Marka Şehrimiz Gaziantepin, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCOnun Dünyada Yaratıcı Şehirler Ağına girerek 'Dünya Gastronomi Şehri' olduğu haberlerini basından okuyunca, eski bir Gaziantepli olarak onur duydum ve sevindim. Gaziantep bu unvanı çok eski yıllardan beri hak etmiş bir şehirdir. Bu görüşe haklısın diyenlerin çok sayıda olduğunu görür gibi oluyorum. Sevinelim, ancak bir hususu da gözden kaçırmayalım diyorum ve 74 yaşında eski bir Gaziantepli olarak İstanbuldan Gaziantepe tebriklerimi gönderiyor, hayırlı ve uğurlu olsun diyor, iki konuda görüşlerimi izninizle sizlere sunmak istiyorum:

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin şehirlerinin sosyal, ekonomik ve kültürel kalkınmalarına katkı sağlamayı hedefleyen söz konusu ağa üye olan şehirlerin, yerel yaratıcılık, tanıtım ve görünürlüklerini artırmayı hedeflemekte olan UNESCOnun, kültürel çeşitliliğin desteklenmesi doğrultusundaki görüşlerini paylaşmakta olduğunu biliyoruz. Programa katılım el sanatları ve halk sanatı, dizayn, sinema, gastronomi, edebiyat, müzik ve görsel sanatlar alanında gerçekleştirildiği biliniyor. Yakın bir tarihte 'el sanatları ve halk sanatı' ile 'görsel sanatlar' konusunda da Gaziantepin ödül alacağı akla geliyor. Benim gönlümde ise Gaziantepin tüm başarılarına ilave olarak UNESCOnun müzik ve edebiyat alanında da bir gün hak ederek ödül alması yatıyor.

Bunu bütün kalbimle arzu ediyor, müzik ve edebiyat alanında tüm yetenekli Gazianteplilere sahip çıkılmasını, ortaya konmuş ve konulacak eserleriyle, bu konuda yapılması gereken her şeyin yapılmasıyla, şehrimizin her konuda Marka Şehir olduğunu göstermemiz gerektiğine inanıyorum. Müziğe daha çok önem verelim diyorum. Çünkü benim Gaziantep Lisesinde okuduğum yıllarda 1958 yılında ünlü müzik hocamız rahmetli Ferit Ginol, görme özürlüler müzik öğretmeni Hüdaverdi Bey

ve lise öğretmeni Nadir Gül Bey ile birlikte tıpkı Viyanadaki gibi 'Filarmoni Derneğini' kurmuşlar, konserler vererek fark yaratmışlardı. Bendeniz de koro ve

keman bölümünde idim. O günlerin heyecanını ve mutluluğunu halen bu gün dahi hissetmekteyim. Bestecilerimiz, saz üstatlarımız, sesi güzel solistlerimiz, sürekli teşvik edilmeli, çok sayıda konser ve etkinliklerle müzik alanında da bir değer olduğumuzu göstermeliyiz ve kabiliyetli gençlerimize yeni ufuklar açmalıyız.

Müzik her konudaki başarının ilham perisidir. Edebiyat da öyledir. Gaziantepte edebiyat konusunda da başarının zirvesi ortaya çıkmalıdır. Değerli şairlerimiz ve yazarlarımız vardır. Bu konuda da gereken teşvik ve yapılması gereken etkinlikler daha çok yapılmalıdır. 27-28 Mayıs 2005 tarihinde Gaziantepte yapılan, benim de davetli şair ve besteci olarak o günkü Valimiz Sayın Lütfullah Bilgin beyin davetlisi olarak eşimle katıldığım 'Birinci Uluslararası Zeugma şiir ve müzik festivalinin' heyecanını ve gönlümde bıraktığı güzel izleri de hala hissediyorum.

Bence bu tür etkinlik ve festivallerin, yapılması gereken beste yarışmalarının, periyodik bir şekilde artarak devam etmesi gerekir. Sanat, bir şehrin kültür seviyesini gösteren en önemli unsurlardan biridir. Her şey gönlünüzce olsun…