesi günde gittiklerini Demir abiden öğrendim. Antep de ulu çınarlar yıkılmaya devam ediyor maalesef DEMİR ABİ ÖLDÜ !!!

HEPİNİZE İYİ HAFTALAR