Gazetecilik, tanımı oldukça kolay ancak icrası bir o kadar zor ve meşakkatli bir meslektir.

Onlarca hatta yüzlerce tanıma şayandır. Halkın doğru ve sağlıklı haber alması, diğer bir tanımla kamunun haberdar edilmesi uğraşısıdır.

Bu manada gazeteci bir taraftan haberi topluma sunarken, diğer taraftar kitlelerin durduğu yerde saf tutan pozisyonuyla da halkın içinde ve halkın ta kendisidir.

Gazetecilik bir meslektir, bir o kadar da kamusal görevinin ifasıdır.

Doğrudan, halktan ve haktan yana duruşu onu erişilmez bir kutsiyet makamıyla taçlandırırır

Sen, ben, sizden, bizden demeden, delilleri karartmadan, haberin mahiyetini etkisiz kılmadan ve değersizleştirmeden toplumsal vicdanın sesi olmalıdır.

Hasan Tahsin'den, Abdi İpekçi'ye, Ahmet Taner Kışlalı'dan, Uğur Mumcu'ya, Bülent Ecevit'ten Necdet Sevinç'e, Altemur Kılınç'tan Hasan Pulur'a ve Örsan Öymen'e kadar sayısız kalem erbabı Türk basın tarihihin yüz akı olarak belleklerimizdeki saygın yerini hala korumaktadır.